"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, .... ilçesi ..... Mahallesi 3 ada 85 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün 1937 tarihli, 482 ve 483 tahrir no.lu vergi kayıtları ve 26 Teşrini Evvel 1319 tarihli tapu kaydı kapsamında kaldığını, ....'nun babaları ...'nun murisi olduğunu, .....'nun babalarından başka mirasçısı olarak amcaları .....'nun bulunduğunu, amcaları ve babaları arasında yapılan taksimde bu yerin babalarına düştüğünü, evvelinde 2 parsel ve 1 parsel bütün iken karayolu geçmesi ile bölündüğünü, 2 ada 2 parsel, 3 ada 1 parselin zilyetlik, irsen intikal, taksim ve vergi kaydına dayalı olarak murisleri ... adına tespit ve tescil edildiğini, bir kısım yerin ise 85 parsel içinde tespit edildiğini ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adlarına tescilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazı özel mülkiyete konu olamayacak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, rumların terki ile Hazineye intikal eden metruk yer olduğunu, taşınmazda mülkiyet kazandıracak zilyetlik bulunmadığını, vergi kaydının mülkiyet belgesi olmadığını, vergi kaydının miktarı kadar yerin davacıların murisi adına tespit gördüğünü, davacıların dayanak yaptığı tapu kaydının davalı taşınmaza uymadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Karaburun Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.11.2004 tarihli ve 2000/151 E., 2004/183 K. sayılı kararıyla; dayanak yapılan tapu kaydı ve vergi kaydının 2 ada 2 ve 3 ada 1 parsele uygulandığı, dava konusu taşınmazı kapsamadığı, ayrıca davacıların dava konusu taşınmaz üzerinde 3 adet zeytin ağacının mahsulünü toplayıp bakımını yapmak dışında zilyetliklerinin de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.09.2005 tarihli ve 2015/9277 E., 2005/7935 K. sayılı kararıyla; “Davacıların dayanağı olan vergi kayıtları ile tapu kayıtlarının ve komşu parsel tutanak ve dayanağı olan kayıtların tam olarak yerine uygulanmadığı, taşınmazın Devlete kalan yerlerden olup olmadığının araştırılmadığı, ziraat raporunda yer bahsi geçen kadim taş duvarın yeterince araştırılmadığı vurgulanarak yeniden mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzurunda keşif yapılması” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Karaburun Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2017 tarihli ve 2008/36 E., 2017/10 K. sayılı kararıyla; hem dayanak tapu kaydı olan T.Evvel 1319 tarihli 175 ve 176 sıra no.lu tapu kayıtlarının hem de dayanak 482 ve 483 tahrir no.lu vergi kayıtları tam olarak yerine uygulanıp kapsamları belirlendiği, tespit bilirkişisinin ve de mahalli bilirkişilerin ortak uyumlu beyanlarından da anlaşılacağı üzere mevkii itibari ile taşınmazın bulunduğu bölgeyi okuduğu, Ziraat Mühendisi ... ve Harita Mühendisi ...’nın ibraz etmiş oldukları 28.04.2016 tarihli raporda, dava konusu taşınmazın killi-tınlı toprak yapısında, derinliği fazla olmayan profile sahip, sulama imkanından yoksun, düze yakın % 2-3 meyilde bir arazi olduğunu, çevresindeki kuru tarım alanlarında olduğu gibi burada da arpa ekili ve nihai olarak da tarım arazisi olarak kullanmaya müsait olduğunu beyan ile tespit ettikleri, 3 ada 85 parselin (A) harfi ile gösterilen 1.710 metrekarelik kısmının dayanak kayıtlarla birlikte değerlendirildiğinde davacıların zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, Kadastro Mahkemesinin 1991/44 Esas ve 1992/166 Karar sayılı dosyasından verilen kararda taşınmazın 35-40 senedir hiç kimse tarafından kullanılmadığından bahisle malik sıfatıyla zilyetlik koşulu oluşmadığından ret kararı verildiği, dava konusu taşınmazın ise davacılar murisi ... tarafından kullanıldığı, hem muris ...'nun yaşlandığı son zamanlarında hem de ölümünden sonra taşınmazda bulunan zeytinleri davacıların topladığı bu sebeple ölümünden sonra murisleri olan davacılar tarafından terk iradesi de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile İzmir ili, Karaburun ilçesi, Merkez Mahallesinde bulunan 3 ada 85 parselde kayıtlı 21.150,00 m2 yüz ölçümlü Hazine adına kayıtlı taşınmazın bilirkişi raporundaki krokide (A) harfi ile gösterilen 1.710,00 m2'lik kısmının ifraz edilerek ... mirasçıları davacılar ... ve ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın kullanılmadığını, tapu kaydı sınırlarının mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından bilinemediğini, hem tapu kaydı hem vergi kaydının miktarı ile geçerli olduğunu ve kayıt miktarının 3 ada 1 ve 2 ada 2 parsele uygulandığını, davacıların taşınmazda zilyeliklerinin olmadığını, alınan raporların yetersiz olduğunu ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı taşınmaz malların tespiti başlıklı 13.maddesinde “Tapuda kayıtlı taşınmaz mal: A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına, c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur. Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır.”
Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
Kayıt ve belgelerin kapsamını tayini başlıklı 20. maddesinde “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur. B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır. C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Kadastro sonucu İzmir ili, ..... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 3 ada 85 parsel sayılı 21.150,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz zeytinli tarla vasfıyla muhtar ve bilirkişilerin beyanlarına göre rumlardan metruk olduğu belirtilerek üzerindeki zeytin ağaçlarının malikleri beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tespit edilmiş, dava dışı .... ve arkadaşları tarafından açılan 1991/44 E., 1992/166 K. sayılı dava dosyasında kadastro tespitine itirazın reddine karar verilmesi üzerine hükmen kesinleşerek 26.05.1995 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
6.3.2. Davacı dayanağı 1937 tarihli 482 ve 483 vergi kayıtlarının doğusu yol, batısı ve kuzeyi ...., güneyinin .... okuduğu, 482 nolu kaydın 1.380,00; 483 no.lu kaydın ise 690,00 metrekare olup kadastro çalışmaları sırasında 3 ada 1 (88,00 m2) ve 2 ada 2 (708,00 m2) parsel sayılı taşınmazlara uygulanarak daha evvel bir bütün iken 1972 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kamulaştırma neticesinde ikiye bölündükleri belirtilerek davacılar murisi..... adına tespit edildikleri, geri çevirme kararı üzerine dosya arasına giren belgelerden taşınmazın 1973 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 54 parsel numarası ile ilgilisi olarak .... tespit edilmek suretiyle kamulaştırmaya tabi tutulduğu ve 1.293,00 metrekarelik kısmının kamulaştırma kapsamına alındığı, taşınmazın sağında 60,00 metrekare solunda ise 660,00 metrekarelik istimlak dışı alan kaldığı, aynı evrakta dava konusu bölümün içinde bulunduğu taşınmazın 56 parsel numarası ile hali arazi olarak gösterildiği; davacının dayandığı T.Evvel 1319 tarihli 175 ve 176 sıra no.lu tapu kayıtlarının ise hudutlarının doğusunun yol, batısının Mehmet bağı, kuzeyinin.... ve güneyinin ....bağı okuduğu, .... oğlu ... adına kayıtlı olup miktarının ise 1 dönüm 3 evlek olduğu anlaşılmıştır.
6.3.3. Mahkemece davacı tarafın dayandığı T.Evvel ... tarihli ... ve ... sıra no.lu tapu kayıtları ile 482 ve 483 sayılı vergi kaydının dava konusu 3 ada 85 no.lu parsel sayılı taşınmazı kapsadığı ve davacılar lehine zilyetlik koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de oluşturulan hüküm dosyada toplanan delillere uygun düşmemiştir.
