"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davadan dolayı Küçükçekmece 9. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29/11/2021 tarihli ve 2021/57 E. - 2021/101 K. sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Dairenin 19/04/2022 tarihli ve 2022/1172 E. - 2022/3241 K. sayılı kararının düzeltilmesi süresinde bir kısım davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar, dul ve çocuksuz ölen .... mirasbırakan ...'ün, noterde düzenlenen 09/06/1954 tarihli vasiyetname ile tüm malvarlığını mirasbırakanları.... ile ......'a bıraktığını, anılan vasiyetin iptali husunda açılan davanın reddedildiğini, ayrıca vasiyetnamenin tenfizi hususunda da Mahkemece karar verildiğini, kök mirasbırakana ait davaya konu 5 parça taşınmazı ise davalı mirasçıların kötüniyetli olarak adlarına intikalini yaptırdıktan sonra yine kötüniyetli olan davalı ...'na satış suretiyle muvazaalı olarak devrettiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline mümkün olmadığı takdirde şimdilik 650.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davalı ... hakkında açılan dava tefrik edilerek eldeki esası almıştır.
2. Feri müdahil, vasiyet alacaklısı mirasçı olduğunu ileri sürerek, feri müdahil olarak davacılar yanında davaya katılmıştır.
II. CEVAP
Davalı ..., davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, tüm mirasçıların davada yeralmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra dava açıldığını, iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14/12/2011 tarihli ve 2011/781 E., 2011/941 K. sayılı kararıyla; zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı ve davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 04/02/2016 tarihli ve 2015/12628 E., 2016/1165 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, kök miras bırakan ...'un davaya konu imar parsellerindeki paylarının, 19.02.2007 tarihinde, vasiyetname yolu ile atanan mirasçıların mirasçı gösterilmedikleri veraset ilamı kullanılmak suretiyle, intikali sağlandıktan sonra, davalı adına satışı yapılmış olması karşısında, zamanaşamı ve hak düşürücü sürenin sözkonusu olmayacağı tartışmasızdır. O hâlde, işin esası bakımından irdeleme ve inceleme yapılması, temyiz aşamasında evrak arasına sunulan, bir kısım davacılarla, davalı arasında düzenlenen sulh ve feragatname başlıklı belgeler de değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.'' gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29/11/2021 tarihli ve 2021/57 E., 2021/101 K. sayılı kararıyla; bir kısım davacılar yönünden feragat nedeniyle, diğer davacılar yönünden ise, yolsuz tescil iddiasının sabit olduğu ancak 3. kişi konumundaki davalının taşınmazları edinmede kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Bir kısım davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; avukat olan davalının kendisine verilen vekalete dayalı olarak veraset ilamını aldıktan sonra veraset ilamı ile atanmış mirasçıların ketmedilmesi suretiyle yasal mirasçılara intikalin sağlandığını, yasal mirasçıların avukatlığı yapan davalının iyiniyetli olmadığını, tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacağını, veraset ilamı dosyasında yer alan nüfus kayıtlarında vasiyetnamenin göründüğünü, davacı tarafça açılan veraset ilamının iptali davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/56 Esas sayılı dosyasında, gerçeğe aykırı vasiyetnameye göre işlem yapıldığı iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve 801 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, anılan dava eldeki davayı etkileyecek olmasına rağmen Mahkemece akıbetinin araştırılmadığını, bozmadan önceki kararı temyiz etmeyen ve miras payının %84'üne sahip olan mirasçıların eldeki davanın yargılaması sırasında 2012 yılında 500.000,00 TL bedel karşılığında davalı ile anlaştıklarını, daha sonra belirtilen davacıların davalarından feragat ettiklerini, Mahkemece alınması gereken harcın hatalı olarak fazla hesaplandığını, davadan feragat eden mirasçıların da paylarının hesaplamaya dahil edildiğini, davada verilen karar kesinleşene kadar tapu kayıtlarındaki "davalıdır" şerhinin kaldırılmaması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6.Onama İlamı
Dairenin 19/04/2022 tarihli ve 2022/1172 E., 2022/3241 K. sayılı kararıyla; mahkeme kararı oy çokluğuyla onanmıştır.
