"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/152 E., 2022/130 K.
DAVA TARİHİ : 25.01.2017
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil ve bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları Halil Uçan'ın terekesine ait 8 ada 31, 104 ada 38 ve 39, 15 ada 35, 17 ada 19 ve 21, 54 ada 37, 10 ada 104,105,109,110,111, 7 ada 72, 86 ada 16, 15 ada 33 ve 54 ada 39 parsel sayılı taşınmazların davalıların ablası ve kendilerinin anneleri olan mirasbırakan ...'nün bilgisizliğinden ve okuma yazma bilememesi gibi zayıf yönlerinden faydalanılarak, 10.02.1999 tarihinde Çorlu Tapu Müdürlüğü'nün 679, 670, 681 yevmiye sayılı resmi senetlerinde mirasın paylaştırıldığı gerekçesi ile davalılar tarafından imzasının alındığını, taksim ile anneleri Sabriye’ye yasal miras payına isabet edecek miktardan çok daha az ve değersiz 104 ada 38 ve 39 ile 8 ada 31 parsel sayılı taşınmazların verildiğini, yaptıkları araştırma neticesinde 104 ada 39 ve 38 parsel sayılı taşınmazların dahi tapu senetlerinin davalıların hileli eylemleri ile düzenlendiğini ve gerçekte davalılar adına tescil edildiğini öğrendiklerini, anılan işlemlerde hile ile irade bozukluğu ve aşırı yararlanmanın söz konusu olduğunu ileri sürerek çekişme konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde dava konusu taşınmazlarda paylarına isabet edecek bedelin tespit edilerek işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacılardan Erdoğan'ın ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, 10.02.1999 tarihinde yapılan rızai taksimin tamamen tarafların bilgi ve isteğine göre yapıldığını, ortada herhangi bir hile ve gabinin olmadığını, 104 ada 38 ve 39 parsel sayılı taşınmazların 2012 yılında kadastro müdürlüğünce yapılan 22/A çalışmaları sırasında hatalı olarak kendileri adına tescil edildiğini, bu taşınmazları bedelsiz olarak davacılara iade etmeye hazır olduklarını, rızai taksim sonucu Sabriye’ye verilen 8 ada 31 parsel sayılı taşınmazın ise Sabriye tarafından yıllar önce satıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2017/43 Esas, 2018/306 Karar sayılı kararıyla; hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.03.2020 tarihli ve 2019/428 Esas, 2020/346 Karar sayılı kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 28.04.2021 tarihli ve 2020/1643 Esas, 2021/2650 Karar sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, dava 10.000 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış olup, yargılama sırasında keşfen dava konusu taşınmazların değerinin tespit edildiği, ancak harç ikmal edilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan rayiç değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacılara süre verilmesi, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi yerine, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmış, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 25.05.2022 tarihli ve 2021/152 Esas, 2022/130 Karar sayılı kararıyla; davacıların mirasbırakanı ... ile davalılar arasındaki paylaşım işleminin 10.02.1999 tarihinde gerçekleştiği, Sabriye'nin bu işlemi gerçekleştirdiği tarihten sonra 14.11.2015 tarihine kadar yaşadığı, yasada öngörülen 5 yıllık süre boyunca herhangi bir dava yoluna gitmediği gibi davacılar tarafından mirasbırakanlarının ölümünden sonra dava açılan 25.01.2017 tarihi itibariyle de 6098 sayılı Kanun'un 28/2 nci maddesinde öngörülen 1 yıllık süre ve sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren her halükarda öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yetersiz gerekçe ile verilen kararda sundukları cevap, beyan ve itirazlarının değerlendirilmediğini, kararın usul, esas yönünden hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, maddi sorun hakkında yanlış sonuca varıldığını, delillerin toplanmadığını, talep edilmesine rağmen tanıkların dinlenmediğini, eksik inceleme sonucu karar verildiğini, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığını ve davalı tarafın bunun aksini iddia etmesine rağmen buna dair somut bir beyan ve delil dahi sunmadığını bildirerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, gabin ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 28 inci, 36/1 inci ve 39 uncu maddeleri.
