Logo

1. Hukuk Dairesi2022/676 E. 2022/3256 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakan ile davalı arasında yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın tek mal varlığını ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu etmesi, gerçek bir bakma amacı yerine mal kaçırma iradesiyle hareket ettiğinin anlaşılması ve dosya kapsamına göre sözleşmenin muvazaalı olduğunun tespiti gözetilerek, yerel mahkemenin sözleşmenin iptaline ilişkin kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil- tenkis istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 25/11/2021 tarihli 2021/1292 Esas 2021/1819 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 19/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası Hüseyin Kadiroğlu’nun maliki olduğu dava konusu 2867 ada 5 parsel sayılı, üzerinde bina bulunan taşınmazı, İstanbul 24. Noterliğinin 29/08/2008 tarihli 12339 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı oğluna verdiğini, davalıya dilediği zaman tapuda tescil ettirme hakkı tanıdığını, bakıma ihtiyacı olmayan mirasbırakanın asıl amacının taşınmazı bedelsiz olarak davalıya vermek olup, sözleşmenin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası nedeniyle iptalini, davalının taşınmazı adına tescil ettirmesi halinde muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmazsa tenkisini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, sözleşmenin geçerli olduğunu, mirasbırakan babası ve annesiyle birlikte yaşayıp, onlarla sürekli ilgilendiğini, mirasbırakanın davacıya parasal olarak kazandırmada bulunduğunu ve davacının oturduğu evi bu parayla edindiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını, tenkis koşullarının da oluşmadığını, taşınmaz üzerindeki 2 no’lu dairede mirasbırakanın, 3 no’lu dairede kendisinin kaldığını, 1 no’lu dairenin de kirasını aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2018 tarihli ve 2018/31 E., 2018/661 K. sayılı kararıyla; Murisin, davacı tarafından annesinin yatalak olduğu dönemde bakmamasından kaynaklı olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesini davalı yararına imzaladığı, amacının vefatından sonra mirasından yararlanacak olan davacıyı mahrum bırakmak olduğu, muris muvazaası sabit olup henüz tapuda sözleşme ile tescil işlemi yapılmadığı anlaşılmakla İstanbul 24. Noterliği'nin 29/08/2008 tarih 12339 yevmiye nolu Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi'nin muris muvazaası nedeni ile iptaline karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanıklarının dinlenilmediğini, davada maddi menfaatin gerçekleşmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21/05/2019 tarihli ve 2019/273 E., 2019/772 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın asıl amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırmak değil, bakımını temin etmek olduğu, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Bozma Kararı

Dairenin 06/04/2021 tarihli ve 2019/3047 Esas, 2021/2046 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda, her ne kadar bölge adliye mahkemesince, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığının ileri sürüldüğü bu savunmanın Türk Borçlar Kanunu 19. madde hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği, ancak öğretide muris muvazaası olarak tanımlanan ilkelere uygun bir araştırma yapıldığı sonuç itibariyle sözleşmenin düzenlenmesinde muvazaa hükümlerinin uygulanma yeri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mirasbırakan ile davalı oğlu arasında 29.08.2008 tarihinde yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin diğer mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, zira mirasbırakanın tek mal varlığını ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu ettiği, gerçek bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi olsa idi, bunun pay devri yoluyla da sağlanabilecekken, mirasbırakanın taşınmazın tamamını sözleşmeyle davalıya verdiği, işlemin makul sınırı aştığı, mirasbırakanın bakımını temin etmek amacıyla değil, davalı oğlu yararına mal kaçırmak iradesiyle hareket ettiği, dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarına göre de sözleşmenin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulü ile davaya konu ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 25/11/2021 tarihli ve 2021/1292 E., 2021/1819 K. sayılı kararıyla; usul ve yasaya uygun olan bozma ilamı gereğincedavanın kabulü ile dava konusu ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmadığını, bu nedenle ispatlanamayan davanın reddi gerekirken hatalı bir şekilde kabulüne karar verildiğini, davacı tarafça 15/01/2015 tarihinde dava açılmış ise de, söz konusu tarihte ve hatta sonrasında davaya konu sözleşmenin müvekkili tarafından tapuya tescil ya da başka herhangi bir sebeple hukuki olarak işleme konulmadığını, bu nedenle dava şartı olan maddi menfaatin gerçekleşmediğini, müvekkilinin yıllarca babası ile birlikte yaşadığını ve babasına baktığını, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin akdedilmesinde herhangi bir muvazaa kastının bulunmadığını, murisin sağlığında kızına taşınmaz elde edebilecek maddi desteği verdiğini, bu yönü ile de davacıdan mal kaçırma kastının bulunduğu iddiasının asılsız olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

6.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 19.maddesinde; “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” düzenlemesine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (V/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine.

Ne var ki, HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre: bundan sonra yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibaret olup, yazılı olduğu üzere "istinaf başvurusunun esastan reddine" şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Öte yandan kabul kararı verilirken ölünceye kadar bakma sözleşmesinin "muvazaa" nedeniyle iptali gerekirken "muris muvazaası" nedeniyle iptali de doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle

1- Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının (V/6.3.) no.lu paragrafta değinilen yön itibariyle kabulü ile hükmün (B) fıkrasındaki "Davalı vekilinin Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/31 Esas sayılı dosyasında verilen 15.11.2018 tarihli ve 2018/661 Karar sayılı ilamına yönelen istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereği esastan REDDİNE, aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına;" cümlesinin hükümden çıkarılmasına, hükmün (B) fıkrasının 1. bendindeki "muris muvazaası" ifadesinin hükümden çıkarılmasına, yerine "muvazaa" kelimesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın yatırana iadesine 19/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.