Logo

1. Hukuk Dairesi2022/453 E. 2022/3762 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, korkutma nedeniyle verdiği vekaletname ile devredilen taşınmazının tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmektedir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin mazeretinin kabul edilmesine rağmen, yeni duruşma günü belirlenip tebliğ edilmeden yokluğunda karar verilerek hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili istemli dava sonunda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 10.11.2021 tarihli, 2020/19 Esas ve 2021/1629 Karar sayılı ilam karar süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, arkadaşı ... ile alkol aldıktan sonra ... isimli bir kadının evine gittiklerini, ... ile kadının anlaştıklarını ve ...'in evden "işim var" diye çıktıktan sonra kadının bağırmaya başlayıp evden kaçtığını, bu olaydan sonra karısının ve çocuklarının kaçırıldığını, karşılığında da taşınmazın devri için vekaletname verilmesinin istenildiğini, bunun üzerine dava dışı ...’i vekil tayin ettiğini, vekilin 11 parsel sayılı taşınmazını davalıya temlik ettiğini, korku geçince şikayette bulunduğunu, ancak eksik inceleme ile takipsizlik kararı verildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, emlakçı olduğunu, dava konusu taşınmazı öncesinde davacıya kendisinin sattığını, dava dışı ...’i de taşınmazı alırken tanıdığını, davacının annesinin ve babasının paraya ihtiyaçları olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazı satmayı teklif ettiklerini ancak kendisinin kabul etmediğini, sonrasında davacının kendisine gelerek kredi borçlarını ödeyemediğini belirtip dava konusu taşınmazı almasını istediğini, davacının annesi ve babasının da teyitlerini alarak 125.000,00 TL bedelle taşınmazın satışı için anlaştıklarını, bedelin bir kısmını kapora olarak elden verdiğini, bir kısmını da taşınmazdaki ipoteğin kaldırılması için davalı hesabına gönderdiğini, taşınmazdaki haczin kaldırılması için gereken bedeli ve masrafları düştükten sonra kalan bedeli de yine davacının banka hesabına gönderdiğini, davaya konu işlemi yapan ...’i davacının arkadaşı olduğu için davacının onun yapmasını istediğini, davacının suç duyurusu üzerine takipsizlik kararı verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, tanıkların kaçırıldıklarını ve bu süre içerisinde vekaletname alınarak taşınmazın devredildiğini beyan ettiklerini, davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, Savcılığın eksik soruşturma ile karar verdiğini, Mahkemenin delilleri eksik topladığını, bankanın kamera kayıtlarına delil olarak dayanmasına rağmen celp edilmediğini, 06.04.2019 tarihli celsede vekilinin mazeretinin kabul edilmesine rağmen esasa ilişkin beyanları alınmadan karar verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10.11.2021 tarihli, 2020/19 Esas ve 2021/1629 Karar sayılı kararıyla; Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/71734 sayılı dosyasından yapılan soruşturmada, davacı ve eşi ... müşteki sıfatı ile yer aldığı ve ... ile ... isimli şüpheliler hakkında, kişi hürriyetinden yoksun bırakma, yağma ve tehdit iddiaları nedeni ile yapılan soruşturmanın 2017/49787 Karar sayılı kararla, iddiaların ispatına yarayan somut ve yeterli delil bulunmadığı, tanık beyanlarının da müşteki iddialarını desteklemediği gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiği, bu karara itirazda bulunulması üzerine Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/7225 D.iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, davacı tanıklarından ... ve ...’in olaylara bizzat tanık olmadıklarını, davacıdan duyduklarını beyan ettikleri, davacının eşi olan tanık ...’nin dava dışı ... tarafından kaçırılıp 1 gün boyunca alıkonulup bileziklerinin gasp edildiğini beyan ettiği fakat, bu iddialara yönelik olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/71734 Sor. sayılı dosyasından takipsizlik kararı verildiği ve itirazın da Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/7225 D.iş sayılı kararı ile reddine karar verildiği, davalının ... Bankası Hürriyet Şubesindeki hesabından davacıya 07/08/2017 tarihinde, konut ödemesi açıklamaları ile 55.000,00 TL ve 56.820,00 TL miktarlı paraların gönderildiği, Denizbank tarafından davacı hakkında, ödenmeyen kredi borcu nedeni ile Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2017/6446 Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine konu 5.394,35 TL borcun davalı tarafından ödendiği ve bu hususun dekont-makbuza yazıldığının görüldüğü, davacının tehdit-ikrah ve korkutmaya dayalı iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, tanıklarının kaçırıldıklarını, tehdit edildiklerini bu süre içerisinde vekaletname alınarak tapunun devrinin yapıldığını söylediklerini, davalı tanıklarının beyanlarına itibar etmenin hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu, Savcılık tarafından yapılan soruşturmada müşteki beyanlarını tanık beyanlarının desteklemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini, olayın görgü tanıklarının küçük çocuklar olduğunu, küçük çocuklar dinlenmeden takipsizlik kararı verildiğini, eksik soruşturma yapıldığını, Yerel Mahkemenin ve Bölge Adliye Mahkemesinin Savcılık dosyasını gerekçe göstererek aleyhine karar verdiğini, Mahkeme gerekçesinde Savcılık dosyasına dayanılmasının hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin delilleri eksik topladığını, iddialarını kanıtlayacak mahiyette olan delil listesinde bildirdikleri banka kamera kayıtlarının celbini istediklerini, ancak Mahkemenin kamera kayıtlarını istemediğini, 16.04.2019 tarihli celsede mazeretlerinin kabul edilmesine esasa ilişkin beyanları alınmadan karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, korkutma hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemlerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37 nci maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nin 38 inci maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.

Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nin 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

3.2.2. Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası'nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.

3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 27 nci maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir" hükmü düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.2.1. Dosya içeriğinden; davacı vekilinin 16.04.2019 tarihli dilekçesi ile aynı tarihte yapılacak olan duruşmaya aynı gün başka bir mahkemede duruşması olması nedeniyle katılamayacağını bildirerek mazeretinin kabulü ile yeni duruşma gününün UYAP'dan öğrenilmesine karar verilmesini istediği, 16.04.2019 tarihli celsede de davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilerek yargılamaya devam edildiği ve davanın reddine hükmedildiği anlaşılmıştır.

3.2.2. Somut olayda, davacı vekili tarafından son celse için mazeret bildirildiği, Mahkemece de davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verildiği, Mahkemece mazeretin kabulüne karar verildikten sonra mazeret dilekçesinde davacı vekilinin yokluğunda karar verilmesine ilişkin bir talebi olmadığı gözetilerek yeni bir duruşma günü belirlenmesi ve yeni duruşma gününün de usulünce davacı vekiline tebliğ edilmesi ve sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı göz ardı edilerek yokluğunda karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.05.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.