Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7788 E. 2023/625 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen taşınmaz satışının iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekaletnamede belirtilen yetkileri aşarak taşınmazı devretmesi ve alıcının da bu durumu bilmesi veya bilmesinin gerekmesi nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı dahili davalı ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07.02.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Davalı ... İnş. A.Ş. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ...’in kardeşi ... ile ... İnşaat isimli komandit şirkete ortak olduklarını, ... ve ...’ın ölümü üzerine şirket işlerini çocukları olan davalılar ... ve ...’ın takip ettiğini, davalıların şirket işleri ile silah ruhsatlarının takibi konusunda vekaletname gerektiğini söylemesi üzerine kızkardeşleri ile birlikte davalı ...’i vekil tayin ettiğini, bilahare yaptığı araştırmada mirasbırakan ...’ten intikal eden 1 ada 51 parsel sayılı taşınmazdaki 3/80 payın vekil ... tarafından anneleri olan davalı ...’ye satış gösterilerek devredildiğini öğrendiğini, davalı ...’nin taşınmazı temellük ettiğinden haberi dahi olmadığını, alıcı vekili olarak davalı ...’ın hareket ettiğini, durum ortaya çıkınca davalılar ... ve ...’ın kızkardeşlerine sus payı olarak 300.000,00’er TL verdiğini, satış nedeniyle kendisine bir ödeme yapılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın 3/80 payının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa devre konu payın rayiç değerinin ( 1.371.666,67 TL’den az olmamak üzere ) davalılardan tahsilini istemiş; 31.01.2013 havale tarihli dilekçesi ile, tapu müdürlüğünün şirketlere yapılan satışlar hakkında kendisine yeterli bilgi vermediğini, bu nedenle şirkete karşı dava açmadıklarını, gelen kayıtlardan ikinci temliki öğrendiğini ileri sürerek, kayıt maliki olan dava dışı ... isimli şirketin davaya dahil edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacı ile eşinin kendisine ve piyasaya olan borçları satış bedelinden mahsup edilerek bakiye kısmın şahitler huzurunda ödendiğini, davacının herhangi bir ... kalmadığını, vekaletname tarihinden üç yıl sonra devrin yapıldığını, kötüniyetli olunsaydı hemen yapılabileceğini, satış gücünün kuvvetlendirilmesi için payların anneleri olan Bahriye’de toplandığını, davacının uğradığı bir zarar bulunmadığını, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., iddiaları kabul etmediğini, davacı ile arasında akdi bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle aleyhine açılan davanın hukuki bir nedeninin bulunmadığını, öncelikle hakkındaki davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini, diğer davalı ... adına vekaleten taşınmaz iktisap ettiğini, davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

3. Dahili davalı ... isimli şirket vekili, müvekkilinin diğer davalı ...’den 7/80 payı rayiç bedeli karşılığında iyiniyetli olarak satın aldığını, iyiniyetinin korunması gerektiğini bildirip, hakkındaki davanın reddini savunmuştur.

