"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın 10 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.11.2015 tarihli ve 2014/131 Esas, 2015/545 Karar sayılı kararıyla, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 03.12.2018 tarihli ve 2016/1934 Esas, 2018/15157 Karar sayılı kararıyla; "....Somut olayda dinlenen tanıklar murisin ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamamışlardır. Yine tanık beyanlarına göre murisin başka taşınmazları da vardır. Bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Bu somut olgular ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde muvazaa iddiasının kanıtlandığı söylenemez. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. ” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararı Sonrası Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 16.05.2019 tarihli ve 2019/63 Esas, 2019/305 Karar sayılı kararıyla, davalının temyizden feragat dilekçesi değerlendirilmeden esasa ilişkin inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle, önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir.
C. Dairece Verilen İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 30.09.2020 tarihli ve 2019/3461 E., 2020/4610 K. sayılı kararıyla; " ....Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, davalı ...'nin bozmadan önce verilen kararı 08.12.2015 tarihinde temyiz ettiği, dosya temyiz incelemesinde iken 26.07.2016 tarihli dilekçesi ile temyizden feragat ettiği, Dairece davalının temyizden feragat dilekçesi sehven değerlendirilmeyerek kararın bozulduğu, Mahkemece davalının temyizden feragat dilekçesi dikkate alınarak önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde, davalının okuma yazma bilmeyip, imza atamadığını, temyizden feragatinin gerçek iradesini yansıtmadığını, davacılar tarafından yanıltıldığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuki netice doğuracak bir iradenin 6098 sayılı TBK’da belirtilen iradeyi sakatlayan hata (yanılma), hile (aldatma), ikrah (korkutma) gibi bir sebebe dayalı olarak yapıldığının saptanması halinde, anılan iradenin hukuki bir netice doğurmayacağı, böylesi bir iradeye de hukuki sonuç bağlanamayacağı açıktır. Öte yandan, bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi). Somut olayda, Mahkemece kabule dair verilen bu karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, yeni bir hüküm niteliğindedir. Hâl böyle olunca; Mahkemece, temyizden feragatte davalının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığının, temyizden feragatin hukuki sonuç doğurup doğurmayacağının hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek incelenmesi, bu yöndeki taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
D. Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 26.05.2022 tarihli ve 2020/705 Esas, 2022/391 Karar sayılı kararıyla, tapuda yapılan satış işleminin gerçek bir satış olmadığı, davacılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı, ayrıca ikinci bozma kararı doğrultusunda taraflara 11.03.2021 tarihli celsede varsa delillerini bildirmeleri için süre verildiği, davalı taraf ise okuma yazma bilmediğini, imza atamadığını, imza atmayı da bilmediğini beyan etmişse de, davalı tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde, ön inceleme duruşmasında, tanık listesi sunumuna ilişkin dilekçede, hatta temyiz dilekçesinde davalının el yazısı ile ıslak imza attığı görülmüş olup, bütün bu aşamalarda imza atamadığına yönelik bir iddiada bulunulmamasına rağmen salt temyizden feragat dilekçesinde imza atamadığının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, temyizden feragat dilekçesinde yer alan imzanın da davalıya ait olduğunun değerlendirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Van Hukuk Muhakemeleri Ön Bürosuna, müvekkilinin kimlik tespiti yapılarak imzasını taşıdığı belirtilen temyizden feragat dilekçesi verildiğinin görüldüğünü, ancak müvekkilinin hiçbir şekilde okuma yazma bilmediğini, imza mukayesesi için Adli Tıp Kurumundan rapor aldırıldığını ve bu raporda; " İnceleme konusu dilekçede ... adına atılı imza ile ...'ın mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli olması nedeniyle ...'ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediğinin" bildirildiğini, bu rapor lehlerine olmasına rağmen aleyhe bir şekilde değerlendirilip haksız olarak davanın kabulüne karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanun'un 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ne var ki, HMK'nın 297. maddesine uygun olarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde veraset ilamına atıf yapılmak suretiyle davacıların miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip, kalan payın davalı üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken, veraset ilamına atıf yapılmaksızın ve davalının edinme sebebini değiştirecek şekilde onun adına da tescil hükmü kurulması doğru değil ise de; belirtilen hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Mahkeme hükmünün 1 no.lu bendinin hüküm yerinden tamamen çıkarılmasına, yerine 1 no.lu bent olarak; "Davanın kabulü ile Van ili İpekyolu ilçesi ... Mahallesi, 803 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydının Gaziosmanpaşa 1. Noterliğinin 06.01.2015 tarihli ve 272 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki davacıların payı oranında iptali ile bu paylar oranında davacılar adlarına tesciline, kalan payın davalı ... üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.