Logo

1. Hukuk Dairesi2022/56 E. 2022/2884 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tenkis davası sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 25/11/2021 tarihli ve 2021/305 E., 2021/1812 K. sayılı karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...’ın maliki olduğu 4209 parsel sayılı taşınmazda bulunan 36 numaralı bağımsız bölümü davalı kızına ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakana uzun süre baktığını, ihtiyaçlarını karşıladığını murisin mal kaçırma amacı bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2015/511 E., 2018/217 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispat edilemediği, mirasbırakana davalı tarafından bakıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, muris ile davalının anne kız olduğunu, bakımı için sözleşme yapılmasına gerek olmadığını, murisin ekonomik sorunun olmadığını, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/401 Esas sayılı dosyasında açtıkları tapu iptali ve tescil davasında murisin bakıcısı olduğunun belirlendiğini, bu davada lehlerine karar verildiğini, bu dosyada yapılan satış işlemi ile ölünceye kadar bakma akdinin yakın tarihler olduğunu, mahkemenin hatalı karar verdiğini ve kararın kaldırılmasının gerektiğini bildirmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli ve 2018/2054 E., 2019/207 K. sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairece, “....Somut olayda, yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz yapılması, mahallinde keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın ve mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların (mirasbırakan tarafından ... ...’e devredilen ve temlikinin muvazaalı olduğu belirlenen 54 parsel sayılı taşınmazdaki 15 no.lu bağımsız bölüm ile mirasbırakanın vasiyetnamesinde belirttiği Darıca ili ve Tokat ili, Zile ilçesi, Koçaş mevkiinde bulunan taşınmazlar) değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla belirlenmesi, mirasbırakanın akit tarihindeki terekesinin tamamının değerinin saptanması, özellikle ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya devredilen taşınmazın, mirasbırakanın tüm mamelekine oranı ve bunun makul karşılanabilecek sınırlar içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, mirasbırakanın temlikteki gerçek iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adilye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 25/11/2021 tarihli ve 2021/305 Esas - 2021/1812 Karar sayılı kararla; somut olayda; muris ...'ın uzun yıllar kızı davalı ile yaşadığı, 2015 yılında vefat ettiği, ekonomik durumunun iyi olduğu, bir ara bacağının kırıldığı, kendisine yardımcı bayan tuttuğu, 2008 yılında el yazısı ile vasiyetname yaptığı, Darıca ilçesindeki arazisini kızına, Zile ilçesindeki hisseli taşınmazlarını torunu davacıya vasiyet ettiği, murisin kış aylarında kızı ile Bakırköy ilçesindeki 15 no.lu bağımsız bölümde kaldığı, yazları ise Beylikdüzü ilçesi 36 no.lu bağımsız bölümde kaldığı, murisin 13/05/2011 tarihinde 15 nolu bağımsız bölümü o dönem yardımcı bayanı olan ... ...'e sattığı, bu işlem için davacının açtığı muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının kabul edildiği, istinaf talebinin reddedildiği, murisin 36 nolu bağımsız bölüm için ise 12/05/2011 tarihinde davalı kızı ile ölünceye kadar bakma akdi yaptığı ve taşınmazın 01/06/2011 tarihinde davalıya geçtiği, davalının halen her iki taşınmazı da kendisinin kullandığı, bakım ve tadilat işlemlerini yaptırdığı, murisin 15 yıl kadar kendisi ile yaşayan kızı lehine mal varlığı aktarımı yaptığı, bunu 3. Kişiye satış, kızına ölünceye kadar bakma akdi ile devir ve el yazısı vasiyetname ile gerçekleştirdiği, murisin amacının mirasçılarından mal kaçırmak olduğu, yaptığı ölünceye kadar bakma akdinin muvazaalı ve gizli bağış niteliğinde olduğu, 01-04-1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kaldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, hükme esas alınan usul ve yasaya aykırı bilirkişi raporlarına göre dahi dava konusu taşınmazın müteveffanın tüm taşınmazlarının değerine oranının % 14'ten ibaret olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, bozmaya aykırı olarak mirasbırakanın tüm mamelekinin tespit edilmediğini, müteveffa tarafından 2008 yılında yapılan el yazılı vasiyetname ile davacıya taşınmaz vasiyetinde bulunulmuş olup bu durumunun dahi müteveffanın mal kaçırma amacının bulunmadığını ortaya koyduğunu, dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere sözleşmenin yapıldığı tarihten murisin öldüğü tarihe kadar müvekkili ile birlikte yaşadığını ve müvekkilinin bakım borcunu kesintisiz bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, bu hususun tanık beyanları ile de kanıtlandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514).

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

6.2.2. HMK'nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.

6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin 2. ve 3. fıkraları "....Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Bölge adliye mahkemesi, 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir..." hükmünü içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kararın (V/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

6.3.2. Ne var ki, bozulan Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılmakla yeniden ortadan kaldırılacak bir karar bulunmadığından bozma sonrası hüküm kurulurken “Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2015/511 Esas - 2018/217 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılmasına” şeklinde karar verilmesi doğru olmamış ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekir.

VI. SONUÇ

1. Açıklanan nedenlerle davalının işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2. Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün (A) fıkrasındaki “Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2015/511 Esas - 2018/217 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılmasına, aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına,” cümlesinin hüküm yerinden çıkarılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, 07/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.