Logo

1. Hukuk Dairesi2022/579 E. 2024/1726 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hibeden kaynaklanan 2000 m2'lik kısmı hariç tutularak geri kalan kısmın davacıya ait olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulünün yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının sabit sınırlı olduğu ve kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydının hudutlarının esas alınarak işlem yapılması gerektiği, davacının zilyetliğinin tapu kaydı karşısında hukuki bir değer taşımadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/830 E., 2021/941 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret- Kabul/ Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sürmene Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/35 E., 2021/65 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın, davalı Köy tüzel kişiliği bakımından pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine bakımından kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; babası ...'ın 1975 yılında Sürmene ilçesi, ... Mahallesinde bulunan taşınmazının 2000 m2'lik kısmını Sürmene Milli Eğitim Müdürlüğüne okul yaptırması için verdiğini, kadastro çalışmaları sonucu ... köyü tüzel kişiliği adına 203 ada 5 parsel numarası ile tespit edilen bu taşınmazın yüz ölçümü 2000 m2 olması gerekirken 3485,44 m2 olduğunu, bunun 1485,44 m2'sinin babasından taksim sonucu kendisine kalan yer olduğunu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığını ileri sürerek 1485,44 m2'lik taşınmaz bölümü bakımından tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacının taşınmazında bir alan azalması olmamakla birlikte olsa bile bu durumun Hazine taşınmazı lehine olmadığını, diğer mirasçıların da taraf olarak davada yer almalarının gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2019 tarihli ve 2018/91 Esas, 2019/294 Karar sayılı kararıyla; davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın ispatlandığı gerekçesiyle kabulüyle dava konusu 203 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 1485,03 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 05.02.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/27 Karar sayılı kararıyla, eksik inceleme nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın Yerel Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı Hazine yönünden dava konusu taşınmazın evvelinde davacının mirasbırakan babası ...'ye ait olduğu, onun tarafından taşınmazın 2000 m2'lik kısmının okul yapımı için bağışlandığı, bağışlanan yer dışında kalan yerin mirasbırakan ... ve çocukları tarafından kullanılmaya devam edildiği, mirasbırakanın ölümü ile bu yerin çocuklarına intikal ettiği, çocukları arasında yapılan paylaşım sonucu davacıya kaldığı ve halihazırda davacı tarafından kullanıldığı, yapılan paylaşıma itiraz edilmediği ve kardeşler arasında bir ihtilaf bulunmadığı, taşınmazın dava edilen kısmının fındık bahçesi niteliğinde olduğu, davacı tarafından sunulan eski tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle 203 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 03.11.2020 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide "5/B" harfi ile gösterilen 1485,03 m²'lik kısmının tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili, eksik inceleme yapıldığını, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporunun dikkate alındığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına uyulması yönünde ara karar kurulmasına karşılık kaldırma kararındaki gerekçelere uygun olmayacak şekilde hüküm kurulduğunu, yargılama sırasındaki beyanları dikkate alınmaksızın, kararın gerekçe kısmında tartışılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, davacının dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uygun olup olmadığı hususu yeterince değerlendirilmeksizin eksik veriyle hüküm kurulduğunu, ayrıca hak düşürücü sürenin de dolduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplere ve tüm dosya kapsamına göre, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili: istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yinelemiş, ayrıca Hazine aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu, Trabzon ili, .. ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 203 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 28.10.1975 tarihli ve 45 sıra no.lu tapu kaydına dayanılarak 3485,44 m2 yüzölçümü ve "kargir iki katlı lojman ve tuvalet ve arsası" niteliği ile davalı ... adına tespit edildiği, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin 19.11.2008 tarihinde kesinleşerek taşınmazın tespit maliki adına tapuya tescil edildiği, 17.11.2014 tarihinde kurumlar arası tashihen devir işlemiyle davalı Hazine adına kaydedildiği anlaşılmaktadır.

Davacı, kadastro öncesi irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğiyle davayı açmış, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf isteği esastan reddedilmiştir.