4. Davalı ... dava açıldıktan bir gün sonra ölmekle, davaya dahil edilen mirasçıları Melek ve ..., kardeşleri ... ile kuzenleri ...’ın şirket işlerinin takibi için kendilerinden vekaletname aldıklarını, satıştan sonradan haberlerinin olduğunu, erkek kardeşlerinin konunun kapanması için kendilerine para verdiğini beyan etmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.01.2016 tarihli ve 2011/456 Esas, 2016/12 Karar sayılı kararıyla; vekil ...’in annesi Bahriye’nin 7/40 payını şirketlere sattığı, ...’e toplamda 15.253.000,00 TL ödeme yapıldığı, gerekçesiyle iptal ve tescil isteğinin reddine, öte yandan davalı ...’in davacıya ait payı devretmesi nedeniyle 1.371.666,67 TL’yi davacıya ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulü ile anılan bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’ndan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.01.2020 tarihli ve 2016/17079 Esas, 2020/310 Karar sayılı kararıyla; "Somut olayda, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, taraf delilleri eksiksiz bir biçimde toplanmamıştır. Hal böyle olunca, ilk temlik yönünden vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulması, taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanılması, özellikle eldeki vakıa ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/135112 soruşturma numaralı dosyasının celp edilerek incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değenlendirilerek ilk yapılan temlikte vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının ortaya çıkarılması, kullanıldığı saptanır ise ikinci temlik yönünden dahili davalı ... şirketinin iyiniyetli mal edinen 3. kişi konumunda bulunduğu savunması gözetilerek TMK’nin 1023. maddesi uyarınca kazanımının korunup korunmayacağı hususu üzerinde durulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuksal neden yönünden hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş; davalı ... vekili ile dahili davalı Şirket vekilinin karar düzeltme istekleri Dairemizin 31.03.2021 tarihli ve 2021/880 Esas, 2021/1920 Karar sayılı kararı ile, karar düzeltme dilekçelerinde yazılı nedenlerin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vekil olan davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullandığı, davalı ... ile diğer davalı ...'ın el ve iş birliği içerisinde hareket ettikleri, dahili davalı Şirket'in ediniminin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davalı ... vekili, duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili, vekil edenlerin düzenlediği vekaletnamelere uygun şekilde satış işlemlerinin yapıldığını, Mahkemece, bozma kararına uyularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/135112 soruşturma sayılı dosyanın celbinden sonra başkaca hiç bir delil toplamadan ve dava hakkında esasa ilişkin beyanları sunmalarına fırsat verilmeden, davacı tarafın beyanlarına itibar edilerek karar verildiğini, davacı vekaletnamede yazılı yetkiyi vermediğinden bahisle sahtelik iddiasında bulunduğuna göre HMK'nın 208. maddesi uyarınca münhasıran açılacak münferit bir dava ile bu iddia ispatlanmadıkça, bu davada dinlenemeyeceğini, dosyada taraf olarak yer alan ... ve ...'ın tanık sıfatıyla verdikleri beyanlara itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını, karar verilen duruşmaya mesleki mazeretleri nedeniyle katılamayacaklarını UYAP üzerinden mahkemeye bildirdiklerini, bozma kararı doğrultusunda toplanacak başkaca delil olup olmadığı, yazılı yargılamanın tamamlanacağı ve sözlü yargılamaya geçileceği bildirilerek, davanın esasına ilişkin beyanda bulunmak üzere davalı tarafa süre verilmemesinin yasaya aykırı olduğunu, davalının hiçbir hukuki menfaatinin bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Dahili davalı Şirket vekili, Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen gerekli araştırmanın yapılmadığını, kararın somut bir gerekçeye dayandırılmadığını, bozmadan sonra yeniden bilirkişi raporu alınmadığını, zamanaşımı defilerinin değerlendirilmediğini, taşınmazın dahili davalı Şirket tarafından iyiniyetli olarak ve rayiç bedeli ödenerek satın alındığını, amacın taşınmazın diğer paylarını toplamak olduğunu, diğer davalıların taşınmazdaki payı satacaklarını söylemeleri ve ticari iş ilişkisi kapsamında para gönderildiğini, ancak bu vaad yerine getirilmeyince, bu nedenle kendisine gönderilen paranın tamamınının gönderilen hesaplara iade edildiğini, dava dilekçesinde vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasının bulunmadığını, dahili davalı Şirket'in noter tarafından düzenlenen vekaletnamenin geçerliliğine olan inancının, satıcı vekilinin kötü niyetli davrandığını bilmediği veya bilmesinin beklenemeyeceğinin gözönünde tutulması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İyiniyetli üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1023. maddesi;

“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan bu maddeye göre, tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendisinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkânsız olan kişinin iktisabı korunur.

Öte yandan aynı Kanun'un “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1024. maddesi ise;

“Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.

Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden aynî ... zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” hükmünü içermektedir. Bu madde ile de iyi niyetli olmayan kimsenin iktisabının korunmayacağına vurgu yapılmıştır. TMK’nın 1023. maddesi iyiniyetle mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korurken; aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 1024. madde ile iyiniyetli olmayan üçüncü şahısların kazanımını hükümsüz saymıştır.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nun 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Dahili davalı ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 46.849,29 TL bakiye onama harcının temyiz eden dahili davalı ... İnşaat San. ve Tic. A.Ş ve davalı ... Kapıcıoğlun'dan alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

07.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.