Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5437 E. 2023/3223 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bazı taşınmazlarını davalıya devretmesinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı bir işlem olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından mirasbırakanın asıl iradesinin mal kaçırmak olduğuna dair yeterli ve kesin delil sunulamadığı, aksine mirasbırakanın sağlığında diğer mirasçılara da çeşitli taşınmazlar devrettiği ve davalıya yaptığı temliklerin denkleştirme amacı da taşıyabileceği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl Davacı, mirasbırakan babası ...’nun maliki olduğu 940 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 13 no.lu bağımsız bölüm ile 16731 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu Arif Kazım’a satış suretiyle temlik ettiğini, 2 parsel sayılı taşınmaz için yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi neticesinde oluşan 1 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davalı adına tescil edildiğini, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmayıp, satış bedellerinin mirasbırakana ödenmediğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada talebini miras payına hasretmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı, asıl davaya konu iddiaları yineleyerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 03.11.2021 tarihli dilekçesi ile davadan fegarat ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı, davacının mirasbırakan ile hiç ilgilenmediğini, ancak ölümünden sonra miras peşine düştüğünü, ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tereke tespiti davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2018 tarihli ve 2015/957 Esas, 2018/1048 Karar sayılı kararı ile davalı tarafça mirasbırakana satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği, mirasbırakanın satışları yapmaya ihtiyacı bulunmadığı, davalının da alım gücünün olmadığı, dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılan kira sözleşmelerinde davacının da imzasının bulunduğu, resmi senette belirtilen satış bedeli ile keşfen belirlenen değer arasında fahiş fark bulunduğu, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 28.02.2019 tarihli ve 2019/134 E., 2019/137 K. sayılı kararıyla; davalının mirasbırakanın sağlığında tüm mirasçılar arasında paylaşım yaptığını belirterek denkleştirme savunmasında bulunduğu, mirasçılardan tanık ...’ın beyanlarında da bu yönde açıklamada bulunulmuş olmasına rağmen Mahkemece savunma ile ilgili herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığı, ayrıca 16731 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya devrine ilişkin resmi senedin getirtilmediği, bu nedenlerle mirasbırakan tarafından mirasçılar arasında denkleştirme yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından, mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar ile tüm mirasçılara sağlar arası ve ölüme bağlı tasarruflarla intikal eden taşınır-taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, 16731 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya devrine ilişkin resmi senet, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, gerektiği takdirde her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, tereke tespiti dosyasının ve taraflar arasındaki diğer dosyaların getirtilerek incelenmesi, böylece yukarıda değinilen anlamda murisin bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekirken, Mahkemece bu yönde yeterli araştırma yapılmadan eksik araştırma ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.01.2022 tarihli ve 2019/191 E., 2022/43 K. sayılı kararı ile mirasbırakanın tüm çocuklarına bedelsiz olarak taşınmazlar verdiği, mirasbırakan ile davacı arasında husumet bulunmadığı, mirasbırakanın davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, her türlü ihtiyacının davalı tarafından karşılandığı, mirasbırakanın temlik dışı bir çok taşınmazının bulunduğu, temliklerin denkleştirme ve minnet duygusuyla yapıldığı, mirasbırakanın mal kaçırma kastı olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, feragat nedeniyle birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

D. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

E. İstinaf Sebepleri

Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının muvazaanın varlığını ikrar etmesine rağmen, bu ikrarın dikkate alınmadığını, davalının en başından beri dava konusu taşınmazların muvazaalı olarak devrolunduğunu kabul ederek, bu taşınmazları ortak mülklere ait paylaşım listesine dahil ettiğini, dava konusu 2 parseldeki taşınmaza ait kira sözleşmesinin tüm mirasçılar tarafından düzenlendiğini, davalının 2 parsel sayılı taşınmazın kira gelirinin tüm mirasçılar arasında miras payı oranında paylaşıldığını beyan ettiğini, bu durumun da yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kabulü olduğunu, dava konusu taşınmazların değerlerinin dikkate alınmadığını, mirasbırakanın devirlerden sonra dahi taşınmazlar üzerinde fiili hakimiyetini devam ettirdiğini, yapılan temliklerden diğer mirasçıların haberi olmadığını, davacı ile diğer mirasçılara devredilen taşınmazların davalıya devredilenlere göre daha kıymetsiz olduğunu, taşınmazların resmi senette gösterilen değerleri ile keşfen belirlenen değerleri arasında fahiş fark bulunduğunu, davalının taşınmazları satın aldığını beyan etmesine rağmen, satış bedelini ödediğini ispat edemediğini, davalının eşinden boşandığı için mirasbırakanın yanına geldiğini, evin tüm ihtiyaçlarını ve giderlerini mirasbırakanın karşıladığını, davalının mirasbırakandan maddi yardım aldığını, mirasbırakanın bakıma muhtaç olmadığını, mirasbırakanın son zamanlarda davacı ile yaşamaya başladığını, tüm bu nedenlerle dava konusu taşınmazların davalıya bakım karşılığı devredilmesinin mümkün olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

F. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2022 tarihli ve 2022/960 Esas, 2022/1210 Karar sayılı kararıyla; davacı tanıklarının beyanında mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamadıkları, mirasbırakanın sağlığında 08/05/2009 tarihinde davalı dışındaki diğer mirasçılarına 22090 ada 6 parsel sayılı taşınmazda bulunan bağımsız bölümleri devrettiği, 1989 ve 1990 yıllarında 828 ada 38 parsel sayılı taşınmazda bulunan bağımsız bölümlerden her mirasçıya bir adet devrettiği, 1993 yılında 210 ada 18 parsel sayılı taşınmazda bulunan dükkanını tüm mirasçılarına devrettiği, bunlarla birlikte davacıya ... marka otomobilini de devrettiği, mirasbırakana ölümünden önceki son 6 -7 yıl davalı tarafından bakıldığı, mirasbırakanın terekesinde kalan 59 parça bağımsız bölüm ve 3 parça arsa nitelikli taşınmazların mirasçılarına intikal ettiği, mirasbırakanın bu taşınmazlarını da davalıya devretme imkanı olduğu halde devretmediği, tüm bu hususlar göz önüne alındığında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçısından mal kaçırmak olmadığı, temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının, davacı tarafından usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.