"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/390 E., 2022/340 K.
HÜKÜM/KARAR : Red/Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/54 E., 2021/239 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; ...ili, ...ilçesi,... köyde aşağısı araba yolu, yukarısı patika yol, bir tarafı ...ve bir tarafı ... taşınmazı ile çevrili olan yaklaşık 100 m2 alanlı tarlanın tarafına ait olmasına rağmen kadastro çalışmaları esnasında 132 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde ... adına tescil edildiğini, kadastro tespitlerine itiraz davası açılması için 10 yıllık hak düşürücü sürenin ön görüldüğünü, fakat dava hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olsa bile davalının davayı kabul etmesi halinde davanın reddine karar verilemeyeceğini ileri sürerek 132 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan yaklaşık 100 m2 alanlı taşınmazın tespitinin iptali ile yeni bir parsel numarası verilerek kendi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; dava konusu yerin 10 yıl önce kadastro tespiti sırasında yanlışlıkla kendi arazisine dahil edildiğini, dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunu, bu sebeple davacının adına tescil edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.09.2021 tarihli ve 2021/54 Esas, 2021/239 Karar sayılı kararıyla; "dava konusu yer ile ilgili 10.07.2009 tarihinde kadastro tutanaklarının kesinleştiği, davanın ise 12.03.2021 tarihinde açıldığı, on yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: dava hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olsa bile davalının davayı kabul etmesi halinde mahkemece hak düşürücü süre kendiliğinden gözetilerek davanın bu nedenle reddine karar verilemeyeceğini, belirtip Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2022 tarihli ve 2022/390 E., 2022/340 K. sayılı kararı ile; "Somut olayda davalının 26.04.2021 tarihli cevap dilekçesinde davayı ikrar ettiği, 17.05.2021 tarihli dilekçesinde ise usulüne uygun bir kabul beyanı olmamasına rağmen kabul talebinden vazgeçtiğini beyan ettiği, ön inceleme duruşmasında ise, dava konusu taşınmazın davacıya ait olan kısmı kadar davacıya verilmesini kabul ettiğini bildirdiği, bu haliyle delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmdığı, dava şartı niteliğindeki hak düşürücü sürenin dolmasından sonra davanın açılmış olması gerekçesiyle davacının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf sebeplerini tekrar ileri sürülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308 inci 309/2 nci 311 inci ve 371 inci maddeleri
3. Değerlendirme
Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten
sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 308 inci maddesi, “Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.”; 309/2 inci maddesi, "Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir." 31 inci. maddesi, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükümlerini içermektedir.
Kadastro sonucunda, ...İli ... İlçesi ...Köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kargir bina ve çay bahçesi vasfıyla belgesizden Ali oğlu ... adına tespit edildiği, askı ilanlarının 10.06.2009 - 09.07.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içinde dava açılmaması üzerine tespitin 10.07.2009 kesinleşmesiyle taşınmazın tapuya tescil edildiği ve halen davalı adına kayıtlı olduğu, eldeki davanın 12.03.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı ancak davalının Mahkemeye sunduğu 26.04.2021 havale tarihli cevap dilekçesinde açılan davayı kabul ettiğini ve dava konusu yerin kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla kendisine ait taşınmaz içerisinde bırakıldığını ve davacıya verilmesini istediğini bildirmesi; hak düşürücü sürenin bir hakkı ortadan kaldıran-sona erdiren niteliğe sahip bulunması, davayı kabulün ise davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir davada kamu düzenine aykırı bir sonuç doğurmaması şartıyla davacının ileri sürdüğü hakkının gerçekte var olup olmadığından bağımsız olarak davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olması karşısında mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca; davalının kabul beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1 inci maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.