Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5708 E. 2022/8089 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın vekaleten satılan taşınmazı için mirasçıları tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve inançlı işlem olduğu iddialarının ispatı ile taşınmazın sonradan el değiştirmesi sebebiyle davanın yeni malike yöneltilmesi ve iyiniyet iddiasının değerlendirilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekil tarafından verilen yeminin içeriğinin, bozma kararında belirtilen hususları kapsamaması, davalıya usulüne uygun yemin teklifinde bulunulmaması ve taşınmazın devri nedeniyle hükmün açıkça HMK 125/2 maddesine aykırı olması gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde asıl davada davalı ... vekili tarafından duruşma istekli olarak ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vekili Avukat... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ....’e ait 242 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu dönemde alınan vekaletname kullanılmak suretiyle davalı ... tarafından akrabası olan diğer davalı ...’ya satış suretiyle temlik edildiğini, ayrıca davalı ...’e ödeyeceği borçlara teminat amacıyla, borçlar ödenmediği takdirde de taşınmaz satılarak ödediği bedeli satış bedelinden alıp kalanı iade etmek koşuluyla vekalet verildiğini, vekalet görevinin de kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle davaya yeni malik...'e karşı tapu iptali ve tescil davası olarak devam etmek istediklerini, taleplerinin kabul edilmemesi halinde taşınmaz bedelinin davalılar ... ve Siyahmet’ten tahsilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., taşınmazın bedeli ödenerek alındığını belirterek, davanın reddini savunmuş, birleşen davada davacı (asıl davada davalı) ..., Ramazan’ın çekişme konusu taşınmaza elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiş, dahili davalı ... ise, iyiniyetli olduğunu, tapuya güven ilkesinden yararlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17/02/2011 tarihli ve 2008/54 E., 2011/30 K. sayılı kararıyla; ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. İlk Bozma Kararı

Dairenin 08/12/2011 tarihli ve 2011/7752 E., 2011/12570 K. sayılı kararıyla; ''...İddianın yukarıda özetlenen içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada miras bırakanın ehliyetsizliği ve vekalet görevinin kötüye kullanılması yanında taşınmazın vekil aracılığıyla teminat amacıyla temlik edildiği iddiasına da yer verildiği, bunun sonucu olarak inançlı işlem hukuki sebebinin de araştırılması gerektiği kuşkusuzdur.

Somut olayda miras bırakan Selahattin’in vekalet ve temlik tarihlerinde hukuki işlem ehliyetini haiz olduğu sabittir. Öte yandan dosya içeriği ve toplanan delillere göre vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının da reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

...

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkelere uygun olarak inceleme ve değerlendirme yapılması, gerektiğinde ...81. maddenin gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan bu husus gözardı edilmiş olması doğru değildir.'' gerekçesiyle mahkeme kararın bozulmuştur.

3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 23/10/2014 tarihli ve 2012/46 E., 2014/189 K. sayılı kararıyla; asıl davanın kabulüne, konusuz kalan birleştirilen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde (dahili) davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 09/01/2018 tarihli ve 2015/2937 E., 2018/67 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince; 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacıların iddiasını kanıtlar nitelikte yazılı bir belgeyi dosyaya ibraz etmedikleri açıktır.

Ne var ki; dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanılmamış ise de “ilgili tüm deliller” denildiği ve davanın 1086 sayılı HUMK.un yürürlüğü döneminde 06.05.2008 tarihinde açılmış olması dikkate alınarak anılan bu hususun yemin delilini de kapsadığı gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda kabul edilmektedir. Buna göre, yazılı bir belgenin veya delil başlangıcının bulunmadığı böylesi durumlarda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu hususu yerleşik içtihatlarla benimsenmiştir.

...

Hâl böyle olunca; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davada, davacılara yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılıp inançlı işlem iddiasının kanıtlanması halinde çekişmeli taşınmazı yargılama sırasında devralan...’in iyiniyetli olup olmadığının yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 13/09/2018 tarihli 2018/2399 E., 2018/12366 K sayılı kararıyla reddedilmiştir.

6. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 11/07/2019 tarihli ve 2018/181 E., 2019/127 K. sayılı kararıyla; asıl davanın reddine, birleştirilen dava yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve vekalet ücretine hasren (dahili) davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Üçüncü Bozma Kararı

Dairenin 07/10/2020 tarihli ve 2019/4564 E., 2020/4828 K. sayılı kararıyla; '' ...Bilindiği üzere; bozma kararına uyulmuş olmakla ilgilileri lehine usulî kazanılmış hak oluşur ve mahkeme bozma gereklerini yerine getirmek zorundadır. Ancak, Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.

