"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile bedel istekli dava sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22.11.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ile temyiz edilen davacılardan , ... ve vekilleri Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekilin ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın, 26.12.2015 tarihinde çıkan yangın sonucu öldüğünü, davacılardan ... ile mirasbırakan arasında Antalya 6. Aile Mahkemesinin 2012/185 Esas sayılı dosyası üzerinden boşanma davası görülmekte iken, mirasbırakanın ölümü üzerine boşanma davasının konusuz kaldığını, boşanma davasında mal rejiminden dolayı mirasbırakan...’nın ... Ajansından alacağı olan 535.219,07 TL üzerine tedbir konulduğunu ancak, ... Ajansının tedbire rağmen mirasbırakana ödeme yaptığını, mirasbırakanın, eşinden ve çocuklarından mal kaçırmak amacıyla bu para ile davalı kardeşi adına bir daire ve bir dükkan satın alıp tescil ettirdiğini, kalan parayı da davalı kardeşi adına hesap açtırarak bankaya yatırdığını, mirasbırakanın boşanma davası nedeniyle mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini, muris muvazaası söz konusu olduğunu ileri sürerek, dava konusu 2791 ada 6 parselde kayıtlı 10 no.lu bağımsız bölüm ile 5757 ada 22 parselde kayıtlı 1 no.lu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya verilen paraların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL’lik kısmının faiziyle birlikte miras payları oranında davalıdan tahsilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın boşanma davası nedeniyle eşi ve çocukları tarafından yalnız bırakıldığını, mirasbırakana kendisinin sahip çıktığını, mirasbırakanın emekli olabilmek için çalışmaya devam ettiğini ancak parasını davacılara gönderdiğini, başka geliri olmayan mirasbırakanın bakım borçları ve diğer borçları karşılığında dava konusu evi satın aldığını, dava konusu diğer taşınmazı ise kendi parasıyla satın aldığını, mirasbırakanın kendisine borçları olduğunu, muris muvazaasının söz konusu olmadığını, davalının haksızlık duygusu oluşmasın diye dava konusu evi davacılara devredeceğini söylediği halde davacıların dava açma yoluna gittiklerini, para konusunda ibralaştıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın satın aldığı dava konusu taşınmazları mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı kardeşi üzerine tescil ettirdiği gerekçesi ile iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; alacak isteği yönünden İlk Derece Mahkemesince olumlu-olumsuz bir karar verilmediği ancak bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapıldığı, buna göre, mirasbırakanın, parasını ödeyerek satın aldığı dava konusu taşınmazların davalı adına tescilini sağladığı iddiası bakımından olaya muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2. bendi uyarınca davalının istinaf isteminin kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece; “...mirasbırakan tarafından tapulu taşınmazın devri sözkonusu olmadığından 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı yönündeki kabul doğru ise de; ilk derece mahkemesince, HMK’nın 140. maddesinde belirtildiği şekilde uyuşmazlık konusunun açıkça tespit edilmediği ve davacı tarafın bütün aşamalarda muris muvazaası hukuksal nedeni yanında murisin genel muvazaasına dayandığı da gözetildiğinde, ilk derece ve bölge adliye mahkemesince verilen kararlarda davanın, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil davası olarak nitelendirilip, yalnızca bu kapsamda inceleme yapılarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca; mirasbırakan ile davalı arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlendiği şekilde genel muvazaaya dayalı bir işlem olup olmadığının incelenmesi, taraf delillerinin buna göre değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; bozma ilamındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle dava konusu taşınmazların, davacılardan mal kaçırma amaçlı olarak davalı adına alınmış olduğu, muvazaa iddialarının ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusunun bozma kararından sonra usulünce belirlenmediğini, genel muvazaa iddiası yönünden deliller toplanmadan karar verildiğini, taşınmazların davalı tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, davalının, Ataköy’de bulunan taşınmazın kendisine temlik edilmesi halinde beş sene sonra Antalya’daki taşınmazı devretmeyi davacılara teklif ettiğini, davacıların da bu teklifi kabul etmediğini, tanıkların ifade ettikleri hususun bu olaya ilişkin olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesine dayalı genel muvazaa ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Yukarıda anılan 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olup, mirasbırakanın bedelini kayıt malikine ödemek suretiyle sicil kaydının bir başkası adına tescilini sağlaması işlemi elden bağış (gizli bağış) niteliğindedir. Bu tür bir olguda, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmamaktadır.
6.2.2. Muvazaa kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “...tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir.
Diğer taraftan; mirasçı, sözleşmenin tarafı olmadığından, sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (V/2) no.lu paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3) no.lu paragrafta yer verilen şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 20.176,35 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.