Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5188 E. 2024/222 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/11 E., 2021/882 K.

DAVACILAR : ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ... , Avukat ..., Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 50 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmaza 50 yılı aşkın süre ile babasının, babasının ölümünden sonra 30 yılı aşkın süredir de davasız ve aralıksız olarak malik sıfatı ile kendisinin zilyet olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiş, yargılama sırasında davacının ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kozluk Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.07.2015 tarihli ve 2007/79 E. 2015/200 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.01.2018 tarihli 2015/21056 E. 2018/270 K. sayılı kararıyla; “... kadastro tespit tarihi olan 1975 yılından önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten 20 yıl öncesini 5’er yıllık periyotlar halinde (15-20-25 yıl öncesine ait) tespit gününe kadar gösterecek şekilde 3 farklı tarihe ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişiden oluşan ziraat mühendisi, fotogrametri ve harita mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazlar başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin ne zaman başladığı, davacıya kök mirasbırakandan nasıl ve ne şekilde intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; 3 kişilik uzman ziraat mühendisleri kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ile komşuların toprak yapısının mukayese edilmesi suretiyle ve taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, bu fotoğraflar üzerine fen bilirkişisinin raporuna uygun olarak taşınmaz bölümlerinin rumuzları yazılmalı ve böylece taşınmazın hangi bölümünün fotoğrafı olduğu anlaşılır hale getirtilmeli, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadastro paftasındaki konumlarının bilgisayar programı aracılığıyla temin edilecek en eski tarihli uydu fotoğrafı ile getirtilecek olan hava fotoğraflarına aktarılmalı, bu yerlerin tespit tarihinden 20 yıl önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, bitki örtüsünün, taşınmazlar üzerinde tespit gününe kadar tarım arazisi niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin var olup olmadığı, var ise ne zaman başlayıp ne süre devam ettiği belirlenmeli, bu şekilde davacı yararına 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan soma tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir..." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabülüne, 25.10.2021 havale tarihli fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfiyle gösterilen 17.761,31 m2 lik, (B) harfi ile gösterilen 16.440,09 m2 lik, (C) harfi ile gösterilen 28.698,60 m2 lik kısımların tapu kayıtlarının iptali ile yargılamada ölen davacının mirasçıları adına payları oranında tesciline, (D) harfi ile gösterilen 9608,22 m2 lik kısmın miktar fazlası olduğu, (E) ve (F) harfi ile gösterilen kısımlarda ise imar ihya şartları oluşmadığı gerekçesiyle bu kısımlara yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili, Mahkemece bozma kararının yerine getirilmediğini, taksim yapılıp yapılmadığının kanıtlanmadığını, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, imar ve ihyanın başlama ve sürdürülme zamanının tespit edilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... köyünde bulunan (eski 50 parsel) yeni 101 ada 30 parsel sayılı 142.800 m2 miktarlı taşınmazın tarla vasfı ile davalı Hazine adına senetsizden 20.08.1975 tarihinde tespit edildiği, dava dışı... tarafından itiraz dilekçesi verildiği, itirazın 16.06.1992 tarihinde reddine karar verildiği, dava dışı ... vd. tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine kadastro tespitinin 01.12.2003 tarihinde kesinleştiği, davacının nüfus kaydına göre mirasbırakan babası ...’ın 1991 yılında öldüğü, geride davacı ... ... ve kardeşlerinin kaldığı, davacının 03.08.2017 tarihinde ölümüyle mirasçılarının davayı sürdürdükleri, Mahkemece davacı ve mirasbırakan... adına senetsiz kazanma araştırması yapıldığı, davacının 37.100 m2 taşınmazı hükmen senetsizden kazandığı, hükme esas fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 17761,31 m2, (B) harfi ile gösterilen 16440,09 m2, (C) harfi ile gösterilen 28698,60 m2, (D) harfi ile gösterilen 9608,22 m2 lik kısımların Ziraat Mühendisi bilirkişi kurulu ve Jeodezi Fotogrametri Mühendisi bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi beyanlarına göre imar ve ihya edilerek zilyetlikle kazanma koşullarının davacı lehine oluştuğu, (D) ile gösterilen 9608,22 m2 lik kısmın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesine göre kuru toprakta senetsizden kazanma sınırı olan 100 dönümü aştığı gerekçesiyle miktar fazlası olarak kabul edildiği, (A), (B) ve (C) ile gösterilen kısımlara yönelik davanın kabulüne diğer kısımlara yönelik davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.

Somut olayda; hükmüne uyulan bozma ilamında dava konusu taşınmazın davacıya mirasbırakandan nasıl ve ne şekilde intikal ettiğinin açıklığa kavuşturulması istenmiş ise de Mahkemece taşınmazın babasından davacıya kalıp kalmadığı, kaldı ise bunun nasıl (taksim, hibe, satış vb.) gerçekleştiği hususu yöntemince araştırılmadığı gibi mirasbırakan ...’ın diğer mirasçıları yönünden taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamayacağı açıktır.

Kabule göre de, hükme esas fen bilirkişi raporuna ekli krokide (F) harfi ile gösterilen kısmı boşta bırakacak ve kabulüne karar verilen (A), (B) ve (C) ile gösterilen kısımların her birine ayrı parsel numarası verilmesi gerekirken tek parsel numarası verecek şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.

Hal böyle olunca; taşınmazın yargılama sırasında ölen davacıya nasıl kaldığı mirasçılarından sorulup delillerle tespit edilerek davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, mirasbırakan ...'ın davacı dışındaki mirasçıları yönünden de usulüne uygun senetsiz araştırması yapılması ve HMK'nın 297 nci maddesi gözetilerek infazı kabil olacak şekilde hüküm kurulması gerekirken Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.