Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5396 E. 2023/2223 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletle satılan taşınmazın vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile yoluyla elden çıkarıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, hile iddiasının incelenmemesi ve mirasçıların tamamının davaya dahil edilmemesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davada hile iddiasının da ileri sürülmüş olmasına rağmen bu hususun incelenmemesi, ayrıca davacı vefat etmiş olmasına rağmen tüm mirasçıların davaya dahil edilmemesi ve terekeye temsilci atanmaması usul eksikliği bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve ipoteğin terkini istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... v.d. vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davacının dava konusu taşınmazın satılması için davalılar ... ve ...’ı vekil tayin ettiğini, davalı ...’ın ... İnşaat şirketinin çalışanı olduğunu, davacıyı vekili olmasına rağmen Tapu Müdürlüğüne götürerek satış işlemini gerçekleştirdiğini ve taşınmazın bu şekilde davalı ... adına tescil edildiğini, akabinde davalıların davacıyı diğer davalı ...'e yönlendirdiklerini, 265.000 TL satış bedeli üzerinden anlaştıklarını ve taşınmazın davalı ...'e temlik edildiğini, davalı ...’ın 20.000 TL’yi kendileri için, 5.000 TL’yi masraflar için aldığını, kalan 240.000 TL’nin de davalı ...’den alınması gerektiğini söylediklerini, davacının tüm işlemlerin vekaletname ile yapıldığını düşünerek hareket ettiğini, taşınmazın davalı ...’a temlik edildiğini bilmediğini, davalı ...’in ise satış bedelini ödeyeceğini belirttiğini ancak ödeme yapmadığını ve taşınmazı davalı ...’ya temlik ettiğini, davacının anılan devri öğrenmesi ile birlikte dolandırıldığını anladığını, davalılar ... ile ... ...'nın ortak şirketleri olduğunu, ihalelere birlikte girdiklerini, ayrıca davalı ... ile ... ve ... ... arasında akrabalık bağı olduğunu, vekalet görevi kötüye kullanılarak davacının hile ile kandırıldığını ileri sürerek, 2269 ada 400 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş, davacı aşamada 12/02/2022 tarihinde ölmüş, mirasçılarından ... davaya dahil olmuştur.

II. CEVAP

Davalı ..., yurt dışında yaşadığını, yatırım amaçlı olarak dava konusu taşınmazı satın aldığını, iyiniyetli olduğunu, taraflar arasındaki ilişkiyi bilmediğini, diğer davalı ... ile bir ilişkisinin bulunmadığını, kendisini hiç görmediğini belirterek davanın reddini istemiş, aşamada ipotek bedeli olarak 151.000 TL, satış bedeli olarak da 65.000 TL ödediğini belirtmiş; diğer davalılar, davaya cevap vermemişler, aşamada davalı ..., davacının dava dışı kızından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazı satmak istediğini, bu nedenle taşınmazı kendisine temlik ettiğini, davacı ve davalı ...’ın talimatı ile taşınmazı temlik ettiğini, satıştan önce davacının damadı ile görüştüğünü, 20.000 TL nakit para aldıklarını, kalan bedelin de senet olarak ödeneceğini söylediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; temlikin vekaletname ile yapılmadığı, davacının dava konusu taşınmazı bizzat davalı ...'e satış yoluyla devrettiği, satış akdinde satış bedelinin ödendiğinin açıkça belirtildiği, akdin sahteliğinin de ileri sürülmediği, davanın tek dayanağının vekaletin kötüye kullanılması ve bu yolla hile iddiasına dayandığı gerekçesi ile davacının, davalılar ... ile ... ... ... ilişkin davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar ... ve ...'ya ilişkin davasının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ...’ın ... İnşaat Şirket’nin ortaklarından olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsa sahiplerine isabet eden daireleri annesi veya davalı ... üzerinden sattırarak arsa sahiplerini mağdur ettiğini, davalı ...’in de anılan şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, birlikte hareket ettiklerini, yargılama sırasında davalı ... vekili ... ... ile davalı ... ile ... İnşaat’ın güvenlik kameraları incelenerek aralarındaki ticari ilişkinin araştırılmasını talep ettiklerini, davalı ... ile vekil ... arasındaki tediye makbuzunu istinaf dilekçesi ekinde sunduklarını, bu belgeyi sonradan temin ettiklerini, davalı ... ile vekil ... ve davalı ...’in bir arada yer aldıkları fotoğrafların da dikkate alınmadığını, davalı ... ve ...’e karşı açılan ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dosyanın delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, davalı ...’nın iyiniyetli olmadığını, davalı ... ve ...’in aynı vekaletname ile vekil tayin edildiklerini, davalı ...’in asgari ücretle çalışan bir kişi olup dava konusu taşınmazı alabilecek ekonomik gücü olmadığını, davalı ...’nın vekili olan dava dışı ... ...’nin davalı ... ve ...’i yakından tanıdığını, aralarında ticari faaliyet olduğunu, davalı ...’nın yatırım amaçlı aldığını savunduğu taşınmaza satıştan sonra ipotek tesis ettirdiğini, aynı işlemin ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dosyasında ... ... tarafından yapıldığını, dava konusu taşınmazda ... ...’nin baldızı olan Bahar Adamhasan’ın oturduğunu, davalı ...’in ... İnşaat Şirketine gönderdiği suç duyurusunun da dikkate alınmadığını, bu belgeye sonradan ulaştıklarını, davalıların soruşturma dosyasındaki beyanlarının çelişkili olduğunu, ... İnşaat Şirketinin ortaklarından ... ...’ın dinlenmesi gerektiğini, davalı ...’ın anneannesi ile davalı ...’ın babasının kardeş olduklarını, davalıların birlikte hareket ederek davacının taşınmazını hileli işlemlerle ve vekalet görevini kötüye kullanarak aldıklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iddianın vekalet akdinin kötüye kullanılmasına dayandığı, ancak devrin bizzat davacı tarafından gerçekleştirildiği, davalılar ... ve ... ...’nın vekil olarak ya da malik olarak satış aşamalarında yer almadıkları, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçenin usul ve yasaya uygun olduğu, davalı ...’ın TMK’nın 1023. maddesinde düzenlendiği şekilde iyi niyetli olarak taşınmazı iktisap etmediği hususunun da davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve ayrıca ipoteğin terkini isteklerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından bir kaç hukuki nedenin birarada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.

