"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : EREĞLİ(KONYA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Yargıtaya Geliş Tarihi: 17/06/2022
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı davalı vekilince süresi içinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 2544 ada 6 parseldeki 73m2 yüzölçümlü dükkanlardan birini davalıya bağışlamak istediğini, o dönem paraya ihtiyacı olunca davalının aynı taşınmazdaki 9 no.lu 300m2 yüzölçümlü dükkanın kendisine devredilmesi halinde kredi çekebileceğini, diğer dükkanların değeri düşük olduğu için bankanın kredi vermeyeceğini belirterek kendisini kandırdığını, ilk defa bankadan kredi kullanacağı için prosedürü bilmediğinden ve yeğeni olduğu için davalıya güvendiğinden 2544 ada 6 parseldeki 9 no.lu bağımsız bölümü kredi temin etmek amacı ile davalıya temlik ettiğini, kredi taksitlerinin ödenmesinden sonra taşınmazı iade edeceğini söyleyen davalıya inandığını, satışın gerçek olmadığını, bedel ödenmediğini ileri sürerek, hata, hile, gabin veya TBK'nın 77. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin devir tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmaza yapılacak inşaat için davacının kendisinden yardım istediğini, işlerini takip etmesi ve yaptığı bir takım ödemeler karşılığında dava konusu taşınmazı devrettiğini, davanın sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, kredinin 50.000,00 TL'lik kısmını davacının hesabına gönderdiğini, 19.500,00 TL'yi davacıdan alacaklı olan dava dışı Durmuş Akçay hesabına aktardığını, uzun yıllar ticaretle uğraşan davacının kandırılacak yapıda olmadığını, taşınmaz değer kazandığı için eldeki davayı açtığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 14/01/2021 tarihli ve 2018/1393 E. 2021/18 K. sayılı kararıyla; hile iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı ...nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27/10/2021 tarihli ve 2021/1126 E. 2021/6153 K. sayılı kararı ile ‘‘...Somut olaya gelince; dinlenen tanıkların beyanlarından davacının dava konusu taşınmazdaki inşaatı davalı ile birlikte yaptığı, davalının buna ilişkin bir takım ödeme ve makbuzları dosyaya sunduğu, bu nedenle davacının davalıya taşınmazda bir dükkan bağışlamak istediği, davalının 23/11/2012 tarihinde Ziraat Bankasından 60 ay vadeli 70.000,00 TL bedelli kredi çektiği, kredi taksitlerinin davalının maaş hesabından ödendiği, 12/12/2012 tarihinde davalının çekilen kredinin bir kısmını davacıya teslim ettiği, esasen 53.000,00 TL'nin kendisine ödendiği hususunun davacının da kabulünde olduğu; diğer taraftan, davacı ve davalı arasında 10/10/2013 tarihinde “İş yeri Kullanım Ortaklığı Sözleşmesi” başlıklı bir belge düzenlendiği, imzası inkar edilmeyen sözleşmeye göre çekişme konusu 9 no.lu dükkanın davacı ve davalı tarafından sağlıkları süresince ortak kullanılacağı, dükkan üzerindeki tüm kararların ortak alınacağı ve ortak olarak kiraya verileceği, taraflardan birinin dükkanı işletmek ister ise diğerine kira bedelinin yarısını vereceği, giderlerin ortaklığa dahil olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yer verilen olgular ve tanık ifadeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, temlikin iradi olduğu, iradenin fesada uğratıldığı iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 05/04/2022 tarihli ve 2022/233 E. 2022/604 K. sayılı kararıyla; davalı tarafından davacının iradesi fesada uğratılarak çekişme konusu bağımsız bölümün devrinin sağlandığı, hile iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili; direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dinlenen tanık beyanlarıyla davacının serbest iradesiyle temliki gerçekleştirdiğinin sabit olduğunu, davacıın daha sonradan satışa itiraz etmesinin tek nedeninin söz konusu iş yerinin değerindeki artış olduğunu, somut olayda hilenin söz konusu olmadığını, davacının iddialarını ispat edemediğini, davacı ile davalının ortaklaşa bir iş yaptığını, davalının inşaat için belirli risklere girdiğini ve inşaatın tamamlanması için büyük uğraşlar verdiğini, dava konusu taşınmazın satın alındığı tarihteki değerinin davalı tarafından fazlasıyla ödendiğini, davalının çabalarıyla inşaatın tamamlandığını, davacının varlıklı ve zamanında bir çok ticari işletmesi olan birisi olduğunu, ticari hayatı bilen bir kimsenin kredi çekmek gibi gayet basit ve doğal bir eylemde bilgisizliğinin olduğunu iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Mahkemece maddi vakaların yanlış yorumlandığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aldatma (hile) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.3. Değerlendirme
Somut olayda, dinlenen tanıkların beyanlarından davacının dava konusu taşınmazdaki inşaatı davalı ile birlikte yaptığı, davalının buna ilişkin bir takım ödeme ve makbuzları dosyaya sunduğu, bu nedenle davacının davalıya taşınmazda bir dükkan bağışlamak istediği, davalının 23/11/2012 tarihinde Ziraat Bankasından 60 ay vadeli 70.000,00 TL bedelli kredi çektiği, kredi taksitlerinin davalının maaş hesabından ödendiği, 12/12/2012 tarihinde davalının çekilen kredinin bir kısmını davacıya teslim ettiği, esasen 53.000,00 TL'nin kendisine ödendiği hususunun davacının da kabulünde olduğu; diğer taraftan, davacı ve davalı arasında 10/10/2013 tarihinde “İşyeri Kullanım Ortaklığı Sözleşmesi” başlık bir belge düzenlendiği, imzası inkar edilmeyen sözleşmeye göre çekişme konusu 9 no.lu dükkanın davacı ve davalı tarafından sağlıkları süresince ortak kullanılacağı, dükkan üzerindeki tüm kararların ortak alınacağı ve ortak olarak kiraya verileceği, taraflardan birinin dükkanı işletmek ister ise diğerine kira bedelinin yarısını vereceği, giderlerin ortaklığa dahil olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmakta olup, tüm bu olgular ve tanık ifadeleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, temlikin iradi olduğu, iradenin fesada uğratıldığı iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK'nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 28/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.