"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/219 E., 2014/221 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili; Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.05.2007 tarih, 2007/500 Esas 2009/329 Karar sayılı kararının Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2010 tarih ve 2009/6563 Esas, 2010/610 Karar sayılı kararıyla onandığını, akabinde başvurulan karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, Mahkeme kararının gerekçesinde Manavgat 2. Kadastro Mahkemesinin 1982/672 Esas, 1988/232 Karar sayılı kararının esas alındığının belirtildiği ancak ilgili kararın bulunamadığı, aleyhlerine bir karar tesis edilmiş olduğunu, bulmak zorunluluğunda olunduğunu, Hazinenin hileli bir davranışta bulunduğunu araştırılmasını isteme hakkının olduğunu, 6100 sayılı Yasa'nın 375/h maddesine göre lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli davranışta bulunmuş olmasının yargılamanın iadesi nedeni olduğunu, yeniden yargılama yapılarak Antalya ili ... ilçesi, ... köyünde kain 980 parsel nolu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kesinleştiği, davanın tekrar görülemeyeceği, bu hususun dava şartı olduğu, HMK 138 inci maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda aynı davanın önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz olan 980 parselin içinde bulunduğu 542 parselin 1963 yılında yapılan tapulama çalışmasında senetsizden kumluk niteliğiyle Hazine adına tespit gördüğünü, 1967 yılında açılan tapulama tespitine itiraz yargılamasında Manavgat 2.Tapulama Mahkemesinin 30.12.1986 tarih 1982/672 Esas, 1986/232 Karar sayılı kararıyla 542 parselin kumluk olarak tapulama dışı bırakılmasına karar verildiğini, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 13.12.1988 tarih, 1987/11685 Esas, 1988/12599 Karar sayılı kararıyla hükmün onandığı, karar düzeltme isteminin Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 01.06.1990 tarih 1989/9190 Esas, 1990/6851 Karar sayılı kararıyla reddedilerek hükmün kesinleştiğini, davacı ve öncesinde davacının mülkiyeti devraldığı kişilerin bu davanın tarafı olmadıklarını, dolayısıyla davacı yönünden kesin hüküm oluşmadığını, çekişme konusu 980 parsel sayılı taşınmazın 03.03.1993 tarihinde Hazine adına idari yoldan tescil edildiğini, parsel üzerine Silkar Golf Turizm Yatırım İşletmeleri A.Ş. lehine 14.05.1998 tarihinden başlamak üzere 49 yıl süreli daimi üst hakkı tesisinin 02.05.2006 tarihinde tapuya tescil edildiğini, davacının çekişme konusu 980 parsel sayılı taşınmaz yönünden 21.09.2007 tarihinde Hazine aleyhine tapu iptal tescil davası açtığını, Manavgat 14.05.2009 tarih 2007/500 Esas, 2009/329 Karar sayılı kararıyla dava konusu parselin öncesinde Manavgat 2.Kadastro Mahkemesinin 1982/672 Esas, 1986/232 Karar sayılı kesinleşmiş kararıyla deniz kumluğu olarak tespit dışı bırakıldığını, dosyanın aramalara rağmen bulunamadığını, sadece dosyaya ait bir kısım fotokopilerin bulunabildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 09.02.2010 tarih, 2009/6563 Esas, 2010/610 Karar sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme isteminin de aynı Dairenin 14.10.2010 tarih, 2010/3404 Esas, 2010/4761 Karar sayılı kararıyla ret edilmek suretiyle kararın 14.10.2010 tarihinde kesinleştiğini, karara dayanak kök dosya bulunmadan karar verildiğini, yazışmalarda kök dosyanın Manavgat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/347 Esas sayılı dosyası içerisinde olduğuna dair bilgi edinilerek yeniden yargılama yapılmasının talep edildiğini, Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2012 tarih 2011/579 Esas, 2012/517 sayılı kararıyla davanın reddedildiğini, kararın Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2012/10983 Esas, 2013/5281 Karar sayılı kararıyla onandığı, aynı Dairenin 09.12.2013 tarih 2013/14909 Esas, 2013/18542 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek kararın 09.12.2013 tarihinde kesinleştiğini, taraflarınca kayıp dosyanın yeniden arandığını ve eldeki davanın açıldığını, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle davanın reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/579 Esas sayılı dosyası ve aynı Mahkemenin 2014/219 Esas sayılı dosyasında maddi vakıaların aynı olmadığını, kesin hüküm nedeniyle davanın reddedilemeyeceğini, kök dosyanın bulunamadığını, buna rağmen karar verildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin kıyı kenar çizgisinin Antalya Valiliği’nce oluşturulan Kıyı Kenar Çizgisi Tespit Komisyonu’nca 1996 yılında ilan edilerek kesinleştiğini, kumluk alanın kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki yer olarak belirtildiğini, kıyı kenar çizgisinin belirlenmesiyle çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığının anlaşıldığını, bölgede kıyı kenar çizgisinin tespitiyle aykırı olan tüm mahkeme kararlarının maddi hata içerdiğinin anlaşıldığını, maddi hataya dayalı kararların hukuki değerinin bulunmadığını, maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının taraf lehine sonuç doğurmayacağının benimsendiğini, Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/579 Esas, 2012/517 sayılı kararının maddi hata içerdiğini, bilirkişi kurulundan rapor alması gerektiğini, çekişme konusu taşınmazın idari ve adli yönden yapılan değerlendirmelerde deniz kumluğu olduğu yönünde rapor verilmediğini, kıyı kenar çizgisi dışında, tarla vasfında olduğunun belirtildiğini, bu hususun özel veya teknik bilgi gerektirdiğini, bölgedeki kıyı kenar çizgisinin tespitinin yasa ve yönetmelikle ilan edildiğini, bu hususta özel bilirkişiler kullanılmasının gerekli olmadığını, zemine uygulanmasının şart olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, HMK'nın 375 inci maddesi uyarınca yargılanmanın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı ve 303 üncü ve 375 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2024 gününde oy birliği ile karar verildi.