Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6984 E. 2023/4027 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İfraz işlemi sonucu oluşan parsellerden davacıya ait taşınmaza taşma yapıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin kararı ve harç miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında sehven yer alan parsel numarası hatası ile hesaplanan harç miktarının dava değerine göre fazla olması hususları gözetilerek, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 645 parsel sayılı taşınmazın maliki iken ... İl İdare ...’nun 06.12.1990 tarih ve 1990/1293 sayılı kararı ile ifraz işlemine tabi tutularak 647 ve 648 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, 648 parsel sayılı taşınmazın kendi adına, 647 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına tescil edildiğini, daha sonra davalıya ait 647 parsel sayılı taşınmazın ... Belediye Encümeninin 06.07.1992 tarih ve 303 sayılı kararı ile ifraz işlemine tabi tutulduğu ve 661, 662 ve 663 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, son yapılan ifraz işleminde uygulanan koordinat haritasında hata yapılarak kendisine ait 648 parsel sayılı taşınmaza 1.200-1.250 m²’lik alanda taşma yapıldığını ileri sürerek anılan taşkınlığın giderilerek tespit edilecek kısmın adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10/11/2015 tarihli ve 2014/1526 Esas, 2915/451 Karar sayılı kararıyla Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Dairenin 01/03/2016 tarihli ve 2016/2450 Esas, 2016/2430 Karar sayılı ilamıyla “...somut olayda, ifraz işlemi sırasında oluşan yanlışlık nedeniyle davacı taşınmazının miktarının azaldığının ileri sürüldüğü ve ifraz işleminin kadastrodan sonra yapıldığı anlaşıldığına göre; eldeki davanın kadastro sonrası nedene dayanılarak açıldığı, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanılarak açılan davalarda uygulama yeri olan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığı açıktır. Hâl böyle olunca, işin esası incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamına uyan İlk Derece Mahkemesinin 26/06/2019 tarihli ve 2016/532 Esas, 2019/561 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 08/03/2021 tarihli ve 2020/3263 Esas, 2021/1295 Karar sayılı ilamıyla, “…Hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur.Şöyle ki, 648 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında 7.500 m² yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz iken, kadastro çap kaydı incelendiğinde bilirkişi raporuna göre 6.374,66 m²’dir. Aradaki farkın ne suretle oluştuğu bilirkişi raporunda açıklanmamıştır.

Hal böyle olunca, mahallinde usulünce seçilecek kadastro mühendisi bilirkişi yada bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılmak suretiyle 647 parsel sayılı taşınmazın özel parselasyon sonucu ifraza tabi tutulması halinde yol olarak bırakılan alanların davacıya ait komşu 648 parsel sayılı taşınmazdan mahsup edilemeyeceği gözetilerek, 648 parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin ne suretle meydana geldiği ve bu eksikliğin nasıl tamamlanacağının belirtilmesi, davanın yeniden kabulü halinde parsellerin 648 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle mi, yoksa her parselden ayrılan kısma son parsel numarası verilmek suretiyle mi tesciline karar verildiği de açıklanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.

Kabule göre de, TMK’nın 28. madde hükmü uyarınca ölümle şahsiyet son bulduğu halde, ölü kişi ... adına tescil kararı verilmesi, yine davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen bakiye harcın davacıdan tahsiline karar verilmiş olması ile peşin ve ıslah harcının davacıya iadesine karar verilmemesi ve yargılama giderinin de davacı üzerinde bırakılmış olması hususları da isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 647 (ifraz sonrası 661, 662 ve 663) parselde kayıtlı taşınmazın 24/12/2021 tarihli fen bilirkişisi raporunda 661-a harfi ile gösterilen 926,93 m2 ve 662-a harfi ile gösterilen 119,18 m2'lik kısımlarının davalılar adına olan tapusunun iptali ile yeni parsel numarası verilerek davacı muris mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, aynı raporda yol-b olarak gösterilen 35,71 m2 ve yol-d olarak gösterilen 21,76 m2'lik kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın belediye encümen kararına karşı idari yargıda dava açması gerektiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresinin geçirildiğini, düzenlenen fen bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, yapılan hesaplama sonucunda taşınmazların toplam yüzölçümünün arttığını, ifraz işlemi iptal edilmeksizin karar verilemeyeceğini, kısmen kabul kararı verilmesine rağmen yargılama giderlerinin haklılık oranına göre belirlenmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Mahkemece hükme esas alınan 24/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda davalı adına kayıtlı bulunan çekişmeli taşınmaz bölümleri "661-a" ve "662-c" olarak gösterilmişken hükmün 2.bendinin 2. paragrafında ilgili taşınmaz bölümünün sehven "662-a" olarak belirtildiği anlaşılmıştır.

Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olduğundan temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi ve 1 sayılı tarifesi uyarınca karar ve ilam harcının hüküm altına alınan değer üzerinden belirlenmesi gerekirken mahkemece toplamda 1.046,11 metrekare yüzölçümlü ve 399.786, 53 TL değerindeki taşınmazlar hakkında hüküm kurulduğu dikkate alınmaksızın fazla karar ve ilam harcı alınması doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, HUMK'un 438. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün 2. bendinin 2.paragrafında yer alan “662-a harfi ile gösterilen 119,18 m2'lik” ibaresinin çıkartılarak yerine “662-c harfi ile gösterilen 119,18 m2'lik” ibaresinin yazılmasına,

3. Hükmün 4. bendinde yer alan “Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 32.018,88-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 8.001,20-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 24.017,68-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına” cümlesinin çıkartılarak yerine "Harçlar kanunu gereğince alınması gereken toplam 27.309,41 TL harçtan peşin olarak yatırılan 8.001,20 TL harcın mahsubu ile 19.308,21 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.