6.3.4. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
6.3.5. Somut olayda; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Bozma kararında davacı ve komşu parsel dayanak kayıtlarının uygulaması gerektiğine değinilmesine rağmen kayıtlar tam olarak yerine uygulanıp kapsamları belirlenmemiş, komşu taşınmaz kayıtları dava konusu taşınmaz yönünü dağ okumasına rağmen bu husus üzerinde durulmamış, bozma kararında değinilen taş duvarın çekişme konusu edilen ve (A) harfi ile gösterilen bölümün ne kadarlık kısmından geçtiği hususu aydınlatılmadığı gibi taş duvarın kimin tarafından yapıldığı da tespit edilmemiştir. Ayrıca fen bilirkişisi tarafından tapu ve vergi kayıtlarına kapsam tayin edilirken 1972 yılında kamulaştırmaya tabi tutulduğu anlaşılan taşınmaza ait kamulaştırma evrakları getirtilerek uygulanmamış, kamulaştırılan kısım dikkate alınmamış, vergi kayıtlarındaki batı ve kuzey hududunda okunan Naciye ile tapu kaydının batı hududundaki Mehmet bağı ile kuzey hududundaki Ahmet bağının aynı kişiler olup olmadıkları, dayanak tapu ve vergi kayıtlarının aynı yeri okuyup okumadığının tespit edilmediği anlaşılmıştır. Öte yandan bozma öncesi ve sonrası alınan ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazın kullanım şekli ve ağaçların yaşları hususunda çelişki oluşmuş olmasına rağmen çelişkinin giderilmediği de anlaşılmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
6.3.6. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle vergi kayıtlarının uygulandığı 2 ada 2 ve 3 ada 1 parselde Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan kamulaştırmaya dair tüm kamulaştırma belgeleri ile haritası, T.Evvel 1319 tarihli 175 ve 176 numaralı 1 dönüm 3 evlek yüz ölçümlü tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek tapu kaydının miktarı kesin olarak belirlenmeli, dosya tamamlandıktan sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan ziraat bilirkişi kurulu ve fen bilirkişi katılımı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte kamulaştırma haritası, tespitte uygulanan vergi kayıtları ve tapu kayıtları ile davacının dayandığı tapu kayıtları hudutları yerel bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, yerel bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların belirlenmesi için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanıkların göstereceği hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli, zeminde yerel bilirkişilerce tek tek gösterilmek suretiyle uygulanıp kapsamları kesin olarak belirlenmeli, yerel bilirkişiler, tanıklar ve tespit bilirkişilerinden taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, kullanımın ekonomik amaca uygun olup olmadığı, öncesinin yasalar gereğince devlete intikal eden yerlerden olup olmadığı, parselin davacılar tarafından davaya konu edilen bölümünün taş duvarla çevrili olup olmadığının, çevrili ise bu taş duvarın kim tarafından hangi tarihte ve ne amaçla yapıldığı, taşınmaz bölümü üzerindeki zilyetliğin ne şekilde kim tarafından sürdürüldüğü husuları etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, teknik bilirkişiye kamulaştırma haritasının ve dayanılan kayıtların kapsamını belirtir ve taşınmazın bu kapsama göre konumunu ve taş duvarı gösterir, keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, raporda tapu ve vergi kayıtlarının kapsam itibariyle ayrı ayrı gösterilmesi ile kamulaştrılan alanın göz önünde bulundurulması istenilmeli; ziraat bilirkişi kurulundan dosyada bulunan önceki ziraat bilirkişi raporlarındaki bulgular da değerlendirilerek taşınmazın toprak yapısı ve niteliği, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, taşınmazın evveliyatı ve üzerindeki zeytin ağaçlarının aşılı olup olmadıkları ile aşılı iseler aşılama yaşını belirtir bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, tespitte uygulanan kayıtların kapsamı belirlenirken aynı kaydın uygulandığı ve kesinleşen parseller ile kamulaştırma da nazara alınmalı, yapılacak uygulama sonucunda gerek tapu kayıtlarının ve gerekse vergi kayıtlarının çekişmeli yere ait ve gayri sabit sınırlı olduğunun saptanması halinde miktarı fazla olan kayda göre kapsam tayin edilmesi ve kayıt miktar fazlası yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde öngörülen şekilde iktisap koşullarının davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemince araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği dikkate alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.