"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd.vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi.Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 6427 ada 3 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’in hileli hareketleri neticesinde 07.09.2006 tarihinde diğer davalı ... ...’ye temlik ettiğini, bir bedel ödenmediğini, anılan davalıların akraba olup birlikte hareket ettiklerini, bilahare çekişmeli taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurularak ortaya çıkan bağımsız bölümlerin davalı ... ve diğer davalı çocuklarına temlik edildiğini, bu devirlerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek çekişmeli bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 127.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., çekişmeli taşınmazı 127.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelini elden ödediğini, iddiaların asılsız olduğunu, öte yandan kanunda öngörülen süre geçtikten sonra dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, satışların gerçek olduğunu, davacının 2007 yılında ...’den kooperatif payı aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2015 tarihli ve 2010/264 Esas, 2015/398 Karar sayılı kararıyla, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı, öte yandan hile iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 26.06.2018 tarihli ve 2016/7737 Esas, 2018/11507 Karar sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince, her ne kadar Mahkemece 6098 sayılı TBK’nın 39. maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmiş ise de; davacının aynı olaylar ile ilgili ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/35495 Sor. no.lu dosyasında şikayet tarihinin 03.06.2009 olduğu, aynı gün ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 2009/196 E. sayısına kayıtlı davanın dava dilekçesinde davalı ...’nin hileli hareketlerinden bahsettiği, o halde davacının hileyi 03.06.2009 tarihinde öğrendiği, davalılar tarafından davacının hileyi daha önce öğrendiği savunulmuş ise de, bu savunmanın kanıtlanamadığı, eldeki davanın 02.06.2010 tarihinde açıldığı ve 6100 sayılı HMK’nın 92/2. maddesi gözetildiğinde süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, iddianın kanıtlanamadığı hususu da ret gerekçesi yapılmış ise de; tarafların bildirdikleri deliller eksiksiz toplanmadan sonuca gidildiği tespit edilmiştir. Hâl böyle olunca, davanın süresi içerisinde açıldığı gözetilerek tarafların bildirdikleri delillerin toplanması, dinlenmeyen tanıkların dinlenmesi, taşınmaz başında keşif yapılması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçeleriyle hüküm bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme
Davalılar vekilinin karar düzeltme talebi, Dairece 19.12.2018 tarihinde reddedilmiştir.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, taşınmazın ...’in yönlendirmesi ile ...’e bedelsiz temlik edildiğini, üzerine ... ve ... tarafından bina inşa edildiğini, oluşan bağımsız bölümlerin ... ve çocuklarına devredildiğini, devir işlemlerinin ...’ün ...’e verdiği vekaletname ile yapıldığını, ...’ün ...’in yakın akrabası olup, diğer davalı ...’in kayınbabası olduğunu, diğer davalıların da ...’in çocukları olduklarını, satış bedelinin davacıya ödenmediğini, ... aracılığıyla davacıya devredilmiş gösterilen hisse devir sözleşmelerinin sahte olduğunun ortaya çıktığını, ...’in taşınmaz karşılığı para değil, hisse verildiğini iddia ettiğini, bu nedenle davalı ... ...’nin elden ödeme iddiasına değer verilemeyeceğini, ... ve ...’ün beyanları arasında çelişki bulunduğunu, davalıların el ve ... birliği içerisinde davacının tüm mal varlığını ele geçirdiklerini, davacının aslında olmayan bir kooperatife davalılar tarafından ortak yapılarak davacının nakdi mal varlığına da el konulduğunu, davalıların hile kastının ispatlandığını, davacının yurt dışında yaşadığını, yılda bir kez Türkiye’ye geldiğini, 1989 yılında beyin hasarlı ... kazası geçirdiğini, kandırılmaya müsait olduğunu, ...’in 1990 yılından bu yana davacının Türkiye’deki işlerini takip ettiğini, davacının ...’e tüm mal varlığının yönetimini teslim edecek kadar güvendiğini, davacının 2004 ve 2005 tarihli vekaletnameler ile işlerini takip etmesi için ...’i vekil tayin ettiğini, ...’in yine maliki olduğu 11 no.lu parseldeki 5 ve 11 nolu bağımsız bölümleri davacının izni ve rızası olmadan oğlu ...’a devrettiğini, bu işlem nedeniyle ... hakkında vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle dava açıldığını ve 5 no.lu bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, 11 no.lu bağımsız bölüme ilişkin olan yargılamanın ise devam ettiğini, ... tarafından S.S.... kooperatifine davacının üye yapıldığını, davacının bu üyelik için 801.870,00 TL ödediğini, şu an ortada böyle bir kooperatif bulunmadığını, bu ödemelere ilişkin ... ve diğer yöneticiler aleyhine açılan davanın ... 