"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, asıl dava yönünden davanın reddine, birleştirilen dava yönünden kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
1. Asıl dava dosyasında, davacı ..., çekişmeli 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazın müşterek kök muristen intikal ettiğini, murise ait iskan suretiyle oluşan tapu kaydının taşınmaza ait olduğunu, buna rağmen kadastro sırasında taşınmazın davalılar adına tespit ve tescil edildiğini belirterek, tapu iptali ve miras payı oranında tescili isteğinde bulunmuştur.
2. Birleştirilen dava dosyasında davacı ... ve arkadaşları, çekişmeli 101ada 23, 25, 104 ada 6, 11, 26, 105 ada 38, 111 ada 2, 116 ada 7, 119 ada 38 ve 120 ada 12 parsel sayılı taşınmazların müşterek kök muristen intikal ettiğini, murise ait iskan suretiyle oluşan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara ait olduğunu, buna rağmen kadastro sırasında taşınmazın davalılar adına tespit ve tescil edildiğini belirterek, tapu iptali ve miras payı oranında tescili isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar yargılama sırasında sundukları sözlü ve yazılı beyanlarında davacıların miras payı oranında dava açtıklarını bu nedenle terekenin tüm lehtarlarının davada taraf olması gerektiğini belirterek, aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddi gerektiğini, öte yandan davacıların yakın mirasbırakanı .... ile kendi mirasbırakanları ....’ın kök muristen gelen yerleri taksim ettiklerini, çekişmeli taşınmazların kendi mirasbırakanları .....a isabet ettiğini davacıların bu taşınmazlar üzerinde miras yoluyla gelen haklarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda;
1. Asıl dava yönünden dava konusu 111 ada 2 parselin tereke malı olmadığı, davalılar tarafından satın alındığı gerekçesiyle iddia ispat olunamadığından asıl davanın reddine,
2. Birleştirilen dava yönünden ise,
Davacı ...’nin davasının feragat nedeniyle reddine,
Davacı ...’nın çekişmeli taşınmazlar hakkında aynı iddia ile açtığı kadastro tespitine itiraza ilişkin davanın iş bu dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davacı ... yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine,
Davacılar ...,... ve .....’ın 111 ada 2 parsele yönelik davasının taşınmazın tereke malı olmadığı, davalılar tarafından satın alındığı gerekçesiyle iddia ispat olunamadığından reddine,
Davacılar .... ve .....’ın 101 ada 25, 104 ada 6, 105 ada 38, 119 ada 38 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davasının iş bu taşınmazların kök muristen intikal eden yerlerden olmadığı gerekçesiyle, sübut bulmadığından reddine,
Davacılar ..., ... tarafından çekişmeli 104 ada 11 ve 116 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı tapu kaydının (185 payın) iptali ile Ardahan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/469 Esas, 2010/530 Karar sayılı ilamında ...'nın veraset ilamında belirtilen paylar oranında (Her bir davacı yönünden 7 pay olarak) davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacılar ..., , ... tarafından çekişmeli 101 ada 23, 104 ada 26 ve 120 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı tapu kaydının (63 payın) iptali ile, Ardahan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/469 Esas, 2010/530 Karar sayılı ilamında ...'nın veraset ilamında belirtilen paylar oranında (Her bir davacı yönünden 1 pay olarak) davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, hakkında davanın kabulüne karar verilen 101 ada 23, 104 ada 11, 26, 116 ada 7 ve 120 ada 12 parsel sayılı taşınmazların kök muris ...’in sağlığında paylaşıldığını, çekişmeli yerlerin kendi mirasbırakanları Taştan’a isabet ettiğini, bu nedenle davacıların taşınmazlarda miras yoluyla intikal eden haklarının bulunmadığını, öte yandan daha evvel aynı taşınmazlara yönelik olarak Çıldır Kadastro Mahkemesinde görülen hükmen tescile esas dava dosyasının iş bu dosya yönünden kesin hüküm oluşturduğunu belirterek, bu parsellere yönelik hükmün esastan, hakkında davanın reddine karar verilen taşınmazlara yönelik hükmün ise yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." hükmünü içermektedir.
3.2.3. TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.
3.2.4. TMK'nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.
3.2.5. Öte yandan bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtlar ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacaktır.
