Logo

1. Hukuk Dairesi2022/777 E. 2022/3056 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: ESKİŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine ilişkin verilen karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekilince temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, orta derecede bilişsel bozukluk demans tanısı ile tedavi gören mirasbırakanları Süleyman’a Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1668 Esas, 2014/1159 Karar sayılı kararı ile davalılardan oğlu ...’in yasal danışman olarak atandığını, bu karardan sonra Eskişehir 2. Noterliğinin 28.11.2014 tarihli ve 26047 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...’nin vekil tayin edildiğini, anılan vekaletname kullanılmak suretiyle 3076 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’e, 1317 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın davalı ...’e, ondan da diğer davalı ...’a, 1318 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın davalı ...’e, kalan ½ payın ise diğer davalı ...’e devredildiğini, vekaletnamenin düzenlenme tarihinin 28.11.2014 olduğunu, oysa vekaletnamenin tanzim tarihinden 2 gün önce Yunus Emre Devlet Hastanesinin 26.11.2014 tarihli raporu ile mirasbırakana “vekaletname veremez, vasi tayini uygundur” şeklinde rapor tanzim edildiğini, bu hususun davalı oğlu ...’in de bilgisi dahilinde olduğunu, fiil ehliyetini haiz olmadığı dönemde tanzim edilen vekaletname uyarınca devri yapılan dava konusu taşınmazların öncelikle ehliyetsizlik, olmadığı takdirde muris muvazaası, bu da olmazsa vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemişler, 07.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile tüm mirasçılar adına tapu iptal ve tescil talep ettiklerini beyan etmişler, mirasbırakanın terekesine Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/176 Esas, 2018/1159 Karar ve 26.09.2018 kesinleşme tarihli kararı ile ... tereke temsilcisi olarak atanmıştır.

II. CEVAP

1. Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ..., mirasbırakanı uzun süreden beri tanıdıklarını, kendisinin hacca gitmek üzere dava konusu taşınmazları sattığını, satış bedellerinin hesabına yatırıldığını, vekaletnamenin tanzim tarihi itibariyle herhangi bir hastalığının olmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.

2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakana yasal danışman olarak atandığını, mirasbırakanın kendi rızası ile dava konusu taşınmazlarını satmak istediğini, bu doğrultuda devirlerin yapıldığını, vekaletnamenin tanzim tarihi itibariyle de fiil ehliyetini haiz olduğunu belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

3. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., dava konusu taşınmazın bedeli karşılığında iktisap ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli 2016/320 Esas 2018/520 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın vekaletnamenin düzenlendiği 28/11/2014 tarihi itibariyle fiil ehliyetini haiz olmadığı, bu nedenle vekil olan davalı ... tarafından mirasbırakan adına yapılan ilk el satışların yolsuz tescil hükmünde olduğu, ayrıca mirasbırakana ait 1317 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının davalı ... tarafından 20/05/2015 tarihinde diğer davalı ...'e satışında, resmi satış bedeli ile keşfen saptanan değeri arasında fahiş fark bulunması ve davalı ...'ın mirasbırakanın vekili olan diğer davalı ...'nin arkadaşı olması nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ve dava konusu taşınmazın tüm mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakan tarafından hacca gitmek amacıyla dava konusu taşınmazın satılığa çıkartıldığı, usulüne uygun olarak düzenlenen vekaletname uyarınca devrin yapıldığı, bedelin ise devir sonrasında ödendiği, iddiaların asılsız olduğu belirtilerek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 31/10/2021 tarihli 2019/536 Esas ve 2021/1708 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan Süleyman Enserlioğlu'nun hukuki ehliyetinin bulunmadığının Adli Tıp Kurumunun 25/09/2017 tarih, 4238 sayılı raporu ile sübut bulduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Noter huzurunda usulüne uygun olarak tanzim edilen vekaletname uyarınca devrin yapıldığını, bu işlemden mirasbırakanın haberdar olduğunu, davalı ... tarafından 1317 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın bedeli davalı ...’e ödenmek suretiyle iktisap edildiğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” şeklinde düzenlenen 9. maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa’nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11/06/1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.

Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya bakıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.

Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüş mirasbırakanın vekaletnamenin düzenlendiği tarihte fiil ehliyetini haiz olmadığı Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmiştir.

3.2.2. Öte yandan; Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" düzenlemesine yer verilmiş; aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür. Kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarihli l990/4 Esas l99l/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.

3.3. Değerlendirme

(IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçe yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... ile ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 16.215,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.