5. AHM 2014/504 E. sayılı dosyası ile yargılamasının yapıldığını, ...’ün de hileli kooperatif işlemlerinde davalı ... ile birlikte hareket ettiğini, ... 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/462 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında ...’ün anılan kooperatifle ve alınan hisselerle bağının olduğunu kabul ettiğini, ...’in davacıdan para alarak sahta hisse devir senetleri düzenlediğinin Ceza Mahkemesi hükmü ile ortaya çıktığını, ... 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/209 E-2019/75 K. sayılı kararı ile ...’in kooperatif yöneticisinin, kooperatif faaliyetleri kapsamında dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, davalı ...’ün taşınmazı 127.000,00 TL'ye satın aldığını söylediğini, ancak keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda taşınmazın satış tarihideki değerinin 500.000,00 TL olarak belirlendiğini, hile iddiasının ispat edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’ın maliki olduğu 6427 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tamamını (635 m2’lik tarla) 07.09.2006 tarihli ve 18781 yevmiye no.lu akit ile davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, çekişmeli taşınmaz davalı ... ... adına kayıtlı iken üzerine bina inşa edilip kat irtifakı tesisi ile 6 adet bağımsız bölümün oluştuğu, ... ...'nin de 4.07.2007 tarihli ve 16435 yevmiye no.lu akit ile 5 no.lu bağımsız bölümü davalı ...’a, 6 no.lu bağımsız bölümü davalı ...’a, 26.07.2007 tarihli ve 18257 yevmiye no.lu akitle 3 no.lu bağımsız bölümü davalı ...’a, 4 no.lu bağımsız bölümü davalı ...’e temlik ettiği, yine ...’in adına kayıtlı 2 no.lu bağımsız bölümü 12.04.2010 tarihli 4336 yevmiye no.lu akitle davalı ...’e, 1 no.lu bağımsız bölümü 31.05.2010 tarihli ve 6479 yevmiye no.lu akitle davalı ...’a devrettiği, davalılar ... ve ...’in davalı ...’in çocukları oldukları, yine davalı ... ... ‘nin davalı ...’ın kayınbabası olduğu anlaşılmaktadır.
2.Somut olayda; dinlenen davacı tanıkları, davacının uzun yıllar yurt dışında yaşadığını, davalı ...’in davacının aile dostu olduğunu ve aralarında güven ilişkisi bulunduğunu, davacının Türkiye’deki bütün işlerinin ... tarafından takibinin yapıldığını ve davacının davalı ...’ye çok güvendiğini, ...’nin yönlendirmesi ile davacının maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’e devrettiğini, ... ...’nin davacıya herhangi bir satış bedeli ödemediğini, davalı ...’nin bu taşınmaz bedeli olarak davacıya kooperatif hissesi vereceğini, ancak davacıya böyle bir hisse verilmediğini beyan etmişler, davalı ... ... ise çekişmeli taşınmazı 127.000,00 TL bedelle satın aldığı savunmasında bulunmuş, ancak davacıya bu bedeli ne şekilde ödediğine dair somut bir belge sunamadığı gibi, satış bedeli olarak ödendiği bildirilen 127.000,00 TL bedelin de taşınmazın temlik tarihinde keşfen belirlenen değeri olan 500.000,00 TL’nin çok altında olduğu, ...’nin .... Kooperatifine ait 3 adet hissesini 5.07.2007 tarihinde davacıya devrettiği, Kooperatif kayıtlarına göre 3 adet hisse değerinin 48.112,00 TL olarak belirlendiği, davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmediği, davalı ... ve ... ...’nin el ve ... birliği içerisinde hareket ederek taşınmazın davalı ... ...’ye devrini sağladıkları, taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesisi ile .... ... adına tescil edilen bağımsız bölümlerin diğer davalılar ... ve ...’e devredildiği, bu kişilerin diğer davalı ...’nin çocukları oldukları anlaşılmakta olup, tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde; davacının kandırılması suretiyle temlikin yapıldığı, hile iddiasının ispatlandığı, davalılar ...’in de durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduklarından edinimlerinde iyiniyetli olmadıkları ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,
Peşin yatırılan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.