"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak ve davalı ... tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat .... geldi. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... ve temyiz edilen davalı ... gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Hollanda'da yaşadığını, dava dışı 434 ada 2 parsel sayılı taşınmazına ilişkin davalı ... ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaatın yapım işleri ile ilgili olarak davalı ...'e vekaletname verdiğini, davalının kendisinden başka vekaletnameler de aldığını, davalı vekil ...'in taşınmazda kiracı olarak oturan diğer davalı ... ile anlaşarak, dava konusu 7827 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümünü davalı ...'ye devrettiğini, dava konusu bu taşınmazın satışı için davalı vekile talimat vermediğini, kendisine satış bedeli de ödenmediğini, davalıların kötüniyetli olduklarını, davalı vekili ...'in vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle dava konusu taşınmazı fikir birliği içerisinde hareket eden diğer davalı ...'ye devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde 10.000,00 TL belirsiz alacağın (zarar ve alacağının tam olarak belirlenmesi ile alacağını belirli hale getirmek üzere) faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., dava konusu taşınmazda 20 yılı aşkın süredir kiracı olduğunu, davacının, eşi ve diğer davalı ... ile dava konusu taşınmaza gelerek, taşınmazı satmak istediğini ve uzun yıllardır taşınmazda kiracı olduğu için öncelikle kendisinin almak isteyip istemediğine dair teklifte bulunduğunu, taşınmazın devri hususunda anlaşmaya varılınca davacının dava konusu taşınmazın satımı hususunda vekaletname ile yetkilendireceği ...'nun kendisini temsil edeceğini, devir işlemlerini onunla yapması gerektiğini ifade ettiğini, davacının iddiasının yersiz olduğunu, satış sırasında kredi kullandığını, satış bedelini vekile ödediğini, iyiniyetli olduğunu ve tapu kaydına güvenerek işlem yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21/12/2021 tarihli ve 2019/290 E., 2021/490 K. sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmazın satışı için davalı ...'ya vekaletname verdiği, davalı vekili ...'in taşınmazı diğer davalı ...'e sattığı, davalı ... tarafından dava konusu taşınmazın devri karşılığında davalı ...'e satış bedelinin ödendiğinin ispat edildiği, davalı ...'nin iyiniyetli olduğu, ancak davalı vekil ....'in satış işleminden elde ettiği alacağı davacıya aktarmadığı gerekçesiyle, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden bedel isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık ...'in beyanlarının esas alınmaması, asılsız tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiklerini, süresinden sonra sunulan delile muvafakatleri bulunmadığını, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 189.964,00 TL, satış tarihindeki değerinin ise 133.709,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davalıların ödendiğini iddia ettiği toplam bedelin ise 93.749,00 TL olduğunu, gerekçeli kararda akitte gösterilen değer ile gerçek değer arasında açık ve aşırı fark bulunmadığının keşfen sabit olduğunun belirtildiğini, bu değerlendirmenin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, raporda belirlenen satış tarihindeki değer olan 133.709,00 TL ile 83.749,00 TL arasında fahiş fark mevcut olduğunu, davacının bilerek ve istenerek davalılarca zarara uğratıldığını, işlemin muvazaalı olduğunu, Mahkemenin davalı ... tarafından taşınmaz bedelinin davacıya ödenmediğinin kabul edilmesi yönünde yapmış olduğu değerlendirmeye ve kabule aynen katıldıklarını, ancak öncelikle tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulü gerektiğini, terditli bedel taleplerinin ise bedel artırım dilekçeleri doğrultusunda taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden kabulü gerektiğini, davalı ... yönünden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28/04/2022 tarihli ve 2022/1023 E., 2022/1058 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararında delillerin değerlendirilmediğini, olayların somutlaştırılmadığını, hukuki değerlendirmelerde bulunulup, tartışılmadığını, somut gerekçeler belirtilmeksizin karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.2.Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; davacı ve diğer davalının pazarlık yaptığını, daha sonra davacının vekaletname verdiğini, satışı yaptığını ve parayı aldığını, satış bedelini ise davacıya söyleyerek yine davacının inşaatında kullandığını ve inşaatı tamamladığını, davacının herşeyden haberdar olduğunu, Mahkemeye fatura vs ibraz etmediğinden aleyhine karar verildiğini, haksızlığa uğradığını, davanın yeniden incelenerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesinde “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.
3.2.2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502/1. maddesinde; ''Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.'',
Yine aynı Kanun'un 508. maddesinde ise ''Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.''
hükümlerine yer verilmiştir.
3.2.3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Eldeki davada, İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde karara karşı yalnız davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, davalılar tarafından kararın istinaf edilmediği, davacının istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedildiği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağından, davalı ...'nun temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
3.3.2.Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
1.(V/3.3.1.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davalı ...'nun temyiz dilekçesinin REDDİNE, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...'dan alınmasına, peşin alınan harcın yatırana iadesine,
2.(V/3.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, temyiz edilen davalı ... vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 22/11/2022 tar