Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5334 E. 2023/1568 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil-bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalılardan ... ile hala dayı çocukları olduklarını, ayrıca eşi ...'in de ... ile aynı şekilde hala dayı çocukları olduklarını, davalılardan ...'ın ticaretle uğraştığını, geçen yıl itibari ile hakkında çok sayıda icra takipleri bulunduğunu ve mali durumunun kötüye gittiğini, davalının eşi diğer davalı ... 'ın ise öğretmen olup, dava konusu 591 ada 407 parselde kayıtlı bulunan 12 nolu bağımsız bölümü eşi ...'ın sahibi olduğu ... ... Ltd. Şti.nin Kuveyttürk Niğde Şubesinden kullandığı krediye teminat olmak üzere ipotek verdiğini, banka avukatı tarafından borcun ödenmemesi üzerine taşınmaz için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılacağının ihtar edilmesi üzerine, dava dışı eşi ...'in talimatı ve para temini sureti ile davalıların gelip evlerinin icrada düşük bedelle satılmaması için ısrarları ve tarafların akraba olmaları üzerine 02.05.2018 tarihinde kendisinin ve eşinin Kuveyttürk Kayseri Düvenönü Şubesinden 160.000 TL kredi kullandığını, 45.000 TL taşınmazın ipotek yükünden arındırılması için ... ... firmasının borcu için vererek davalı tarafın borcunu ödediklerini ve ipoteğin kaldırıldığını ve taşınmazı devraldıklarını, aradan bir yıla yakın zaman geçtikten sonra davacının eşinin ticaretle uğraşması ve taşınmazı satıp nakde çevirmesi zorunluluğu doğduğu için davalılardan ... ile irtibata geçtiklerini ve davalı ...'ın evin 300.000 TL'ye kadar satılabileceğini, hatta ev ile Almancı birinin ilgilendiğini, satış için kendisine vekaletname gönderildiğinde satıp parasını davacıya göndereceğini beyan ettiğini, bunun üzerine Kayseri 13. Noterliğinden 14.05.2019 tarihli ve 10596 yevmiye numaralı satış vekaletnamesini çıkartarak davalı ...'a gönderdiğini, aradan birkaç ay geçtikten sonra hala davalıdan ses çıkmaması üzerine durumun ne olduğunu sormaları üzerine taşınmazın 250.000,00 TL civarında ettiğini yalnız Almancı alıcı ile 300.000 TL'ye pazarlık yaptıklarını, fakat alıcının Almanya'da hastasının olduğunu, döndükten sonra hemen parayı ödeyeceğine dair beyanda bulunduğunu belirterek kendisini oyaladığını, daha sonra davalının kaçamak cevaplar vermesi ve görüşmeye yanaşmaması üzerine şüphelendiklerini, Niğde Tapu Müdürlüğüne gittiklerinde taşınmazın davalı ...'a devredildiğini öğrendiklerini, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı 17.05.2019 tarihinde yani vekaletnamenin çıkarıldığı tarihten 3 gün sonra 162.000 TL bedel ile eşi Yadigar'a satış göstererek devrettiğini, vekilin vekalet akdini kötüye kullanarak taşınmazı eşine tapuda satış göstermek suretiyle bedelsiz olarak devrettiğini, bu taşınmazın bir yıl önce Yadigar'a ait olduğu ve neredeyse borcu nedeniyle satılmak üzereyken davacı ve eşi tarafından kurtarıldığını, davalıların ortak olarak fikir ve eylem birliği içerisinde kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin 17.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davacının kendisinden bir alacağı bulunmadığı gibi kendisinin de onlardan alacağının bulunmadığını, davalı ...’ın tüm parayı davacı tarafa ödediğini, diğer davalı ..., dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçek dışı olduğunu, iyiniyetli üçüncü kişi olarak taşınmazı edindiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2021 tarihli ve 2019/547 E., 2021/381 K. sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığına ilişkin iddianın sübut bulduğu, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.10.2021 tarihli ve 2021/769 E., 2021/805 K. sayılı kararıyla; "Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı ... ise cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmışlardır. HMK'nın 3. Bölümünde yemin delili düzenlenmiş, aynı Kanun'un 225 vd. maddelerinde ise yeminin konusu, yemin teklifi, yemine davet ve yeminin şekli detaylı olarak açıklanmıştır. HMK'nın 225/1. maddesinde yeminin konusunun davanın çözümü konusunda önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklı olan vakıalar olduğu belirtilmiş, devamında ise bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vaka sayılır ifadesine yer verilmiştir. Bu durumda davacı ve davalı taraf farklı tez ve savunmalar ileri sürdüklerine göre, kesin delil mahiyetinde olan yemin deliline de açıkça başvurulduğu anlaşıldığından davanın aydınlatılması için taraflara yemin delili hatırlatılmalı, yemin deliline başvuracaklarını belirtmeleri halinde yemin metnini hazırlamaları için süre verilmeli, yemin metni sunulduğunda ise HMK'nın 228. maddesi gereğince yemin edecek tarafa meşruhatlı davetiye çıkartılmalı ve sonucuna göre dosya değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır." gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 02.03.2022 tarihli ve 2021/566 E., 2022/100 K. sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı itibariyle iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri

1. Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; açılan davada ispat külfetinin davacıya ait olduğunu müvekkili aleyhine bir delilin bulunmadığını, davaya konu taşınmazın öncesinde davalı ...'a ait olduğunu ve diğer davalı ...'a finansman sağlanması amacıyla kredi çekildiği konusunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, ihtilaflı olan hususun ise, yani ...'ın borcundan dolayı taşınmazın cebri icra kanalıyla satılmasına engel olması için inançlı işlemle davacı tarafa verilip verilmediği veya davacının iddia ettiği gibi icra kanalıyla ölü fiyatına satılmasını engellemek için davacı tarafından gerçek değeri verilerek satın alınıp alınmadığı hususunun- ispat edilemediğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacı hakkında yalan yere yemin etmek suçundan dolayı 2022/1983 Soruşturma sayılı evrak ile şikayette bulunduklarını 02.03.2022 tarihli celsede Mahkemeye bildirmiş olmalarına rağmen bu konuda C.Savcılığından soruşturmanın akıbetinin sorulmadığını, bekletici mesele yapılmadığını, müvekkili ...'ın açılan tapu iptal ve tescil davasında 3. kişi konumunda olduğunu, diğer davalı ile aralarında herhangi bir iletişimin bulunmadığını, müvekkili tarafından yargılama sırasında bildirilen tanıkların vekil olan ... ile 01.06.2017 tarihinden beri (boşanma tarihinden beri) ilişki açısından beyanlarının alınması gerekirken bu konuda beyanlarının alınmamasının eksik inceleme ile karar verilmesi sonucuna yol açtığını, dava dosyası kapsamında vekil ile müvekkilinin eski eş oldukları dışında somut bir delilin de bulunmadığını, yapılan yargılama sırasında davacının iki tanığına ilişkin olarak davacı ile menfaat birlikteliklerini ifade etmiş olmalarına rağmen bunların beyanlarına itibar edildiğini, ancak müvekkilinin göstermiş bulunduğu tanık ... ...'ın beyanına itibar edilmemesinin ise Mahkemenin tarafsızlığını şüpheye düşürdüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, nitekim dosya kapsamında çıkartılan tebligatların müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, Mahkemece davacı yana yemin teklif edildiğini ve davacının yemin ettiğini, ancak davacının yalan yere yemin etmesi sebebi ile hakkında soruşturma açıldığını, Mahkemece bu dosyanın sonucu beklenmeksizin davacı yanın yemin ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu hususun hukuka aykırı olduğunu, 12 numaralı bağımsız bölümde yer alan dava konusu taşınmazın müvekkili ile diğer davalının evli olduğu dönemde diğer davalı ... adına alındığını, davalı müvekkilinin diğer davalı ... ile evliyken kredi çektiğini ve bahse konu taşınmazın ipotek olarak verildiğini, taşınmazın üzerine Kuveyt Türk Bankası Niğde Şubesi tarafından ipoteğin konulduğunu, müvekkilinin işlerinin bozulduğunu ve borcunu ödeyemez hale geldiğini, bu sebeple de dava konu taşınmazın ipotek borcunun ödenmesi ve kredi alınması için davacı ...’ye devredildiğini, davacı tarafça Kayseri Düvenönü Şubesinden 160.000 TL kredi kullanıldığını ve taşınmazın üzerine ipoteğin konulduğunu, davalı müvekkilinin bu 160.000 TL tutarındaki kredi ödemesini bizzat kendisinin yaptığını, 45.000 TL'nin ise diğer davalı ... tarafından ödendiğini, müvekkilinin 07.08.2018 tarihinde Kuveyttürk Niğde Şubesi ATM'sinden ... adına kendisine ait olan 05324224657 numaralı telefon numarası ile 10.000 TL'nin yatırıldığını, ayrıca müvekkil tarafından davacıya 28/02/2019 tarihli düzenleme yeri Niğde olan Ziraat Bankasına ait 40.000 TL bedelli ve yine 30/09/2019 tarihli 30.000 TL bedelli çek verdiğini, böylelikle davacıya olan borcun sona erdiğini, ancak Mahkemece bu hususların dosya kapsamında hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, davacıya olan borç ödenince müvekkil tarafından davacının vermiş olduğu vekaletnameye istinaden taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını, davacı tarafça taşınmazın diğer davalıya devredilmesi için de müvekkiline vekalet verildiğini ve müvekkilinin taşınmazı eski eşine devrettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

E . Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2022 tarihli ve 2022/735 E., 2022/821 K. sayılı kararı ile Mahkemece kurulan hükmün esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu, davalı tarafın istinaf taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 9.050,95 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.