Mahkemece mahalli bilirkişi ve tanık beyanları hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, ne var ki davaya konu taşınmaz 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları neticesinde, tapu kaydı uygulanmak suretiyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tespitinin dayandığı 28.10.1975 tarihli tapu kaydında davacının mirasbırakan babası ...'ın hibesinden söz edilmediği gibi tapu kaydının dayanağını oluşturan köy ihtiyar heyetinin 21.10.1975 tarihli kararında da, eskiden beri köyün ortak malı olan ve hudutları belirtilen 2000 m2 fundalıktan ibaret bulunan yerin okul arsası olarak tapusuzdan köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil edilmesine karar verildiği görülmektedir.

Bilindiği üzere tapu kaydı sabit sınırlı ise, kapsamı miktarı itibarıyla değil hudutları itibarıyla geçerlidir.

Tapu kaydının krokisinin ölçeksiz olduğu ancak hudutlarının doğudan ... tarlasından 10 metre batısında, kuzeyden Hacıhasanlıdan orta mahalleye geçen yol, batısından ... tarlası, güneyden yeni yapılan şose olarak belirtildiği, yapılan uygulamada da tapu kaydının hudutları itibarıyla dava konusu taşınmazı kapsadığı anlaşılmıştır. Bu durumda tapu kaydı hudutları itibarıyla geçerli olacağından, kayıt karşısında davacının zilyetliğinin hukuki değeri yoktur.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kabulüne karar verilmiş, kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) davalının istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise davacının davasının reddedilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.

Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, davacının davasının kabul edilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı babası ...'ın 1975 yılında kendisine ait olan arazinin 2000 metre karelik kısmını okul yaptırılması için bağışladığını, ancak kadastro tespiti sırasında bu 2000 metre kare dışında içinde taksimen kendisine kalan dava konusu taşınmazın da bulunduğu toplam 3485,44 metre karelik kısmın 203 ada 5 parsel olarak Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edildiğini, kendisine ait olan 1485,44 metre karelik kısmın anılan parselden ifraz edilerek kendi adına kayıt edilmesini talep etmiştir.

Mahalinde dinlenen mahalli bilirkişiler davacının babasının bağışladığı yerin dışında kalan dava konusu yerin davalıya babasından kaldığını ve çok uzun yıllardan beridir davalının babası ve davalı tarafından kullanıldığını ifade etmişlerdir.

Gerek dosya arasında bulunan 18.10.1975 tarihli tapu kaydında, gerekse de okul arsası ve oyun bahçesinin tapuya bağışlanması hakkındaki kararda davacının bağışladığı kısmın 2000 metre kare olduğu, dolayısıyla tapunun kapsadığı alanın anılan miktar olduğu açıkça belirtilmiştir. Dosya arasındaki diğer tüm delillerden de okula sadece taşınmazın 2000 metre karelik kısmının bağışlanarak fiilen verildiği, kalan kısma davacının babası ve davacı tarafından zilyet edildiği açıklığa kavuşmuştur. Buna göre söz konusu tapu kaydının 2000 metre karelik yüz ölçümü ile geçerli olduğu, bunu aşan kısmı üzerinde davalının herhangi bir hakkının olmadığı, dolayısıyla bu kısım yönünden davanın kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Bozma kararında her ne kadar tapu kaydının sabit sınırlı olması nedeniyle hudutları ile geçerli olacağına dayanılmış ise de zaten davacının davasını bu tapu kaydının hatalı değerlendirilerek tapu kaydından fazla kısmın Köy Tüzel Kişiliği adına tespit görmesine dayandırdığı, bir başka ifadeyle esas itirazının bu tapu kaydının kapsamına yönelik olduğu, tapu kaydında ve buna dayanak teşkil eden okul arsası ve oyun bahçesinin tapuya bağışlanması hakkındaki kararda bu miktarın açıkça 2000 metre kare olarak gösterildiği, dolayısıyla söz konusu tapunun bu miktarıyla geçerli kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Buna göre tapuda yazılan miktarın aşılarak tapunun oluştuğu tarihten bu yana fiilen davacı tarafın zilyetliğinde bulunan dava konusu kısmın da anılan tapu kapsamında kaldığından bahisle davanın reddi gerektiği yönünde bir bozma yapılmasının isabetli olmadığı düşünülmektedir.

Açıklanan nedenlerle BAM kararının onanması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki bozma kararına iştirak edilememiştir.

.