"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Direnme, Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Edremit 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2009 tarihli ve 2007/648 E., 2009/295 K. sayılı kararı ile hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen kararın, Dairemizin 15.10.2009 tarihli ve 2009/9228 Esas, 2009/10211 Karar sayılı kararı ile Mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli taşınmazların bir bölümü ve tamamının belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken aksine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizin 15.10.2009 tarihli bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2010 tarihli ve 2010/1-506 Esas, 2010/514 Karar sayılı kararı ile Daire bozmasının hükmün masraf kalemine ilişkin olduğu, Mahkemece bu yönde direnilmesine karşın kısa kararda bu konuda hüküm fıkrası oluşturulmadığı, yalnızca önceki kararda direnilmesine denilinmekle yetinildiği, bu nedenle HUMK'un 388. maddesinenin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca bozulmasından sonra Mahkemece 30.12.2010 tarihli ve 2010/688 Esas, 2010/797 Karar sayılı karar ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.10.2011 tarihli ve 2011/8307 Esas, 2011/10299 Karar sayılı kararı ile işin esasının 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.06.2012 tarihli ve 2012/173 Esas, 2012/383 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 522 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tamamı ve 522 ada 6 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 211 m²'lik kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş, buna ilişkin kararın davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.10.2016 tarihli ve 2016/9965 Esas, 2016/14534 Karar sayılı kararı ile dava konusu 522 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 11.06.1954 tarihli ve 34 sıra numaralı tapu kaydının hükmen tescil sonucu oluştuğu, hükmen tescile dayanak Hazinenin de taraf olduğu Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin 1955/219 Esas ve 1955/327 Karar sayılı kararı ile tescil ilamı veya başka bir tescil ilamı ile hükmen oluşabileceğinin anlaşılmasına karşın hükmün eldeki davaya kesin hüküm oluşturabileceği ve Hazineyi bağlayacağı hususlarının Mahkemece gözardı edilerek karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.01.2020 tarihli ve 2019/32 Esas, 2020/18 Karar sayılı kararı ile 522 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine, 522 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise 15.07.2008 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile ve yeşil renk ile gösterilen 211 m²'lik kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş, buna ilişkin kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 08.12.2020 tarihli ve 2020/2580 Esas, 2020/7985 Karar sayılı kararı ile her ne kadar Mahkemece, bozmaya uyularak karar verilmiş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağının bulunmadığını, şöyle ki dava konusu taşınmazın kök tapusu olan 11.06.1954 tarihli ve 34 numaralı tapu kaydının oluşumuna esas Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.12.1955 tarihli ve 1955/219 Esas, 1955/327 Karar sayılı kararlı incelendiğinde, taşınmazın zilyetliği ile ilgili araştırma ve inceleme yapıldığı, eldeki davaya konu kıyı kenar çizgisi ile ilgili bir araştırma yapılmadığı düşünüldüğünde, eldeki dosyaya kesin hüküm teşkil edeceğinin düşünülmesinin hatalı olduğunu, o halde Mahkemece yapılması gereken işin dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporları da dikkate alınarak, toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde, davacının talebi hakkında bir karar vermek olmalı iken, bu hususlar düşünülmeden hatalı değerlendirme ile davanın kısmen reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.01.2022 tarihli ve 2021/170 Esas, 2021/455 Karar sayılı kararı ile taşınmazın zilyetliği ile ilgili araştırma ve inceleme yapıldığı, eldeki davaya konu kıyı kenar çizgisi ile bir araştırma yapılmadığı gerekçesiyle dava konusu taşınmazın kök tapusu olan 11.06.1954 tarihli ve 34 numaralı tapu kaydının oluşumuna esas Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.12.1955 tarihli ve 1955/219 Esas, 1955/327 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı, çekişme konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, buna ilişkin karar davalı vekilince temyiz edilmekle 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 13.10.2010 tarihli ve 2010/1-506 Esas, 2010/514 Karar sayılı kararı sonrasında Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2010 tarihli ve 2010/139 Esas, 2010/319 Karar sayılı kararın bozulmasına karar verilerek dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, sonrasında Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, buna ilişkin kararın denetim ve inceleme yetkisinin Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu anlaşılmakla, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.