"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında verilen kararın Dairece bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 02/06/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ..... ile diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat .....geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı ... vekili, mülkiyeti Hazine’ye ait olan dava konusu 2524 parsel sayılı taşınmazın tamamı üzerine davalı tarafından depo, ahır, bina yapmak ve ağaç dikmek, etrafını taş duvar ve tel örgü ile çevirmek ve sair muhtesat yapmak suretiyle müdahalede bulunulduğunu, sulh için davalıya yazı gönderildiğini ancak olumlu sonuç alınamadığını, davalının haksız işgalci olduğunu ileri sürerek dava konusu 2524 parsel sayılı taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, taşınmaz üzerindeki tüm muhtesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, sulhe ilişkin süreç devam ederken eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, halen değerlendirme aşamasında olan sulh başvurusunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, ecrimisili düzenli olarak ödediği için el atmanın önlenmesi ya da yıkım istenemeyeceğini, Hazineye güvenerek iyiniyetle uzun yıllardır taşınmaza yatırım yaptığını, kötüniyetli şagil olmadığını, örtülü kira sözleşmesine dönüşen bir kullanımı olduğunu, dava konusu taşınmaza yatırım yapmasına davacının sessiz kaldığını belirterek davanın reddini savunmuş; davalının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları olarak eşi Ayfer ve kızı Seda davaya dahil edilmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2015 tarihli, 2013/210 Esas, 2015/340 Karar sayılı kararı ile, davalının hukuken geçerli bir nedene dayanmaksızın taşınmazı işgal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21.06.2016 tarihli, 2016/2592 Esas, 2016/7512 Karar sayılı kararı ile, “...Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmaza davalı tarafından hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanılmaksızın müdahale edildiği saptandığına; davalının kiralama başvurusunun da henüz değerlendirmeye tabi tutulmadığı anlaşıldığına göre, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne var ki; dava değeri yönünden yapılan değerlendirmenin isabetli bulunduğu söylenemez. Bilindiği üzere, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli bir davada dava değerinin, müdahale edilen taşınmazın müdahaleye konu kısmının zemin değeri ile yıkımı istenen muhdesatın değeri toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak dava değerinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, belirlenen dava değeri üzerinden harca ve usuli kazanılmış hak kuralı da gözetilmek suretiyle vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ne şekilde belirlendiği denetlenemeyen dava değeri esas alınarak hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; davacı vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 01.06.2017 tarihli, 2016/12854 Esas, 2017/3119 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30.06.2021 tarihli, 2017/378 Esas, 2021/378 Karar sayılı kararı ile, iddianın sabit olduğu ne var ki taşınmazın 40000 m²'lik kısmı hakkında taraflar arasında imzalanmış kira sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve krokisinde (I) harfi ile gösterilen ve davacı tarafından davalıya kiralanan 40000 m²'lik kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer kısımlar bakımından elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ile dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı ... vekili, taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, 40.000 m2’lik kısım için kira sözleşmesi yapıldığından söz edilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığını, zira 2020 yılında kira sözleşmesinin feshedildiğini, dava değerinin doğru saptanmadığını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı hükmedildiğini ileri sürerek kararın belirtilen yönlerden bozulmasını istemiştir.
5.2. Dahili davalı ... vekili, davanın usulden ve esastan reddinin gerektiğini, dahili davalı ... davalının mirasını reddetmesine rağmen bunun gözetilmediğini, kendisinin sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Anayasa’nın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35 inci maddesi şöyledir: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir./Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir./Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
6.2.2. 07/02/1939 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un 5728 sayılı Kanun’un 97 nci maddesi ile değişik 17 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“(1) Devlet, zeytinciliğin ıslahı, yeni zeytin dikim alanlarının tespiti, zeytin dikim ve yetiştirilmesinin teşviki ile verimin artırılması, hastalık ve zararlılarla mücadele ile ürün elde etmekte masrafları azaltıcı araç ve gereçlerin imal ve ithalinde gerekli kolaylıkları sağlar.”
6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun;
605 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.”
609 uncu maddesi şöyledir:
“Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır./Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir./Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder./ Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir./Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.”
611 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.”
6.3. Değerlendirme
6.3.1. (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve dava değeri usule uygun şekilde keşfen belirlenerek, yargılama sırasında taraflar arasında yapılan ve feshedildiği davacı tarafından ispatlanamayan kira sözleşmesinin kapsamında kaldığı anlaşılan taşınmazın 40000 m²'lik bölümü yönünden karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazın geriye kalan bölümleri yönünden davanın kabulü ile elatmanın önlenmesine karar verilmesi kural olarak doğrudur.
6.3.2. Ne var ki, davalı ...’ün yargılama sırasında (03.05.2015) tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak eşi ... ile kızı ...’ü bıraktığı, mirasçıların davaya dahil edildikleri, mirasçılardan ... ve altsoyunun, kanunda belirtilen yasal süre içerisinde mirasbırakanları ...’ün mirasını tüm aktif ve pasifi ile kayıtsız ve şartsız olarak reddettikleri, bu hususun İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/548 Esas, 2015/542 Karar sayılı, 12.08.2015 tarihli kararı ile tespit edildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla, Mahkemece, mirası reddeden ... bakımından hüküm kurulması doğru olmamıştır.
6.3.3. Öte yandan, yıkım isteyen taraf kamu kurumu olup, kamu otoritelerinin taşınmazları üzerindeki mülkiyeti Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen özel mülkiyetten farklıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Aydın İmar Sanayi ve Ticaret A.Ş. kararında taşınmazların tapu sicilinde kamu kurumları adına tescil edilmesinin bu kurumları Anayasanın 35. maddesi bağlamında mülkiyet hakkı sahibi yapamayacağını, kamu kurumlarının taşınmazlar üzerindeki mülkiyetlerinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan özel mülkiyetten farklı olduğuna karar vermiştir. ([GK] B. No: 2018/10972, 28/7/2022 § 32).
6.3.4. Buna göre kamu kurumlarının mülkiyeti kural olarak Anayasanın 35. maddesindeki özel mülkiyetin sağladığı tüm hakları bahşetmeyeceğinden kamu kurumları ancak mülkiyetlerini kamu yararı amacıyla kullanabilirler. Bu çerçevede davacı ..., ancak kamu yararı ile hareket edebileceğinden yıkımda kamu yararının bulunması gerekir. 3573 sayılı Kanun ile Devlet’e zeytinciliğin korunması yolunda verilen pozitif yükümlülük de dikkate alındığında zeytin ağaçlarının yıkımından daha üstün bir kamu yararının bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek 1458 adet zeytin ağacı hakkında yıkım kararı verilmesi doğru değil ise de, davalının bu yöne ilişkin temyizi bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
V. SONUÇ:
1. (IV/6.3.1.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
2. (IV/6.3.2.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle dahili davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden dahili davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.