"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : MUCUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara Bölge Adliye Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 161 ada 75 parsel, 162 ada 45 parsel, 155 ada 82 parsel ve 139 ada 121 parsel sayılı taşınmazlarını yaşlılığından ve tecrübesizliğinden yararlanan ve kendisi öldükten sonra mirasçıları arasında sorun çıkmamasını telkin eden davalı torununa devretmek zorunda kaldığını, davalı torununun gerek devir öncesinde gerekse devir aşamasında manevi baskı kurarak iradesini sakatladığını, devrin bu nedenle yapıldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazların davacının rızası dahilinde yapıldığını, davacının iradesinin sakatlanmasının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mucur Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2018 tarihli ve 2018/3 E., 2018/192 K. sayılı kararıyla; davacının iradesinin davalı tarafından sakatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davada ileri sürülen savunmalar tekrarlanmıştır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli ve 2018/2484 E., 2021/379 K. sayılı kararıyla; davalı tarafından davacının iradesinin fesada uğratılarak çekişme konusu taşınmazların temlik edildiği iddiasının ispatlanamadığı, akitten sonra taraflar arasında meydana gelen olayların da akdin bozulmasına neden olmayacağı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Dairenin 21.10.2021 tarihli ve 2021/1709-5904 sayılı kararıyla; davacının çocukları tarafından yapılan baskı ile iradesinin fesada uğratıldığının dinlenen tanık beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı, davalının da bu aldatmadan haberdar olmasından ötürü aldatıcı hareketlerin bizzat davalı tarafından yapılmasının aranmayacağı, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ve 2022/234 E. 2022/606 K. sayılı kararıyla; Dairenin bozma kararındaki gerekçeler benimsenerek karara uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Yargılama boyunca ileri sürülen savunmalar tekrarlanmıştır.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere aldatma (hile), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36. maddesinin 1. fıkrasında, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılamayacağı; 2. fıkrasında ise, üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan tarafın, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde sözleşmeyle bağlı olmayacağı hükümleri düzenlenmiştir. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
Somut olayda, çekişme konusu 161 ada 75 parsel, 162 ada 45 parsel, 155 ada 82 parsel ve 139 ada 121 parsel sayılı taşınmazların davacı ... adına kayıtlı iken 18.10.2017 tarihli satış işlemi ile davalı torunu Sami’ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan deliller (V.F.2.) no.lu bentte değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, davacının iradesinin aldatma suretiyle fesada uğratıldığı, bu suretle hile iddiasının kanıtladığı anlaşıldığından, Daire bozma kararına uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçesine uygun olan hükmün HMK'nın 370. Maddesi gereğince ONANMASINA; aşağıda yazılı 5.421,06 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, 24.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.