"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2107 E., 2022/1507 K.
DAVA TARİHİ : 19.09.2017
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/372 E., 2021/17 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal, tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı ... ile birkaç defa güven ilişkisine dayanarak taşınmaz alım satımı yapmış olduğunu ve alım satım bedellerini ödediğini, en son 2015 yılı Nisan ayında dava dışı ...'ın İstanbul ili, Sultanbeyli ilçesi, Sultanbeyli Mahallesi, Çiftlik mevkiinde kain 1332 parsel sayılı taşınmazını satacağını bunun için ismini vereceği kişiye vekaletname çıkarması gerektiğini bildirdiğini, vekaletnameyi verdikten üç gün sonra ...'ın vekaletnameyi getirdiğini ve yanında yırttığını, satışın olmadığını, daha sonra müşteri bulacağını söylediğini, şüphe üzerine tapuya gittiğini ve taşınmazın 09.04.2015 tarihinde ... tarafından vekalet ile kardeşi ...'ya 12.000,00 TL bedel ile satıldığını öğrendikten sonra 12.05.2017 tarihinde ...'a ihtarname çektiğini, satış bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiğini ileri sürerek taşınmazdaki payının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının taşınmazın satılması için vekaletname verdiğini, dava dışı ... ile davacı arasındaki sorunlar nedeni ile bu davanın açıldığını, vekalet tarihi ile satış tarihinin aynı gün olduğunu, vekalete dayanılarak devrin yapıldığını, taşınmazın 2,5 yıldır vergi ve giderlerinin tarafından karşılandığını, vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, aldatmaya ilişkin herhangi bir delilin sunulmadığını, davacının, dava dışı Sıddık tarafından aldatıldığını dava dilekçesinde açıkça ikrar ettiğini, bedelin sonradan ödeneceğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığını ve 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2021 tarihli ve 2017/372 Esas, 2021/17 Karar sayılı kararıyla; çekişme konu taşınmazın tapudaki resmi satış sözleşmesinde gösterilen bedeli ile keşfen saptanan değeri arasında fahiş fark bulunduğu, davalının sunduğu banka dekontu ve kabul gören savunmasına göre taşınmazın 285.000,00 TL'ye satın alındığı, bedelin davacının ticari ilişki içinde olduğu dava dışı ...'a gönderildiği; davacının, dava dışı ...'ın hileli davranışları ile dava dışı ...'ya vekalet verdiği ve satın alan davalı ...'in de bu durumu bildiği iddiasında bulunduğu ancak davalının kötüniyetini ispata yarar delil sunamadığı, ileri sürdüğü olayların tamamına yakınının dava dışı kişiler hakkında olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin bedel ve ödeme konusundaki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, dekontun davacı ile ilgisinin bulunmadığını, vekil ile alıcının işbirliği yaptığını, kötü niyetin kanıtlandığını belirterek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava reddedildiğinden dava değeri üzerinden müvekkili lehine ücreti vekalete hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27/09/2022 tarihli ve 2021/2107 Esas, 2022/1507 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; dava konusu taşınmazın davacı adına kayıtlı olan payının vekil aracılığıyla davalıya satıldığı, vekaletnamede davacının satış yetkisi verdiği, davalının taşınmazın bedelini banka kanalı ile dava dışı ...'a gönderdiği, davacının davalının aldatmaya yönelik herhangi bir eyleminden bahsetmediği ve kötüniyetli olduğunu kanıtlayamadığı, dilekçedeki asıl anlatımın dava dışı ...’ın kendisini aldattığı ve bedeli ödemediği yönünde olduğu, bu nedenle bedeli ödemesi için dava dışı ...'a ihtarname gönderildiği, böylece davacı tarafça davalının kötüniyeti ve hilesi açıkça kanıtlanmadığından Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği; davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde, davanın tapu iptali-tescil ve tazminat yönünden ayrı ayrı reddine karar verildiği, davanın niteliği gereği nispi harca ve ücreti vekalete tabi olduğu, dava değeri üzerinden davalı lehine nispi ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken maktu ücreti vekalete hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak davacının davasının tapu iptali - tescil ve tazminat yönünden reddi ile davalı vekili lehine nispi ücreti vekalete hükmedilmesi şeklinde esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; dava ve istinaf dilekçelerindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri; 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 3 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bilindiği üzere; 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nunda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1 inci maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3 üncü maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2 nci maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2. Somut olayda davacı; dava konusu İstanbul ili,....ilçesi,....Mahallesi, Çiftlik mevkiinde kain 1332 parsel sayılı taşınmazın satılması için Kadıköy 14. Noterliği'nin 09.04.2015 tarih 06279 yevmiye numaralı vekaletname ile davalının kardeşi ...'yı vekil tayin etmiş, söz konusu vekaletname ile vekil ... 09.04.2015 tarihinde 12.000,00 TL bedelle davacının taşımazdaki 69/12400 hissesini davalı ..ya satmıştır.
Davalı taşınmazın bedelini ödediğini savunmuş ve dosya içerisinde mevcut 09.04.2015 tarihli açıklama içermeyen dekontla dava dışı ...'a 285.000,00 TL göndermiştir. Davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi dava konusu taşınmazın satış tarihinde değeri 435.244,32 TL' dir.
3. Yukarıda değinilen ilkeler açıklanan olgularla birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı ... ile vekil ...'nın ve davalı ... 'nın el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacıyı zarara uğrattıkları sonuç ve kanaatine varıldığından davacının tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.