Şöyle ki; her ne kadar davalı-birleşen davacı ...’ya yemin teklif edilmiş ise de, yeminin davacı ile davalı arasında inançlı işlem bulunup bulunmadığına ilişkin olarak verilmesi gerekirken, Mahkemede eda edilen yeminin davalı ... ile dahili davalı ... arasındaki satışa ilişkin olduğu, böylece bozma gereğinin yerine getirilmediği görülmüştür.

Hal böyle olunca, davalı-birleşen davacı ...’ya yeniden yemin ettirilmesi,yemin suretiyle ilk işlemin geçerli olup olmadığının belirlenmesi, davalı ... yemin etmezse temlikin inançlı işleme dayalı olduğu kabul edilerek, dahili davalı ...’in dava konusu taşınmazı iktisabında iyiniyetli olup olmadığı hususunun araştırılması, yemin ederse asıl davada davacıların iddialarını kanıtlayamadığı gözetilerek tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi ve birleşen davada elatmanın önlenmesi talebinin değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

9. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17/02/2022 tarihli ve 2021/322 E., 2022/31 K. sayılı kararıyla; davacıların yemin deliline dayandıkları, davalı ...'ya yemin etmesi için adresi itibariyle talimat yazıldığı, ancak Ergani 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davalı ...'ya yapılan tebligatın bizzat kendisine tebliğ edilmesine rağmen davalı ...'nın duruşmaya katılmadığı, mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadığından yemin konusu vakıaları kabul etmiş sayıldığı dikkate alınarak temlikin inançlı işleme dayalı olduğu, davalı ...'in dava konusu husumeti bilebilecek durumda olduğu ve iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleştirilen dava yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

10. Üçüncü Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde (dahili) davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Temyiz Nedenleri

11.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...'nın okur-yazar olmadığını, imza yerine parmak izi kullandığını, davalı ...'ya bizzat tebligat yapıldığı yazan tebligat parçaları incelendiğinde, her iki tebligatta da imza bulunduğunu, her iki tebligattaki imzaların birbirinden farklı olduğunu, tebligatlardaki imzaların davalıya ait olması mümkün olmadığı gibi davalının yemine davet edildiğinden haberi olmadığını, davalının duruşmadan haberdar olması, duruşmaya katılmasının da beklenemeyeceğini, davalıya usülüne uygun yapılmış bir tebliğat bulunmadığını, davalı ile irtibatının yıllar önce kopmuş olduğunu, talimat Mahkemesince bizzat kendisine tebligat yapılmasına rağmen avukatını aramadığını ve kendilerince bu durumun şüpheli olduğunu duruşmada belirttiğini, davalıya meşruhatlı davetiye çıkarılması gerektiği halde, davalıya bizzat tebliğ edildiği iddia edilen tebliğat parçaları incelendiğinde görüleceği üzere "bu zarfta ek yargıtay ilamı ve duruşma zaptı bulunmaktadır" şeklinde bir şerh bulunmakta olduğunu, yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak soruların yazılmadığını, yemin davetiyesinin usulüne uygun olmadığını, davacı tarafın seçimlik hakkını kullanmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığını ve davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ancak bu hususun hiç nazara alınmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

11.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...'in dava konusu taşınmazı tapu siciline güvenerek, iyi niyetle satın aldığını, kararın davalı ... yönünden gerekçeden yoksun olduğunu, davalının iyi niyetli olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiğini, ancak bu kanaatin gerekçelendirilmediğini, davalının iyi niyetli olmadığı hususunda ispat kudretini haiz hiçbir delil de bulunmadığını, davalının davadan haberi bulunmadığını, kayıt malikini tanımadığını, işlemlerin vekaleten yapıldığını, davalı ...'nın beyanının davalı ... nezdinde kesin delil teşkil ettiğini, iyiniyet hususunda araştırma yapılmadığını, davacı tarafın seçimlik hakkını kullanarak taşınmazı satın alan davalıya karşı tapu iptal ve tescil istekli devam etmek istediklerini, bu sebeple ...'nın taraf sıfatını kaybetmiş olduğunu, kendisine yemin teklif edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki dosyada mübrez ...'e ait olan vekaletnameler incelendiğinde, ...'nın okur yazar olmayıp parmak izi kullandığını, buna rağmen gönderilen yemin davetiyesi tebligat mazbatalarında imza bulunduğunu, ayrıca yemin davetiyesinde gerekli şerhlerin bulunmadığını, usulüne uygun olmayan yemin davetiyesi ile ...'in duruşmaya gelmediğinden bahisle yemine konu vakıaları ikrar etmiş sayılmasının mümkün olmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

