Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7657 E. 2023/1321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalıya yaptığı taşınmaz temliklerinin muris muvazaası içerip içermediği ve davacının tapu iptali ve tescil taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, mirasbırakanın temliklerinde mirasçılardan mal kaçırma kastı olduğunu ispatlayamaması ve Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlar gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 07.03.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...'ın 799 ada 11 ve 32 ada 17 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalıya mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak devrettiğini, mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğunu ve taşınmazlarını satma ihtiyacı olmadığını, davalı tarafından baskı altına alındığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, diğer miras payları oranında mirasçılar adına tesciline, olmadığı taktirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakanın mirasçıları arasında mal paylaştırma saikiyle hareket ettiğini, davacı ...'a diğer mirasçılardan daha fazla kazandırmada bulunduğunu, mirasbırakanın felç geçirdiğini, tedavi ve bakımı ile kendisinin ilgilendiğini, terekede birden fazla taşınmazın bulunduğunu, bu durumun mirasbırakanın temliklerdeki amacının mal kaçırmak olmadığını gösterdiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2018 tarihli ve 2015/311 Esas, 2018/572 Karar sayılı kararıyla; temliklerin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, dava konusu taşınmazların tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarihli ve 2019/552 Esas, 2021/931 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın ölen oğlu ...'e temlik ettiği herhangi bir taşınmaz bulunmadığı, oğlunun eşi olan dava dışı ...'ye temlik edilen 570 m²'ik bahçe ve mirasbırakanın diğer mirasçılarına temlik ettiği taşınmazlar dikkate alındığında, hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırmadan söz edilemeyeceği, mirasbırakanın mal satmasını gerektirir ekonomik ihtiyacının olmadığı, akitte gösterilen değer ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunduğu, akitte gösterilen bedelin ödendiğinin de kanıtlanamadığı, temliklerin 01/04/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, davacının dava dilekçesinde tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescil talebinin bulunduğu, davacının dava konusu ettiği miras payı oranında davasının kabul edildiği ve davacının diğer mirasçılar adına tescil talep etme ... bulunmadığı (aktif husumet ehliyeti) gerekçesi ile davalının istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine, davacının istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.02.2022 tarihli ve 2021/6756 Esas, 2022/1397 karar sayılı kararıyla “ mirasbırakanın 799 ada 11 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazını 04/06/2007 tarihinde, 32 ada 17 parsel sayılı kargir ahır-bağ vasıflı taşınmazını 28/07/2010 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği, ayrıca dava dışı kızı Zeynep’e 27 ada 12 ve 758 ada 18 parsel sayılı taşınmazlarını, 1996 yılında ölen oğlu ...’in eşi ...’ye 32 ada 67 parsel sayılı taşınmazını, davacıya da 32 ada 70 parsel ve 1150 ada 1 parseldeki 3 no.lu bağımsız bölümü temlik ettiği anlaşılmakta olup, kural olarak mirasçılar arasında bir paylaştırmadan bahsedilebilmek için bütün mirasçılara az veya çok, hak dengesini gözetir bir şeylerin verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde paylaştırmadan bahsedilemeyecek olup, paylaştırma yapıldığının ileri sürüldüğü tarihte mirasbırakan tarafından eşi ...’ye ve torunlarına bir şey verilmediği açıktır. Bu nedenle tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Ne var ki, mirasbırakanın davalıya 2 parça taşınmazını devrederken davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek somut bir olgu dosyaya yansımadığı gibi, aksine davacının da 24/07/2001 tarihinde mirasbırakandan 2 parça taşınmaz devraldığı, mirasbırakanın terekesinde 4 parça daha bağ ve tarla vasıflı taşınmazının bulunduğu hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mal kaçırmak iradesiyle hareket etmediği, bir başka ifadeyle temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri gereğince muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı asilin duruşmada yemin delilinin kabulüne ilişkin herhangi bir beyanı olmadığını, usulüne uygun yemin metninin davalıya tebliği ve bu metindeki hususlarda yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince yemin konusunda temyiz ve istinaf aşamasında hiçbir değerlendirme yapılmadığını, mirasbırakanın mal kaçırma kastı olmasa dava konusu taşınmazların da halen terekede olacağını, kabul edilebilir bir denkleştirme yapılmadığını, davacıya verildiği iddia edilen ve denkleştirme iddiasında bulunulan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazlar arasında fahiş bedel farkı bulunduğunu, mirasbırakanın denkleştirme yapmak amacında olmadığını, değeri çok yüksek olan taşınmazları diğer mirasçılardan kaçırmaya çalıştığını, mirasbırakanın bütün çocuklarına düğün yapıp hepsine sayısız altın bilezik taktiğını, davacının ise düğün yapmak istememesi nedeniyle mirasbırakanın düğün bedeli karşılığı yıllar önce davacıya kazandırmada bulunduğunu, amacın paylaşım yapmak olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. Öte yandan, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. SONUÇ:

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

07/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.