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (mülga) 21 inci ve 28/1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların kök mirasbırakanı Halil Uçan'ın 15.01.1968 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak eşi Şükriye, kızı Sabriye ve davalı oğulları Necmi ve Ali'nin kaldıkları, Şükriye'nin de 1980 yılında öldüğü, Sabriye'nin ise 14.11.2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları olarak davacıların kaldığı, dava konusu 104 ada 38 ve 39, 15 ada 35, 17 ada 19 ve 21, 54 ada 37 ve 39, 10 ada 104, 105, 109, 110, 111, 7 ada 72, 86 ada 16 parsel sayılı taşınmazların 1/4'er paylarının intikal suretiyle Şükriye, Ali, Necmi ve davacıların mirasbırakanı Sabriye adlarına kayıtlı iken; 10.02.1999 tarihli ve 679 yevmiye numaralı resmi senetle Şükriye'nin ölümü nedeniyle adına kayıtlı payın intikalinin ardından aynı akitle mirasçılar arasında yapılan rızai taksim neticesinde 104 ada 38 ve 39 parsel sayılı taşınmazların davacıların mirasbırakanı Sabriye, geriye kalan taşınmazların ise 1/2'şer paylarla davalılar Ali ve Necmi adlarına taksim edildiği, tapu kütüğünde ve tapu kaydında ise 104 ada 38 ve 39 parsel sayılı taşınmazların 1/2'şer paylarla Ali ve Necmi adına kayıtlı olduğu, dava konusu 15 ada 33 parsel sayılı taşınmazın kök mirasbırakan Halil'in ölümü nedeniyle 1/4'er paylarla mirasçılarına intikal ettiği, 10.02.1999 tarihli ve 680 yevmiye numaralı resmi senetle Şükriye'nin de ölümü nedeniyle adına kayıtlı payın intikalinin ardından aynı akitle davacıların mirasbırakanı Sabriye'nin, adına kayıtlı paylarının tamamını 1/2'şer paylarla davalılar Ali ve Necmi'ye satış suretiyle devrettiği, 8 ada 31 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... adına kayıtlı iken 10.02.1999 tarihli ve 681 yevmiye numaralı resmi senetle satış suretiyle davacıların mirasbırakanı Sabriye'ye devredildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27 nci maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
Öte yandan, tanık delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266 ncı maddeleri arasında düzenlenmiş olup HMK’nın 240/2 nci maddesinde; ''Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar...” hükmüne yer verilmiştir.
Bunun yanında, tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası 36. madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s. HMK'nın 27., 1086 sayılı HUMK'un 78. maddeleri) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur.
3. Somut olaya gelince; öncelikle belirtmek gerekir ki, dosya içerisinde 8 ada 31, 7 ada 72 ve 86 ada 16 parsel sayılı taşınmazların tüm tedavüllerini gösterir tapu kayıtları, tapu kütükleri bulunmamaktadır. Öte yandan davacılar mirasbırakan anneleri Sabriye'ye teb'an dava açmışlardır. Bu durumda aşırı yararlanma (gabin) ve aldatma (hile) nedenlerine ilişkin hak düşürücü süreleri düzenleyen 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 28 inci ve 39 uncu maddelerinde sözleşme ile bağlı olunmadığının bildirilmesi öğrenme olgusuna bağlanmıştır. Ancak dava konusu taşınmazların davalılara devrini sağlayan akitlerin yapılış tarihi 1998 ve 1999 yılları itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun aşırı yararlanmaya ilişkin 21 inci maddesinde en uzun 5 yıllık hak düşürücü süre bulunmadığı göz ardı edilmemelidir. Bir başka ifade ile akdin yapıldığı tarih ile 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 1 Temmuz 2012 tarihi arasında öğrenmenin gerçekleşmiş olması halinde ... Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5 inci maddesi gereği 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun uygulanacağı hususunda kuşku yoktur.
4. Diğer taraftan, tanık listesi verildiği halde Mahkemece davacı tarafın tanıkları dinlenmeksizin karar verilmiştir. Aşırı yararlanma (gabin) ve aldatma (hile) nedenlerine ilişkin öğrenme olgusu maddi bir durumu ifade ettiğine göre öğrenmenin ne zaman gerçekleştiği hususunun da tanıkla ispat edilebileceği tartışmasızdır.
5. Hal böyle olunca; dava konusu 8 ada 31, 7 ada 72 ve 86 ada 16 parsel sayılı taşınmazların tüm tedavülleri, tapu kütük suretleri, ilk tesis tarihinden itibaren tüm maliklerini gösterir tapu kayıtlarının birbirini takip edecek ve denetlenecek şekilde ilgili Tapu Müdürlüğü’nden istenilmesi, öncelikle mirasbırakan Sabriye'nin öğrenme tarihine ilişkin olarak tanıkların dinlenmesi, öğrenme tarihinde yürürlükte bulunan kanuna göre hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.