"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Direnme, Asıl ve Birleştirilen Davanın Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; muris, davalı oğlu ve davalı şirket yetkilerinin birlikte hareket ettikleri, amaçlarının mirasçılarından mal kaçırmak olduğu ve davalı şirketin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri ve katılma yoluyla birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; ehliyetsizlik iddiası yönünden, vesayet dosyasında mirasbırakanın 2014 yılı itibariyle ehliyetli olduğu tespit edildiğinden 2013 yılında yaptığı dava konusu tasarruf işlemi yönünden ehliyetsizlik iddiasının yerinde olmadığı, ayrıca ehliyetsizlik iddiasıyla miras payı oranında tapu iptal ve tescil talepli davanın tereke adına açılmamış olması nedeniyle dinlenilmesine yasal olanak bulunmadığı, muris muvazaası iddiası yönünden, mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma kastı ve iradesi ile çekişme konusu tasarruf işlemlerini yapmadığı, temliklerin gerçek satış işlemi olduğu, somut olayda muris muvazaasının yasal koşullarının bulunmadığı, bu nedenle taşınmazı edinen ve satış bedelini banka kanalı ile ödediği ispatlanmış olan 3. kişi konumundaki davalı ... şirketi yönünden bu davalının iyi niyetli 3. kişi olup olmadığı üzerinde durulmasına yer olmadığı, tüm bu nedenlerle tapu iptal ve tescil ile mümkün olmazsa bedelin tazmini talepleri yönünden dava ve birleşen davanın ispat edilemediğinden reddi yerine delillerin taktirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle birleştirilen davada davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl ve birleştirilen davada davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, asıl ve birleştirilen davada davacılar tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 26.04.2022 tarihli ve 2021/8802 Esas, 2022/3530 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi üzerine karar asıl ve birleştirilen davada davacılar tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
26.04.2022 tarihli ve 2021/8802 Esas, 2022/3530 Karar sayılı bozma kararında da belirtildiği üzere dosya kapsamından; ehliyetsizlik hukuki sebebine dayalı olarak terekeye nazaran üçüncü kişiye karşı pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı için Bölge Adliye Mahkemesince ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı taleplerin reddine karar verilmesi doğrudur. Asıl ve birleştirilen davada davacıların muris muvazaasına ilişkin davalı Şirket yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde ise, davalı Şirket tarafından taşınmazın alındığının ve bedelinin ödendiğinin dosya kapsamında sabit olduğu anlaşılmakla davalı Şirket yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik yoktur.Asıl ve birleştirilen davada davacıların muris muvazaasına ilişkin davalı ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde ise, davacıların davalı ...’e yönelik taleplerinin tenkise konu olacağı ve miras payının iade isteğinin ise HMK’nın 190 ıncı TMK’nın 6 ncı maddeleri uyarınca usulünce ispat edilemediği gözetilerek davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi de doğrudur. Asıl ve birleştirilen davada davacıların muris muvazaasına ilişkin davalı ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; dinlenen tanık beyanları, davalı ...’nin sosyal ve ekonomik durumu, mirasbırakanın 2002 tarihi itibariyle mal satmaya ihtiyacının olmaması, davalının tek erkek çocuk olması ve murisle birlikte çalışması durumları dosya kapsamında değerlendirildiğinde davalı ...’ye temlik edilen 145/640 payın devrinin muvazaalı olduğu anlaşılmakla, davalı ... her ne kadar payını davalı Şirket’e temlik etmiş ise de davacıların tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekleri olduğu gözetilerek, temlike konu 145/640 payın temlik tarihindeki mevcut halinin dava tarihindeki rayiç bedeli üzerinden davacıların her birinin miras payına düşen bedele hükmederek davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.