"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2221 E., 2020/899 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi/ Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/389 E., 2017/609 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... ili, Merkez ilçesi,...köyünde yapılan kadastro çalışması sırasında 130 ada 60 parsel numaralı taşınmazın esasen Büyük ... köyü kadastro tespit ve tahdit sınırlarında olması gerekirken...köyü sınırlarına dahil edildiğini, dolayısıyla başka köyden olması nedeniyle kadastro bilirkişilerinin davacıyı tanımamasından ötürü Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa söz konusu taşınmazın davacının mirasbırakanı babası tarafından uzun süre ekilip biçildiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra kardeşlerinin kendi aralarında tarlaları paylaştıklarını, bu tarlanın da davacıya verildiğini, onun da uzun süre ekip biçtiğini, davacının dava konusu taşınmazda serbest tasarruf yapamadığı gibi ecrimisil bedeli ödemek zorunda bırakıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın tescil tarihinin 10.03.2006 olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı açısından Kanun'da aranılan anlamda zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2016/389 Esas, 2017/609 Karar sayılı kararıyla;keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanlarına göre dava konusu taşınmazın davacıya ait olmadığı, kime ait olduğunun bilinmediği, davacının dava ettiği yerin dava konusu taşınmazın kuzeydoğu tarafından 1 km uzağında olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde davacının herhangi bir zilyetliğinin bulunmadığı, davacı tarafça dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetliğinin 20 yıldan fazla sürdüğüne dair herhangi bir delil sunulmadığı, davacı taraf lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kullanımında olan taşınmazın Büyük ... köyü kadastro tespit ve tahdit sınırlarında olması gerekirken...köyü sınırlarına dahil edildiğini, davacının ...köyü ile bir bağlantısı olmadığını, bu şekilde bir kadastro çalışması yapıldığına dair Büyük ... köyüne bir ihbarda da bulunulmadığını, bu durumun Kadastro Kanunu'nun 4 üncü maddesinde belirtilen düzenlemeye aykırı olup Kanun'a aykırı işlem yapıldığını, Mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığını, davaya konu edilen taşınmazın ada ve parsel numarasının hatalı olduğunun keşifte ortaya çıktığını, Mahkemenin maddi hatanın düzeltilmesi yoluna giderek yanlış ada ve parselde açılmış olan davanın tashihini yapabilmesi mümkün olmasına rağmen bu yolu tercih etmeyip davanın yine aynı nedenlerle reddine karar verdiğini, dilekçede maddi hata olması nedeniyle keşfin de yanlış yerde yapıldığını, davacıya ait taşınmazın yine aynı bölgede olmasına rağmen ada ve parselde yapılan maddi hata düzeltilmeksizin yargılamaya devam edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2020 tarihli ve 2018/2221 Esas, 2020/899 Karar sayılı ilamıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi uyarınca hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, Mahkemece kendiliğinden araştırma yapılamayacağı, davacının dava konusu...köyü 130 ada 60 parsel sayılı taşınmazı kullanmadığının anlaşıldığı, davacı vekili her ne kadar istinaf dilekçesinde Mahkemenin maddi hatanın düzeltilmesi yoluna giderek yanlış ada ve parselde açılmış olan davanın tashihini yapabilmesi mümkün olmasına rağmen davanın reddine karar verdiğini ileri sürmekte ise de; davacının talebinin maddi hata niteliğinde olmadığı, ayrıca yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığı, davacı taraf lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı Mahkemece belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü ve 190 ıncı maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu, dava konusu ... ili, Merkez ilçesi,...köyü, 130 ada 60 parsel sayılı, 6743,49 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın, malikinin kim olduğu tam ve kesin olarak bilinemediği, ilgililerinin de yapılan ilan ve çağrılara rağmen gelmediği belirtilerek hak kaybına sebebiyet vermemek amacıyla davalı Hazine adına tespit edildiği, dava açılmadığından kadastro tespitinin 10.03.2006 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 01.07.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak; eldeki dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup davaya konu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 10.03.2006 tarihi ile davanın açıldığı 01.07.2016 tarihi arasında 3402 sayılı Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süre geçmiş olduğuna göre davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmek suretiyle ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilip düzeltilerek onanması 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi hükmü gereğidir.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeple ;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda değinilen yön itibariyle kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.