"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ALANYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/03/2021 tarihli, 2018/91 Esas, 2021/116 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından istinafı üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/03/2022 tarihli, 2021/1005 Esas, 2022/416 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, yabancı uyruklu olup Türkçe bilmediklerini, satış bedelinin tamamının satışın yapıldığı gün ödeneceği hususunda kandırılmaları neticesinde yarı yarıya paydaş oldukları 2241 parseldeki 1 no.lu bağımsız bölümü vekil kıldıkları dava dışı .... aracılığıyla asıl davada davalı şirkete satış suretiyle temlik ettiklerini, ancak satış bedeli ödenmediği gibi, taşınmazın davalı şirket tarafından çok kısa süre sonra birleştirilen davada davalı ...’e devredildiğini, davalıların hileli davranışlarla işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı, savunma getirmemiştir.
2. Birleştirilen davada davalı, husumet itirazında bulunmuş, taşınmazı dava dışı 3. kişiden gerçek satışla satın aldığını, iyiniyetli olduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/03/2021 tarihli, 2018/91 Esas, 2021/116 Karar sayılı kararı ile taşınmazın satışına ilişkin resmi senette bedelin sonradan ödeneceği konusunda bir ihtirazi kayıt bulunmadığı, sözleşmede bedelin nakden ve tamamen alındığının belirtildiği, davacının aksini ispat edemediği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, iddialarını tekrarlayıp; hilenin tanık beyanları ile ispatlandığını, satış bedelinin ödenmediğini, bedeller arasında fahiş fark olduğunu, temliklerin kısa aralıklarla yapıldığını, Mahkemece, davalı şirketin, Alanya ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinde benzer şekilde taşınmazlar satın alıp parasını ödemediğini, kısa zaman aralıklarıyla 3. kişilere devrettiğini ve devir alan 3. kişilerin iyi niyetli olup olmadığı, aralarında bir çıkar ilişkisi bulunup bulunmadığı hususlarının incelenmediğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/03/2022 tarihli, 2021/1005 Esas, 2022/416 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama, delillerin takdiri ve kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafın istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 246. maddesinde; ''Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.'', yine aynı Kanun’un 235/3. maddesinde; ''Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.'',
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, asıl ve birleştirilen davada onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 30.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.