"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ÇORUM 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 16/06/2021 tarihli ve 2021/992 Esas, 2021/1276 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., müteahhitlik yapmakta iken işlerinin bozulması sebebi ile davalı ...’den aldığı 105.000,00 TL borcun teminatı olarak maliki olduğu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 5 no.lu bağımsız bölümleri davalı ...’ye, yine ...’in talimatı ile maliki olduğu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 3 no.lu bağımsız bölümü ...’in yakın arkadaşı olan davalı ...’a, 13 no.lu bağımsız bölümü ise ...’in eşi olan davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiğini, ...’in temlik aldığı bağımsız bölümleri iade etmesi karşılığında oğlu İlker’in maliki olduğu 2946 ada 59 ve 56 parseller ile 2945 ada 90 parsel ve 760 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümün davalı ...’e satış suretiyle devredilmesine rağmen davalıların taşınmazları iade etmediğini, davalı ...’in Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/827 Esas, 2014/642 Karar sayılı dosyasında tefecilik suçundan cezalandırıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, ayrıca yaşananlar nedeni ile 100.000,000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.1. Davalılar ...ve..., iddiaların yersiz olduğunu, davacı ...’in yükümlülüklerinden kurtulabilmek için ...hakkında tefecilik yaptığı iddiası ile açılan davaya katılan sıfatı ile dahil olduğunu, dava konusu taşınmazların bedeli ödenerek satın alındığını, iddiaların yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine savunmuşlardır.
1.2. Davalı ..., davalı ... ile bir bağının bulunmadığını, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddiaların ispatlandığı gerekçesiyle iptal tescil isteklerinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine, mahkeme veznesine depo edilen bedelin davalı ...’ye ödenmesine ilişkin olarak verilen kararın davalılar tarafından istinafı üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, HMK’nın 31. maddesi gereğince davalı ...’in dava konusu taşınmaz devirlerine karşılık davacı ...’e borç verip vermediği, vermiş ise tutarı ve kısmen ya da tamamen geri ödenip ödenmediği konularında izahat ve bu konudaki delilleri sorulup bildirilir ise deliller toplanıp gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraflardan bu hususta bilgi alınmadan ve taraf delilleri toplanmadan yaptırılan bilirkişi incelemesine dayalı olarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi ilamına uyarak yapılan yargılama neticesinde iptal tescil isteklerinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine, davacılar tarafından Mahkeme veznesine depo edilen bedelin davacılara iadesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar tarafından yapılan tüm işlemlerin usule ve yasalara uygun olup tapu kayıtlarının resmi belge niteliğinde olduğunu, dava konusu taşınmazların davalılar tarafından bedelleri ödenerek satın alındığını, satış sözleşmelerinin de dosya kapsamında yer aldığını, herhangi bir muvazaa, hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, davacı tarafça iddialarının ispatlanamadığını,davacının imzalarının da yer aldığı yazılı evrak, sözleşme ve taahhütnamelerin incelendiğinde her şeyin usulüne uygun şekilde yerine getirildiğinin görüldüğünü, 6 maddeden oluşan taahhütnamede ...’nun bizzat taahhüt eden olarak imza attığını, söz konusu taahhütnamedeki borçlarının davacı tarafından yerine getirmediğinin alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, sunulan yazılı evraklara yerel mahkemece hiçbir şekilde değinilmediğini, 05.06.2010 tarihli ...’nun imzasının yer aldığı sözleşme, 28.06.2010 tarihli ... tarafından imzalanan sözleşme, 15.09.2008 tarihli hem ... hem de davalı ... tarafından imzalanan sözleşmeler incelendiğinde , davacıların iddialarının yersiz olduğunun görüleceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/06/2021 tarihli ve 2021/992 Esas, 2021/1276 Karar sayılı kararıyla; davalılara yapılan devirlerin inançlı temlik niteliğinde olup, davalılar ...ve ...’in davalı ... adına hareket ettiklerinden iptal – tescil isteğinin kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu, ancak ilk hükmünde depo edilen 10.200,00 TL ‘nin davalı ...’e ödenmesine karar verilmiş olup, bu kararın davacı tarafça istinaf edilmediğinden davalı ... lehine usuli kazanılmış hak olduğu bu nedenle depo edilen 10.200,00 TL ‘nin davacılara iadesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak iptal-tescil isteklerinin kabulüne,tazminat isteğinin reddine,mahkeme veznesine depo edilen bedelin davalı ...’ye iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, davacıların iddiasını ispatlayamadığını, Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesince ... aleyhine 2013 yılında açılan tefecilik davasının delil kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davalı ...’