12. Gerekçe

12.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl davada tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel, birleştirilen davada elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

12.2. İlgili Hukuk

12.2.1. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inançlı işlem iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. İddiasını yazılı belge ile kanıtlayamayan kimsenin 6100 sayılı HMK.'nın 202.maddesi (1086 sayılı HUMK.'un 292.maddesi) gereğince delil başlangıcı sayılabilecek nitelikte banka kaydı, mektup, ihtar vs. gibi bir delilin varlığı halinde iddiasını her türlü delil ile kanıtlamasının mümkün olacağı tartışmasızdır. Yazılı bir belgenin veya delil başlangıcının bulunmadığı durumlarda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu hususu yerleşik içtihatlarla benimsenmiştir.

12.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 125/2. maddesi şöyledir; ''Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.

''

12.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 225. maddesi şöyledir; ''Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.''

12.3. Değerlendirme

12.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 242 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacıların mirasbırakanı Selahattin Adıgüzel adına kayıtlı iken, mirasbırakanları adına vekaleten (Kaynarca Noterliğinin 31.01.2006 tarihli ve 176 yevmiye numaralı vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak) davalı ... tarafından 31/01/2006 tarihli satış işlemi ile davalı-birleştirilen davada davacı ...’a temlik edildiği, davalı ... tarafından ise 05/10/2011 tarihli satış işlemi ile dahili davalı ...’e devredildiği, Dairenin 09/01/2018 tarihli bozma kararından sonra davacılar tarafından davalı-birleşen davacı ...’ya ve dahili davalı ...’e yemin teklif edildiği, davalı-davacı ...’nın ve dahili davalı ...’in duruşmaya katılarak yemin eda ettikleri, ancak Mahkemece verilen kararın bu kez Dairenin 07/10/2020 tarihli kararı ile eda edilen yeminin, davalı ... ile dahili davalı ... arasındaki satışa ilişkin olduğu, böylece bozma gereğinin yerine getirilmediği, davalı-birleştirilen davada davacı ...’ya yeniden yemin ettirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bu bozma kararından sonra ise Mahkemece davalı ...'nın yemin etmesi için çağrıldığı duruşmaya katılmadığı, mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadığından yemin konusu vakıaları kabul etmiş sayıldığı gerekçesiyle inançlı işlemin varlığı kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

12.3.2. Somut olaya gelince; Mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmediği, Dairenin 07/10/2020 tarihli kararı ile yukarıda bahsedilen gerekçe ile yemin hususunda bozma yapılmış ise de; yemin hususunun usulüne uygun olarak yerine getirilmediği, şöyle ki; bilindiği üzere inançlı işleme dayalı temlik hususunda yemin inanan ve inanılan arasındaki işleme ilişkin olup, davacıların mirasbırakanından dava konusu taşınmazı devralan ...'ya verilen yemin metni incelendiğinde, yeminin inananın mirasçısı Ramazan ile vekil Siyahmet arasındaki ilişkiye yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı ...'nın son bozmadan sonra, yemine ilişkin olarak kendisine yapılan meşruhatlı tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığını bildirmiş ise de bahsedildiği üzere davalı ...'ya gönderilen yemin metni usulüne uygun olmadığından bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.

12.3.4. Bir diğer husus ise; birleştirilen davada, dava açıldıktan sonra davacı ... dava konusu taşınmazı...'e devretmiş olmasına rağmen HMK'nın 125/2. maddesine göre işlem yapılması gerekirken Mahkemece bu konuda da bir işlem yapılmadığı görülmektedir.

12.3.5. Hal böyle olunca; asıl dava yönünden usulüne uygun olarak davalı ...'nın yemininin yaptırılması, ...'ya yeminde mirasbırakan Selahattin tarafından davalı ....'e vekaletname verilme nedeni, borç/borç ödemesi olup olmadığı sair davacıların iddialarına esas teşkil eden hususlarda bilgi sahibi olup olmadığının sorulması, yeminin sonucuna göre davalı ...’in dava konusu taşınmazı iktisabında iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi, öte yandan birleştirilen dava yönünden HMK'nın 125/2. maddesinin uygulanması, tüm bunlar yerine getirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren ve 29/11/2022 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl davada davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl davada davacılardan alınmasına, diğer temyiz eden davalı ... vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, alınan peşin harçların yatıranlara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.