V. KARAR DÜZELTME
1.Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2.Karar Düzeltme Nedenleri
Bir kısım davacılar vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; tescilin yolsuz olduğu konusunda Yargıtay üyeleri arasında görüş ayrılığı bulunmasa da çoğunluk tarafından ...’nun iyi niyetli olup olmadığı noktasında usule, maddi gerçekliğe ve hukuka aykırı bir değerlendirme yapıldığını bildirerek, yargılama sırasındaki ve temyiz dilekçesindeki itirazlarını tekrarla Dairenin onama kararın düzeltilerek kaldırılmasına, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yolsuz tescil (ketmi verese) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. " düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1.Dosya içeriğinden, muris ...'un 07.05.1958 tarihinde dul ve çocuksuz olarak, yani birinci derece mirasçı bırakmadan öldüğü, 06.09.1954 tarihli resmi vasiyetname ile bütün mal varlığını ....ile ......'a eşit hisse ile bıraktığı, vasiyetnamenin iptali için açılan davanın reddedildiği, 30.03.1976 tarihinde vasiyetin tenfizine karar verildiği, ölümünden sonra Küçükçekmece Kadastro Mahkemesinin 27.11.1996 tarihli ve 1996/6-6 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların kökü olan 443 parsel sayılı taşınmazın 1680/115200 payının .....'in mirasçısı olduğu gerekçesiyle muris ... adına kalan payların da diğer mirasçıların adına kayıt ve tesciline karar verildiği, davalı ...'nun da bazı mirasçıların vekili olarak bu davada yer aldığı, taşınmazın imar sonucu ifraz edildiği, 6 parça taşınmazın bir kısım paylarının ... adına kaydedildiği, Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 02.11.2006 tarihli 2006/1655 - 1493 sayılı ...'un yasal mirasçılarını gösteren veraset ilamına istinaden 18.06.2007 tarihli resmi akitle taşınmazların yasal mirasçılara intikal ettirildiği ve aynı akitle davalı ...'na temlik edildiği, yasal mirasçıları gösteren ve intikalde kullanılan veraset ilamında vasiyetname yoluyla atanan mirasçıların (davacıların murisleri) gösterilmemiş olmaları nedeniyle, davaları takipsiz bırakıldığı için tefrik edilen yasal mirasçı konumundaki kişiler adına yapılan intikalle oluşan tescilin yolsuz olduğu anlaşılmaktatır.
3.3.2. 2. el konumundaki davalı ...'nun iyi niyetli olup-olmadığı, başka bir ifadeyle TMK.nın 1023. maddesi korumasından yararlandırılıp yararlandırılamayacağı noktasına gelince;
Avukat olan davalı, kendi ifadesiyle "hukuk fakültesinden mezun olup, 1960 yılında avukatlık yapmaya başladığı tarihten itibaren" halk arasında Halkalı Çöplüğü olarak bilinen taşınmaz hakkında araştırma yapmış, bu taşınmazlarla ilgili açılan davaları gerek kendi adına asaleten, gerekse taraf vekili olarak bugüne kadar takip etmiştir.
Bu kapsamda Kadastro Mahkemesinde görülen tespite itiraz davasında yer almıştır. Bu dosya incelenen dosya içerisinde bulunmadığından muris ...'un düzenlediği vasiyetnameyle atanan mirasçılar bulunduğu ya da bu mirasçıların kim/kimler olduğu hususunda bilgi ve belge olup/olmadığı denetlenmemekle birlikte, davalı ...'nun sanık olarak yargılanıp beraat ettiği Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/345 E. sayılı dosyasında tanık olarak dinlenen ve davalı ile birlikte uzun yıllar çalıştığı anlaşılan ...'ın Mahkemeye verdiği "35-40 yıldır süren davada ...'un mirasçıları bir türlü bulunamıyordu Avukat Hanım araştırdı, önce bulunamadığından kayyum atandı, sonra bulundu ve veraset ilamı çıkarıldı" şeklindeki beyanları, ortaklığın giderilmesi davasında davalı olarak gösterilen ...'un mirasçılarına ulaşılamadığı gerekçesiyle kayyum tayini talebiyle görülen davada, davalının davacı vekili olarak bulunduğu ... hakkındaki kayyum kararının kaldırılması talebiyle açılan Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1207-943 sayılı dosyasında ve yine davalının vekil olarak açtığı ...'un veraset ilamına ilişkin Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1081-993 sayılı dosyasında ...'un nüfus kayıtlarının bulunması ve kayıtların hepsinde de Selim ile ilgili açıklama kısmında "vasiyet: 954/70 T vasiyeti var" ve "vasiyet: olayı var" şeklinde şerhlerin bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Davalının, takip ettiği dosyalar nedeniyle en geç 2000 li yılların başından itibaren, yani muris Selim'in vasiyetname ile atanmış mirasçılarını göstermeyen ve yolsuz tescile sebep olan veraset ilamının alınmasından çok önce, murisin vasiyetname düzenlediğini, çocuksuz ve dul olarak yani 1. derece mirasçı bırakmadan öldüğünü bildiği, ancak nüfus kayıtlarındaki şerhlerde vasiyetname numarası "954/70" olarak belirtilmiş olması nedeniyle ilgili nüfus müdürlüğüne müracaat ederek vasiyatneme kapsamını ve murisin bütün malvarlığını atanmış mirasçılara bıraktığını öğrenebilecekken, aslında vasiyatname nedeniyle mirasçılık sıfatı kalmamış kişileri ısrarla araştırmaya devam ettiği, intikalle aynı resmi senette taşınmazları temellük ederken bu bilinçle hareket ettiği anlaşılmaktadır.
3.3.3. Hal böyle olunca; davalının tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olarak kabul edilemeyeceği ve TMK.nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK'un 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 19/04/2022 tarihli ve 2022/1172 Esas - 2022/3241 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 29/11/2021 tarihli ve 2021/57 Esas - 2021/101 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının ve temyiz aşamasında alınan harcın yatıranlara iadesine, 12/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ -
2022/1172 E, 2022/3241 K. sayılı 19.04.2022 tarihli onama ilamındaki çoğunluk görüşü ile karar düzeltme talebinin reddi düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulmasına ilişkin kararına katılmıyorum.