"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/214 E., 2017/197 K.
DAVACILAR : ..., ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ...
DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., Hazine vekili Avukat ... , ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kısmen Kabul - Kısmen Ret
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu kaydında düzeltim davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin karar düzeltme talebi üzerine dava konusu 501 ve 587 parseller yönünden karar düzeltme talebinin kabulüne, dava konusu diğer parseller yönünden karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının onanmasına ve bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... köyünde bulunan 488, 493, 501, 587, 588 ve 602 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmalarında mera olarak sınırlandırılması yapıldığını, taşınmazların mera ile alakasının olmadığını, tarım arazisi vasfında olduğunu, davacılar hakkında meraya tecavüz nedeni ile Serik 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/177 Esasına kayıtlı kamu davasının açıldığını, söz konusu taşınmazların kadimden beri mera olmadığını ileri sürerek taşınmazların mera niteliğinin iptali ile tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde; davanın görevli mahkemede açılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.05.2012 tarihli ve 2012/191 Esas, 2012/275 Karar sayılı kararıyla; çekişmesiz yargı işlerinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine ve dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.04.2013 tarihli ve 2012/11252 Esas, 2013/5596 Karar sayılı kararıyla; iddianın niteliği itibariyle çekişmeli yargı söz konusu olduğu ancak dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarının 17.08.1981 yılında kesinleştiği bu nedenle Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilmeden karar verildiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Karar Düzeltme
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.10.2013 tarihli ve 2013/12750 Esas, 2013/15049 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 488, 493, 588, 602 sayılı parseller yönünden Kadastro Kanunu'nun 12/3üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin reddine; dava konusu 587 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz sonucu hükmen ... ve müşterekleri adına tesciline karar verildiği anlaşıldığından bu parsel yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi ve dava konusu 501 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının 16.03.2004 tarihinde kesinleştiği bu nedenle Kadastro Kanunu'nda öngörülen hak düşürücü sürenin geçmediği tespit edildiğinden bu parsel yönünden gerekli araştırmanın yapılması gerektiği belirtilerek davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin 587 ve 501 sayılı parseller yönünden kabulüne karar verilmiştir.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.02.2014 tarihli, 2013/559 Esas, 2014/55 Karar sayılı kararıyla; Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.12.2014 tarihli 2014/10409 Esas, 2014/15713 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 488, 493, 588 ve 602 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına; 587 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, 501 parsel sayılı taşınmaz yönünden işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 501 parsel sayılı taşınmazın ziraat bilirkişisinin kök ve ek raporunda 40 yıldır tarımsal faaliyet amacı ile kullanıldığı, tapuda mera vasıflı olmasına rağmen fiilen tarımsal amaçlı tarla olarak kullanıldığının belirtildiği, mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının da dava konusu 501 parselin evveliyatından beri tarla olarak kullanıldığını, köy ortak kullanımında mera olarak kullanılmadığını beyan ettikleri gerekçesiyle bu parsel yönünden mera vasfının iptali ile mülkiyet durumunda bir değişiklik olmaksızın tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu 587 parsel yönünden açılan davanın husumetten reddine; dava konusu 488, 493, 588 ve 602 parseller yönünden ise hükmün daha önce Yargıtay tarafından onandığı gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu, taşınmaz üzerinde imar-ihya suretiyle istikrarlı bir tarımsal faaliyet yapıldığının tespit edilemediğini belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydında vasıf değişikliği talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 16/1- B hükmü,
4342 sayılı Mera Kanunu'nun 4 üncü, 5 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucu, ... köyü çalışma alanında bulunan 501 parsel sayılı 4.320 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, Serik Kadastro Hakimliğinin 2001/77 E., 2002/155 K. sayılı kararıyla 16.03.2004 tarihinde hükmen mera vasfıyla sınırlandırması yapılmıştır. Davacılar, dava konusu 501 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları yapılmadan önce niteliğinin tarla olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydında niteliğinin değiştirilmesini talep etmiştir.
2. Bilindiği üzere; mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasaba tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması gerekir.
3. Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli değildir.
4. Somut olayda; Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, dava konusu 501 parsel sayılı taşınmazın hükmen mera olarak tesciline karar verilen Serik Kadastro Hakimliğinin 2001/77 E., 2002/155 K. sayılı dosyası temin edilmemiş, somut verilere dayalı bilgi içermeyen tek ziraatçi bilirkişi tarafından hazırlanan zirai raporla yetinilmiş, bir taşınmazın niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yararlanılmamış, tek mahalli bilirkişi ve iki davacı tanığının beyanıyla taşınmazın mera niteliğinin tarla olarak değiştirilmesine karar verilmiştir.
5. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Serik Kadastro Hakimliğinin 2001/77 E., 2002/155 K. sayılı dosyasının ve dava konusu taşınmazın mera olarak tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır.
6. Daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve 3 kişilik ziraat bilirkişisi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
7. Yapılacak keşifte mahalli bilirkişilerden dava konusu parselin tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden olup olmadığı, taşınmazın kuzey ve ... sınırında bulunan mera parsellerinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı, bu mera parsellerinden nasıl ayrıldığı, mera parseli ile arasında başkaca doğal ya da yapay ayırıcı unsur niteliğinde sınır bulunup bulunmadığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır.
8. Fen bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmaza komşu parselleri de göstermek sureti ile hazırlanmış, taşınmazın 22/A uygulaması sonucu güncel tapu bilgilerine uygun ayrıntılı kroki ve rapor alınmalı; ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, bitki örtüsünü; mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazın mera vasfında olup olmadığını değerlendirecek şekilde, ekinde taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazı hava fotoğraflarında gösteren ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, mera vasfında olup olmadığını ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlettirilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.