Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4757 E. 2022/7812 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECEMAHKEMESİ : AFYONKARAHİSAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel-manevi tazminat istekli dava sonunda Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2021 tarihli, 2020/237 Esas, 2021/573 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18/04/2022 tarihli, 2022/594 Esas, 2022/801 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından adli yardım istekli temyiz edilmiş olmakla; davacının adli yardım isteğinin İlk Derece Mahkemesince kabulüne karar verildiği anlaşıldığından temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, bir süredir tanıdığı olan ve kendisine evlenme teklifinde bulunan davalı ...’ın, sürekli olarak maddi sıkıntıda olduğu, borçları nedeniyle hakkında verilmiş hapis cezaları bulunduğu, yolculuk yapamadığı, her an tutuklanabileceği şeklinde cümleler kurarak, evlilik teklifi ile de kafasını karıştırması neticesinde, üzerinde ipotek mevcut olan 2920 ada 3 parseldeki 1 no.lu bağımsız bölümünü davalı ...’ın borçlarının yapılandırılması için, iade edileceği inancıyla daha önceden hiç tanımadığı diğer davalı ...’e ipotekle birlikte satış suretiyle, bedelsiz temlik ettiğini, devirden kısa bir süre sonra tanıdıklarından taşınmazın internette satılığa çıkartıldığını öğrendiğini, taşınmazını geri istediğinde oyalandığını, tehdit ve hakarete maruz kaldığını, davalılar hakkında Savcılığa şikayette bulunduğunu, satış işleminin muvazaalı olduğunu, manevi zarara uğradığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele, manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacının taşınmazını kendisinin borçları için devrettiğini, taşınmazın teminat amaçlı verildiği iddiasının doğru olmadığını bildirmiştir.

2. Davalı ..., davacının taşınmazını diğer davalı ...'ın borçlarına karşılık temlik ettiğini, bu hususta taraflar arasında protokol imzalandığını, tüm işlemlerin de bu protokol gereğince yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2021 tarihli, 2020/237 Esas, 2021/573 Karar sayılı kararı ile davacının iradesinin sakatlandığı iddiasının net bir şekilde ortaya konulamadığı, işlemlerin yazılı protokol çerçevesinde yapıldığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın tümden reddine, davalı ...’ın kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine, ancak taşınmazın davacı tarafından davalı ...’ın borçlarının ödenmesi maksadıyla diğer davalı ...’e verildiği ve davalı ... bu şekilde davacıya borçlandığı için (davalı ...’ın malvarlığında sebepsiz zenginleşme oluştuğu için) davacının davalı ...’dan zararını talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle terditli tazminat isteğinin kısmen kabulü ile davacı lehine 204.347,83 TL alacağın 10.000,00 TL'lik kısmına dava tarihi olan 28/05/2020 tarihinden, 194.347,83 TL'lik kısmına ıslah tarihi olan 16/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsili ile davacıya verilmesine, somut olayda hukuki ilişki bulunduğu, haksız fiilin bulunmadığı ve edimin ifa edilmemesinin başlı başına manevi zarar doğurmayacağı gerekçesi ile manevi tazminat davasının da reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, davacının iradesinin açıkça sakatlandığını, ancak; İlk Derece Mahkemesince bu hususta yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacının, davalılar tarafından yanlarında avukatların da bulunduğu bir ortamda tamamen hukukla ilgili olan bir konuda aldatıldığını, davacının hukuki bilgisinin olmaması, taşınmazın tapu kaydında ipotek şerhi bulunmasına rağmen bunun davalılarca sorun edilmemesi ve beraberinde avukatlarıyla gelen davalıların taşınmazın yalnızca kısa süreliğine teminat olarak alındığını ısrarla belirtmeleri ve baskı oluşturmaları karşısında, davacının bu sözlere itibar etmesinin kaçınılmaz olduğunu, davalı ...'ın, üzerinde baskı kurmak sureti ile davacıyı aldattığını, hile ile davacının sahibi olduğu tek taşınmazını devretmesini sağladığını, davalının tüm bu eylemleri davacıya karşı haksız fiil niteliğinde olduğunu, tapu iptali ve tescil isteğinin kabul edilip, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18/04/2022 tarihli, 2022/594 Esas, 2022/801 Karar sayılı kararı ile toplanan delillerden ve taraflarca düzenlenen 25/12/2019 tarihli protokole göre çekişme konusu taşınmazın davalı ...’ın borçlarına karşılık olarak diğer davalı ...’e devredildiği, protokolde belirtilen icra dosyalarındaki toplam alacağın taşınmazın değerine yakın olduğu, icra dosyalarındaki alacak-borç ilişkisinin muvazaalı olduğuna yönelik iddia olmadığı, temlikin iradi olduğu ve aradaki işlemin bağış olmadığı dikkate alındığında Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile Bölge Adliye Mahkemesinin yalnızca "taşınmaz değeri" ve "icra dosyalarındaki toplam alacak" kıyaslaması ile verdiği ret kararının isabetsiz olduğunu, zira, davacının protokolde bahsi geçen icra dosyalarının tarafı olmadığını, ayrıca dosya borçlarının ne kadar olduğuna ilişkin bilgilerin de protokolde yer almadığını, taşınmaz bedeli ile icra dosyalarındaki toplam alacak tutarı arasındaki yakınlığın davacı açısından bağlayıcılığının bulunmadığını, teminat ifadesinin Mahkemece genişletilip hatalı değerlendirildiğini, davacının iradesinin sakatlandığının dosya kapsamı ile ispatlandığını, davacının tüm eylemlerinin haksız fiil niteliğinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem ve hile hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel ile manevi tazminat isteklerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.3. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; “tapuyu devredecek olan” sıfatıyla davacı ..., “borçlu” sıfatıyla davalı ... ve “alacaklı” sıfatıyla dava dışı ...Gıda A.Ş. arasında imzalanan 25.12.2019 tarihli “Protokol” başlıklı belgede, davalı ...’ın protokolde belirtilen 5 adet icra takip dosyasında dava dışı şirkete olan borçlarına karşılık, davacının, kendisine ait dava konusu taşınmazı üzerindeki ipotekle birlikte davalı ...’e devredeceği, taşınmaz davalı ...’ın borcuna karşılık devredileceği için tapu maliki davacının hiçbir bedel talep etmeyeceği hususlarının açıkça kararlaştırıldığı, belirtilen protokol gereğince davacının dava konusu 1 no.lu meskenini 27.12.2019 tarihinde davalı ...’e temlik edildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 80,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 30/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.