Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7457 E. 2023/436 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalıya yaptığı taşınmaz satışlarının muris muvazaası hukuksal nedenine dayanarak iptal edilip davacı mirasçıların adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, murisin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı, mirasçılar arasında anlaşma olabileceği, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fark bulunmasının tek başına muvazaa için yeterli olmadığı ve davalıya yapılan devirlerin muris muvazaası koşullarını taşımadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 24.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'ın, eşi ... ...’dan intikal eden 860 ada 15 - 896 ada 69 – 70 ve 1151 ada 76 parsel sayılı taşınmazlardaki 5/20’şer paylarını satış göstermek suretiyle 30.12.1998 tarihinde eşi ... ...’nın evlilik dışı birlikteliğinden olma oğlu davalı ...’a temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalı tarafından hiçbir bedel ödenmediğini, dava konusu taşınmazlar dışında başkaca taşınmazların da ... tarafından davalıya devredildiğinin tespit edildiğini ve bu taşınmazlara ilişkin olarak İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/253 E. ve İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/61 E. sayılı dosyalarında dava açıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında ...’tan satın aldığını, ayrıca mirasbırakan babası ... ...’dan kendilerine intikal eden bir taşınmaz üzerinde kendisi tarafından inşaa ettirilen ve iki dükkan ile iki daireden oluşan binanın da belediye emlak kaydını mirasbırakan ... adına açtırdığını, öte yandan dava konusu edilen 69 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, babası ... ...’nın Üsküdar 2. Noterliğinin 05.07.1996 ve 22.05.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın toplamda 195 m2'lik kısmını dava dışı ... Hatipoğlu’na sattığını, o tarihte bu satıştan haberi olmadığını, babasının ölümünden sonra bu satış işlemini öğrendiğini ve satılan kısmı dava dışı ...’den geri satın aldığını, anılan satış işlemine ilişkin dava dışı ... tarafından düzenlenmiş feragatname başlıklı belgenin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2021 tarihli ve 2016/173 E, 2021/365 Karar sayılı kararıyla; murisin taşınmazlarını satmasını gerektirir bir husus olmadığı gibi, davalının da satış tarihi itibariyle muristen taşınmazları satın alabilecek maddi imkanının bulunmadığı, taşınmazların olması gereken satış bedelleri ile senetlerde yazılı bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, taşınmazların tamamının aynı günde üvey oğul olan davalıya devredildiği, murisin asıl amacının davacılardan mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme dayanak bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, taşınmaz değerlerinin fahiş tespit edildiğini, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2022 tarihli ve 2021/2333 E-2022/1756 K sayılı kararı ile; murisin davacı mirasçıları ile beşeri ilişkisi bakımından, mal kaçırma kastı ile hareket etmesini gerektirecek bir anlaşmazlığın bulunduğu konusunda davacı tanıklarının bir anlatımlarının olmadığı, tanıkların 2009 yılında eve noter gelerek vekâletname alınması sonrası vekâleten yapılan satışlardan söz ettikleri, davalının felçli olan murise baktığını belirttikleri, buna karşın davalı tanıklarının anlatımlarında murisin kardeşlerine maddi destekte bulunduğu belirtilmekle, murisin davacılardan mal kaçırma kastı ile hareket ettiği yani murisin tasarrufunun mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı murisin dava konusu taşınmazlardaki hisselerini mirasçılar arasındaki anlaşma sonucu diğer mirasçılar gibi satış işlemi ile devir ettiği, dava konusu devirlerin yapıldığı tarihte murisin eşinden intikal eden çok sayıda taşınmaz hissesinin bulunduğu, işlem tarihinde bunları da elinden çıkarma olanağı varken üzerinde tuttuğu, murisin zaman içerisinde 3. kişilere de başka taşınmazlar sattığı resmi satış bedelinin ederinden düşük gösterilmesinin tek başına muvazaanın varlığını kabule yeterli olmadığı dikkate alındığında somut olayda bağlayıcı olan 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK’da sözü edilen muris

muvazaası koşullarının bulunmadığı, davanın reddi yerine yasal ve yeterli gerekçeye dayalı olmayan davanın kabulü yönündeki kararın isabetli olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili dilekçesinde, murisin hiçbir zaman mal satmaya ihtiyacının olmadığını, yine murisin yapmış olduğu tasarruflar arasında denkleştirme amacının bulunmadığını, satış bedeli ile taşınmazların gerçek bedelleri arasında fahiş fark bulunduğunu, davalının bu taşınmazları alacak kadar mali durumunun olmadığını, dosyadaki deliller ile sabit olduğu üzere muris tarafından satış gösterilmek suretiyle dava dışı 42 parça taşınmazın daha sistematik şekilde ve grup halinde davalıya bila bedel devredildiğini, söz konusu dava dışı taşınmazlar ile ilgili olarak farklı mahkemelerde açılmış davaların bulunduğunu, murisin yaptığı devirlerden dolayı sonradan pişmanlık duyduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince murisin sağlığında davalı dışında başka birçok kişi ile taşınmaz satış işlemi yapıldığı ifade edilerek muris muvazaası bertaraf edilmeye çalışılsa da iş bu iddiaların hiçbir gerçek dayanağı olmadığı gibi huzurdaki dava ile de bir alakasının olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi şöyledir:

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.