2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”,

1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024. maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

4. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada, davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek mirasbırakanları tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bir başka ifade ile; davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... ile dava dışı ... İnşaat.. A.Ş. vekili davalı ... arasında noterde düzenlenen 05/08/2014 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile davacıya 2269 ada 177 parsel sayılı taşınmazda yapılacak iki adet dairenin verileceğinin kararlaştırıldığı, 29/07/2015 tarihinde davalılar ... ve ...’ı münferiden yetkili olacak şekilde vekil tayin ettiği, 03/08/2016 tarihinde dava konusu 2 ve dava dışı 17 no.lu bağımsız bölümlerin kat irtifakı tesisi ile davacı ... adına tescil edildiği, davacının anılan taşınmazları 07/10/2016 tarihinde bizzat davalı ...’a temlik ettiği, davalı ...’ın 09/05/2018 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı davalı ...’e 265.000 TL bedelle satmayı taahhüt ettiği, anılan sözleşmede satış bedelinin 25.000 TL’lik kısmının elden nakit olarak alındığının, kalan 240.000 TL’nin de devirden 15 gün sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme tarihinden bir gün sonra davalı ...’ın dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümü 10.05.2018 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, davalı ... adına vekil olarak dava dışı ... ...’nin işlemi gerçekleştirdiği anlaşılmakta olup; davacı, dava konusu taşınmazın satışı için davalı ... ve ...’yi vekil tayin ettiğini, anılan davalıların diğer davalı ...’in taşınmazı satın almak istediğini belirttiklerini ve 265.000 TL satış bedeli üzerinden anlaşıldığını, satış bedelinin bir kısmı için davalı ...’e senet verildiğini ancak kendisine ödeme yapılmadığını, tüm işlemlerin adına vekaleten yürütüldüğü düşüncesi ile hareket ettiğini ve kandırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu taşınmazın vekaletname ile temlik edilmediği gözetilerek, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedeni yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir.

3. Davacı tarafın öteki temyiz itirazına gelince; dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedeni yanında, hile hukuki nedenine de dayanıldığı görülmektedir. Esasen bu husus, İlk Derece Mahkemesince ön inceleme duruşmasında da tespit edilmiştir.

Ne var ki, davacının hile iddiası yönünden yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.

4. Diğer taraftan, davacı ...’nın 12/02/2022 tarihinde öldüğü ve davaya dahil olan kızı ... dışında da mirasçısı bulunduğu anlaşılmaktadır.

5. Hal böyle olunca, öncelikle davaya dahil edilmeyen mirasçının olurunun alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanan temsilciye tebligat yapılması suretiyle davanın sürdürülmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra davacının hile iddiası yönünden toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek yukarıdaki ilkeler çerçevesinde işin esasının değerlendirilmesi, 07/10/2016 tarihli temlikin hileli olduğunun saptanması halinde ikinci el konumunda olan davalı ...’nın TMK'nın 1023. maddesi kapsamında ediniminde iyiniyetli olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VII. SONUÇ:

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz edene iadesine,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11/04/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.