"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/25 E., 2022/154 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... ada 2 parsel sayılı taşınmazın kendi adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazının bir kısmının hatalı olarak 119 ada 186, 187, 196 ve 198 parsel sayılı taşınmazların sınırları içerisinde tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu kısmın tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Yargılama sırasında davalılardan İhsan'ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; davacının dava konusu taşınmazının sınırlarının yanlış tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalılar ..., ... ve... Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarihli ve 2019/2419 Esas, 2019/4718 Karar sayılı kararı ile; davacının iddiasına konu bölümlerin kadastro sırasında hangi taşınmaz içerisinde kaldığının belirlenmediği, bu surette mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmediği, davacının iddiasına konu taşınmaz bölümlerinin öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, ne zamandan beri kim tarafından hangi tasarruflarla zilyetliğinde bulundurulduğu hususlarında somut olaylara dayalı bilgi alınmadığı, taşınmazlar kadastro tespitinden sonra satış sonucunda üçüncü kişilere intikal ettirildikleri halde davalıların tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet iktisap edip etmediklerinin araştırılmadığı, zirai bilirkişi raporunda iddiaya konu bölümlerin niteliği hususunda değerlendirme yapılmadığından bahisle yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, önceki bilirkişiler dışında belirlenecek üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde yeniden keşif yapılması, davacının iddiasını ispat etmesi halinde davalıların TMK’nın 1023 üncü maddesinde yer alan düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 16.02.2022 tarihli ve 2020/25 Esas, 2022/154 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın bozma sonrası davasını genişletir mahiyette yeni talepler öne sürdüğü ve yeniden keşif yapılmasını talep ettiği, ancak bu talebin usul ve yasalara uygun bulunmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sınıra ilişkin olduğu, taşınmazların bölünmeden önceki halinin eşit bir şekilde olmasının istenildiği dikkate alınarak bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazı bütün hali ile 2 eşit parçaya bölerek oluşturulmuş sınıra kadar davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, dahili davalı ..., davalı ..., davalı... Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazlar arasındaki doğal sınırların dikkate alınmadığını, davacının kullanım alanının gerçekte daraltıldığını, dava konusu talebin kadastro sırasında kayan sınırların tespit edilmesiyken keşifte bu hususun incelenmediğini, eksik bırakıldığını, yeniden keşif yapılarak incelenmeyen hususların dikkate alınması gerektiğini, kadastro tespitinin hatalı olduğunu, sabit sınırların dikkate alınmadığını davalının da bildiğini, ispatlanan fiili kullanım alanları dikkate alınarak sınırın çitlerin, erik ağalarının ve sabit sınır taşlarının bulunduğu yerden olması gerektiğini, bilirkişi raporunda kırmızı çizgi ile belirtilen gerçek kullanım alanına dair sınırın kabul edilmesini, davacı adına tescil edilmesini talep ettiklerini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, kura sonucu dava konusu taşınmazın satın alındığını, davacının hak iddia ettiği taşınmaz bedelinin abisine yasal yollarla ödendiğini, iyiniyetli üçüncü kişi olarak haklarının korunması, taraflarına tazminat ödenmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın satın alındığını, davacıya ait taşınmazın sınırlarının daha fazla olduğuna dair kendisi ile yakınlığı bulunan tanık ifadeleri dışında başka bir delille ispat edilemediğini, kadastro ile belirlenen sınırların gerçeği yansıttığını, iddianın gerçek dışı olduğunu, çitler ve ağaçların sonradan dikildiğini ve sınırların belirlenmesinde esas alınamayacağını, kura ile taşınmaz satın alanların evlerini tamamladığını, ancak açılan dava nedeniyle halen ev yapımına başlayamadıklarını ve Devlet destekli olarak ev yapma haklarının da süresi geçtiğinden ellerinden alındığını, tapu kayıtlarına dayanarak ve iyiniyetli olarak taşınmazı satın aldığını, kazanımının korunması gerektiğini, sadece tanık beyanlarına dayalı karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
4. Davalı... Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Köy Tüzel Kişiliğinin iyiniyetli olduğunu, Mahkemenin bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapmadığını, 2012 yılı öncesinde taşınmazlar arasında sınır bulunmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu ... ada 12 parsel sayılı taşınmazın davacı adına; 119 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ise davacının kardeşi dava dışı ... adına tespit ve tescil edildiği, 10 parsel sayılı taşınmaz ile yine dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edilen 119 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 9, 52, 53, 54, 55, 56 ve 58 parsel sayılı taşınmazların satış ve sonrasında hibe işlemleri ile davalı... Köyü Tüzel Kişiliğine devredildiği, 14.05.2014 tarihinde tevhit edilerek 119 ada 43 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bilahare anılan taşınmazın 15.05.2014 tarihinde ifraz edildiği ve ifraz sonucu dava konusu 119 ada 186, 187, 196 ve 198 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı parsellerin meydana geldiği, ifraz neticesinde... Köyü adına tescil edilen dava konusu taşınmazlardan 186 parselin davalı (yargılama sırasında ölen) ..., 187 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ...'ye 22.08.2014 tarihinde satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin ve davalıların yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan; 185,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...