ın davacılarla bir ilgisi olmadığını, arkadaşı olan ...’nin kendisinden ricada bulunması üzerine emanetçi olarak taşınmazı temlik aldığını, reddedilen manevi tazminat isteği yönünden lehlerine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil - manevi tazminat isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
Davalılar ... ve ... yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
3.3.1. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 78.630,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Somut olayda, davalı ...’a temlik edilen dava konusu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün keşfen saptanan dava tarihindeki değeri 39.000,00 TL, davalı ...’ye temlik edilen dava konusu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 13 nolu bağımsız bölümün keşfen saptanan dava tarihindeki değeri 39.000,00 TL olup, davalılar tarafından anılan değerlere itiraz edilmediği de gözetildiğinde, anılan değerlerin ayrı ayrı 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenden ötürü temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan davalılar ... ve ...’ın temyiz dilekçesinin değerden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı ... yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
3.3.2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava konusu 760 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu fırın niteliğindeki bağımsız bölümün ... adına kayıtlı iken vekili ... tarafından 30.11.2007 tarih 20951 yevmiye no.lu akitle davalı ...’ye, dava konusu 2946 ada 56 ve 59 parsel sayılı taşınmazların tamamı ve 2945 ada 90 parsel sayılı taşınmazın 1174/2400 payının davacı ... adına kayıtlı iken vekili ... tarafından 2.07.2009 tarih 16270 yevmiye no.lu akitle davalı ...’ye, dava konusu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölümün dava dışı ... ...'a, 5 no.lu bağımsız bölümün dava dışı ...adına kayıtlı iken vekilleri ... tarafından 23.09.2008 tarihli, 20129 yevmiye no.lu akitle davalı ...’ye satış suretiyle temlik edildiği, Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/827 Esas ,2014/642 Karar sayılı kararına göre, dava konusu taşınmazların tefecilik eylemi sonucu davalı ...’ye devredildiğinin tespiti üzerine davalı ...’nin tefecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı ... adına kayıtlı dava konusu 2946 ada 56 ve 59 parsel, 2945 ada 90 parsel sayılı taşınmaz ile, 760 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bağımsız bölümün inançlı işlem gereği davalı ...’ye devredildiğinin dosya içeriğindeki belgeler, davalı ...’in beyanları ve ceza dosyası gereği usulünce ispatlandığı gözetilerek anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’in bu taşınmazlar yönünden yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.
3.3.3. Davalı ...’nin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava konusu 225 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölüm dava dışı ... ..., 5 no.lu bağımsız bölüm dava dışı ...adına kayıtlı iken vekilleri ... eliyle davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, davacı ... tarafından her ne kadar dava dışı kayıt malikleriyle arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak taşınmazların kendisine ait olduğu iddia edilmiş ise de bu sözleşmeye dayalı hakkı şahsi hak niteliğinde olup,ayni hakkın önüne geçemeyeceği gözetilerek, bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan hususun göz ardı edilerek, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalılar ... ve ...’ın temyiz dilekçelerinin değer yönünden REDDİNE, peşin yatırılan harçların davalılar ...ve ...’e iadesine,
2- Davalı ...’nin (3.3.3.) paragrafta değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile HMK'nın 371. maddesi gereğince Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.