Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6515 E. 2023/5339 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasında, mahkemenin bozma kararına uymaması ve eksik araştırma yapması nedeniyle uyuşmazlığın çözümlenip çözümlenmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ekonomik amaca uygun zilyetliğin başlangıç zamanı gibi konularda yeterli araştırma yapmadığı, çelişkili bilirkişi raporlarını gidermek için gerekli adımları atmadığı ve davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal ettiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/536 E., 2022/532 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli 2016/14243 Esas 2020/1353 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin temyiz isteminin reddine, davalı Hazinenin temyizi yönünden esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde;...ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan sınırları dava dilekçesinde gösterilen yaklaşık 1.5 dönümlük taşınmaza davacıların uzun süre zilyet olduklarını, taşınmazın babalarından davacılara kaldığını ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmak suretiyle davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi yargılama sırasında, davanın reddini savunmuştur.

Davalı Köy Tüzel Kişiliği adına muhtar yargılama sırasında, dava konusu edilen bölümün sadece 657,00 m2 lik kısmının davacı taraf ve ailesi tarafından kullanıldığını, diğer kısımların sulama kanalında ve yolda kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.09.2013 tarih ve 2010/1161 Esas 2013/622 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporundan B2 ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden davanın reddine, B1 ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden karar verilmesine yer olmadığına, (A) harfi ile gösterilen 1.106,48 m2 taşınmaz bölümünün miras payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.05.2014 tarihli 2014/658 E.- 2014/5683 K. sayılı kararıyla; dava ve temyize konu (A) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davacıların temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, Mahkemece çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanak belgelerinin getirtilip taşınmaz yönünü ne olarak okuduğunun araştırılmadığı, hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, ziraat bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, yeniden araştırma ve inceleme yapılması gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 03.05.2016 tarih ve 2014/743 Esas 2016/456 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.106,48 m2 lik bölümün miras payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli 2016/14243 E.- 2020/1353 K. sayılı kararıyla; davacılar vekilinin temyiz istemi reddedilmiş, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yönünden ise, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği belirtilerek bozma kararı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması gerektiğine değinilerek karar bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı ile dosyanını gönderildiği;...Asliye Hukuk Mahkemesi 27.06.2022 tarih ve 2020/536 Esas 2022/532 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.529,67 m2 lik bölümün miras payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

G. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

H.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, uyuşmazlığın çözümlenmediğini belirterek ve re'sen görülecek nedenlerle ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

K. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6 ıncı ve 713/1 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.

Somut olayda; hükmüne uyulan bozma ilamında taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ekonomik amaca uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi gereğine değinildiği halde taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin ne zaman başladığı ve nasıl sürdürüldüğü hususları belirlenmemiştir. Kadastro paftasında dava konusu bölüm yamaç, dere, ark diye yazılı olmasına rağmen fen bilirkişi raporunda sadece tepe olarak gösterilmiş, köy muhtarı beyanında ise yol olduğu belirtilmiştir. Daha önce aynı yere ilişkin tek bir mirasçının açtığı 2010/ 472 Esas 2010/507 Karar sayılı dava dosyasında alınan ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 30-35 yıllık meyve bahçesi vasfında olduğu, tek kişilik ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın ne olarak kullanıldığı ve vasfı belirtilmeden “üzerinde sulu şartlarda tarım yapılan buğday şeker pancarı gibi ürünlerin yetişebileceği” belirtilmiş, hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın 2. sınıf sulu tarım arazisi vasfında olduğu bildirilmiştir. Öte yandan; kadastro paftasında dava konusu yerin sınırında "dere" gözükmesine ve komşu taşınmazlara ait dayanak kayıtlarda taşınmaz yönünü "ark" okuyor olmasına rağmen keşfe jeolog bilirkişi götürülüp taşınmazın dere yatağı vasfında olup olmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ya da derenin aktif etki alanından kalıp kaldığı hususunda rapor alınmamış; dosyada her biri farklı jeodezi ve fotoğrametri uzmanı bilirkişiden alınan raporlar arasındaki çelişkiler giderilmemiştir.

Hal böyle olunca; Mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişi ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı; yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı, sınırlarında zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.

Ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, kullanım durumunu ve zilyetlik şekli ve süresini kesin olarak belirleyen, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde komşu parsellerle karşılaştırmalı ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmelidir.

Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kuruluna hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın sınırlarını ve önceki ile şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği, sınırlarda zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde rapor hazırlattırılmalıdır.

Jeolog bilirkişiden taşınmazın önceki ve halihazırdaki niteliğinin ne olduğu, özellikle dava konusu taşınmazın, dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, derenin etkisi altında kalıp kalmadığı, derenin taşkın riski taşıyıp taşımadığı, taşınmazın jeolojik yönden zilyetlikle mülk edinilmeye uygun yerlerden olup olmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

Fen bilirkişisinden ise keşfi izlemeye ve bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli rapor alınarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kabule göre de, ilk hükümde 1.106,48 metrekare yüz ölçümündeki yerin tesciline hükmedilmiş olup bu hüküm davacı tarafından temyiz edilip Yargıtayca davacı tarafın temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek ret edilmiş, ikinci hükümde yine 1.106,48 m2 lik yerin tesciline karar verilmiş olup bu hüküm de davacı tarafından temyize götürülmüş, Yargıtayca önceki kararın onanarak kesinleştiği, son karar ile davacı aleyhine yeni bir hüküm oluşturulmadığı gerekçesi ile davacının temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek son kararda 1.570,87 metrekare yüz ölçümündeki yerin tesciline karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

10.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.