Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5531 E. 2023/1029 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu 879 ada 32 parsel sayılı ... Vakfından icareli taşınmazın 1/2 payının ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, kayıt maliki ...’ın gaip olması nedeniyle İstanbul Defterdarının Kayyım tayin edildiğini, kayıt maliki veya mirasçılarının hayatta olup olmadıkları hakkında bilgi tespit edilemediğini, mutasarrıfın mirasçısız ölümü halinde taşınmazın mahlulen vakfına rücu edeceğini ileri sürerek kayıt maliki ... oğlu ...’ın gaipliğine, dava konusu payın ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/06/2017 tarihli ve 2016/257 Esas, 2017/188 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 879 ada 32 parselde paydaş olan ... oğlu ...'ın tüm araştırmalara rağmen bulunamaması sebebiyle bu taşınmazdaki haklarının korunması için Üsküdar 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.05.2005 tarih, 2004/933 Esas, 2005/494 karar sayılı kararıyla en büyük mal memurunun yönetim kayyımı olarak atandığı, anılan payın on yıl resmen yönetildiği, gaiplik için gerekli en az iki ilan şartının yerine getirildiği ve ilk ilandan itibaren 6 aylık yasal sürenin de dolduğu, yapılan ilanlardan sonuç alınamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.12.2017 tarihli ve 2017/1214 Esas 2017/1447 Karar sayılı kararıyla; karar ve ilam harcından davalı kayyımın sorumlu tutulması gerektiği, davacının harçtan muaf olduğundan söz edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28/01/2021 tarihli ve 2020/3821 E. 2021/446 K. sayılı kararıyla “Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 362/1-a maddesine göre 2017 yılı itibariyle dava değeri 41.530-TL'den az olması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, oysa yargılama sırasında dava konusu taşınmazın başında keşif yapılmadığı, bilirkişi raporu alınmadığı ve dava değeri belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer esas alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi hatalıdır. ” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın aslının vakıf olduğu, yapılan inceleme ve araştırma sonucu taşınmazda 1/2 pay sahibi ... oğlu ...'ı tanıyan ve bilen kimsenin olmadığı, nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı, hakkında bilgisi bulunan kimselerin bilgi vermeleri için iki kez yapılan ilana rağmen yasal süre içerisinde herhangi bir başvuruda bulunmadıkları, aslı vakıf olan taşınmazın mutasarrıfının gaip olduğu ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 17. maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde ... Vakfından icareli olduğu bildirilmişse de, bu taşınmazın sadece tapu kaydında vakıf olduğunun belirlenmesinin mutlaka muteber bir vakıf olduğu anlamına gelmeyeceğini, dava konusu taşınmaz vakıf malı ise mutlaka vakfiyesinin bulunacağını, var ise vakfiye ile tespit edilen gayeye uygun olarak kullanılıp kullanılmadığına bakılması gerektiğini, kullanılmıyor ise taşınmazın vakıf olma niteliğini kaybettiğinin kabulü gerekeceğini, Vakfın niteliği araştırılmadan karar verildiğini, davalı kayyım idaresi aleyhine verilen nispi vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının yasal hasım durumunda olduğundan aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, 3561 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca Hazine hak ve menfaatini korumak amacıyla malikine ulaşılamayan taşınmazlara Kayyım atandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Harçlar Kanunu'nun uygulanması kamu düzenini ilgilendirdiğinden Hakim tarafından re'sen gözetilmesi gerektiğini, yargılama aşamasında, İlk Derece Mahkemesi tarafından; re'sen harca esas değerin tespit edilmemesi açısından, davacı tarafa hukuken kusur izafe edilemeyeceğini, aleyhe olarak, davalı tarafın istinaf ve temyiz yargılama masrafına ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usule ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, gaiplik ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 5737 sayılı Kanun'un 17. maddesinde; “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesinde; “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.”,

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 33. maddesinde; "Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır.",