3.2.6. 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Davalıların davanın kabulüne karar verilen 101 ada 23, 104 ada 11, 26, 116 ada 7 ve 120 ada 12 parsellere yönelik temyiz itirazları incelendiğinde, Mahkemece dava konusu taşınmazların müşterek kök muristen intikal ettiği, davacıların taşınmazlar üzerinde miras yoluyla intikal eden haklarının bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiş ise de; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğundan söz edilemez. Doğru sonuca varılabilmesi öncelikle; davacı tarafın dayandığı kök geldileri iskan sureti ile oluştuğu anlaşılan tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritaları, komşu parsel tutanakları ve dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra taşınmaz başında taşınmazı iyi bilen elverdiğince yaşlı, tarafsız şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Tespite dayanak olan tapu kayıtları ile davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları tüm hudutları tek tek okunarak yerel bilirkişi yardımı ve teknik bilirkişi eli ile zeminde gösterilmesi sağlanmalı; gösterilen hudutlar fen bilirkişi krokisinde işaretlenmeli; tapu kayıtlarının kapsamı kesin olarak belirlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli ve tapu uygulamasını gösterir ayrıntılı krokili rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan tapu kapsamında kaldığı belirlenecek bölümlerin tapu malikleri arasında taksim edilip edilmediği, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölüm olması halinde ise taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime geçtiği, kimin tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, tarafların ortak mirasbırakanından kalıp kalmadığı, mirasbırakandan kalmış ise terekesinin tüm mirasçıların ya da yasal temsilcilerinin katılımı ile paylaşmaya tabi tutulup tutulmadığı, her bir mirasçıya miras payına karşılık taşınır ya da taşınmaz mal verilip verilmediği, dava konusu taşınmazın kimin miras payına düştüğü, kim tarafından, ne şekilde kullanıldığı olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri terekeye dahil taşınmazların tespit tutanakları ve kesinleşmiş iseler kadastroca oluşan tapu kayıtları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
3.3.2. Davalıların yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, aralarında bağlantı bulunduğu için birden çok davanın HMK’nın 166/1. maddesi çerçevesinde birleştirildiği durumlarda; yargılama birlikte görülmüş olsa dahi ortada birleştirilen dava sayısı kadar birbirinden bağımsız davalar bulunur. Bu nedenle tek dosya üzerinden yargılama yürütülse dahi talepler bağımsızlığını koruduğundan gerek asıl dava yönünden gerekse birleştirilen dava yönünden iddia ve savunmanın tahlili neticesinde varılacak sonuca göre tarafların taleplerinin karşılanması işin özündendir. Yargılama tek bir dosya üzerinden sürdürülmekle birlikte, bağımsızlığını koruyan her bir dava bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hüküm kurulması, gerekçe yazılması, karar başlığında da asıl ve birleştirilen dava bilgileri belirtilmek suretiyle hüküm kurulması, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenerek hüküm altına alınması zorunludur.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ...’nın tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 111 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil istemiyle dava açtığı, bilahare Mahkemesince asıl dava ile arasında hukukî ve fiili irtibat bulunduğu, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçesiyle HMK’nın 166/1. maddesi uyarınca davacılar ... ve arkadaşları tarafından çekişmeli 101ada 23, 25, 104 ada 6, 11, 25, 26, 105 ada 38, 116 ada 7, 119 ada 38 ve 120 ada 12 parsel sayılı taşınmazlara yönelik aynı iddia ile açılan davanın birleştirilmesine karar verilerek yargılamanın birlikte yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
Ne var ki; Mahkemece gerekçeli karar başlığında asıl ve birleştirilen davaya ilişkin bilgilere ayrı ayrı yer verilmediği, birleştirilen dava ile asıl davanın birbirinden bağımsız olduğu, bağımsızlığını koruyan her bir dava hakkında ayrı ayrı yargılama yapılarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil sayım ve döküm yapılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin sonuca gidildiği gibi, hakkında davanın reddine karar verilen 101 ada 25, 104 ada 6, 105 ada 38, 111 ada 2 ve 119 ada 38 parsellere ilişkin dava yönünden ise kabul ve ret oranına göre yargılama gideri ve kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde bu gereğe riayet edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi dahi isabetsiz olup, davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde görülmüştür.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatırana geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.