4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 35. maddesinde; “İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 140 pafta, 879 ada, 32 parsel sayılı 384 m2 yüz ölçümlü “bahçeli ahşap iki ev” vasıflı taşınmazın K. Evvel 312 tarih, 151 sayılı tapu kaydına binaen 07/02/1953 tarihli tapulama ile ½ payının ... oğlu ..., ½ payının ... oğlu ... adına tescil edildiği, tapulamaya esas eski tapu kayıtları, temessük defteri ile evkafa mahsus defter kayıtlarına göre dava konusu taşınmazın temessük defteri cilt no 1536, sayfa 15, Haziran 294 tarihli kayıtta ... oğlu ... tasarrufunda olduğu, 151 sıra nolu kayıt ile ...’un ölümü ile taşınmazın Maraya binti Hristo tarafından ..., ... ve Molla ...’e devredildiği ve taşınmazın anılan kişilerden de Eylül 1309 tarih, cilt no 94-4208-4209, sıra no 111 sayılı tapu kaydı ile “... bin ...”e geçtiği, K. Evvel 312 tarih, cilt no 73-4210,sıra no 151’de kayıtlı kayda göre ise taşınmazın tamamı “...” adına kayıtlı iken ½ payının Hüsnü Ağa bin ...’a devredildiği, ondan da Mart 339 tarih, sıra no 2’de tapu kaydına göre ½ payın ... Ağa ibni müteveffa ...’ya geçtiği, istinsah varakasına göre ise taşınmazın “...” üzerine kayıtlı olduğunun belirtildiği, Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/76 Esas, 2007/63 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazda ½ paydaş olan ... oğlu ... ile ... oğlu ... Ürkemz’in aynı kişi olduklarının tespitine karar verildiği, anılan kararın derecattan geçerek 27/10/2008 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2. Ne var ki, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Şöyle ki, Eylül 1309 tarih, cilt no 94-4208-4209, sıra no 111 sayılı tapu kaydı ile taşınmazın “... bin ...” adına tescil edildiği, bu kaydın 169-187 sıra, 8. defter, 9. cilde gittiği, 111 sıra nolu tapu kaydının gittisinin incelenmediği, gitti kaydı atlanarak düzenlen bilirkişi raporuna göre K. Evvel 312 tarih, cilt no 73-4210,sıra no 151’de kayıtlı kayda göre taşınmazın tamamının “...” adına kayıtlı olduğunun belirtildiği, bu kaydın 181 sıra nolu kayıttan geldiğinin belirtildiği ancak 181 sıra numarasında kayıtlı tapu kaydının da incelenmediği, sonuç olarak dava konusu taşınmaz en son “... bin ...” adına iken 181 sıra nolu kayıt ile 169-187 sıra, 8. defter, 9. ciltte kayıtlı kayıtlar atlanarak eksik inceleme yapıldığı; öte yandan, ... oğlu ...’in 01/07/1899 İstanbul doğumlu olduğu, annesi ... ve ... kızı ...’nin de 1866 Plevne doğumlu olduğu, istinsah varakasında geçen “Plevneli ... ibn-i ...” ile yukarıda anılan ...’nin akraba olabilecekleri gözetilmeksizin ...’nin ana-baba ve kardeşlerini gösterir nüfus kaydı da araştırılmadan karar verilmiştir.

3. Hal böyle olunca, öncelikle 07/02/1953 tarihli tapulama tutanağında belirtilen tapu kaydının tüm geldilerinin ve özellikle 181 sıra nolu kayıt ile 169-187 sıra, 8. defter, 9. ciltte kayıtlı kayıtların getirtilmesi, Osmanlıca kayıtlar bilirkişiye tercüme ettirilerek (2.) bentte geçen eksikliklerin tamamlanması, ayrıca ... oğlu ...’in annesi ... ve ... kızı ...’nin de ana-baba ve kardeşlerini gösterir nüfus kaydının temini ile dava konusu taşınmazda ½ paydaş olan “... oğlu ...”a uyan bir akrabasının olup olmadığının tespit edilmesi, var ise bu kişinin de nüfus kayıtları celp edilerek, tapu kayıtlarındaki tarihler ile nüfus kaydının karşılaştırılması, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VII. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın karar veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.