"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2187 E., 2022/1810 K.
DAVA TARİHİ : 15.11.2013
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Kısmen ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/648 E., 2017/338 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali tescil ve bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; temlik alan ... yönünden davacı sıfatı bulunmadığından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine, davacı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı temlik alan ... vekili tarafından süresinde ve asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 19.09.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ...ile temyiz edilen davacı-birleştirilen davada davalı ... (...) vekili Avukat ... geldiler.Davetiye tebliğine rağmen diğer taraflar gelmediler.Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ..., maliki olduğu 775 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, annesi ... tarafından kendisine miras payı karşılığında verildiğini, kendisinin de, annesi .. ile dava dışı kardeşi ...'in borçlarından dolayı haciz konulması endişesiyle haciz riski bertaraf edildiğinde iade edilmek üzere taşınmazı bedelsiz olarak davalı ...’e temlik ettiğini, ardından ...’in taşınmazı inanç sözleşmesine aykırı olarak diğer davalı ...’e devrettiğini, ...e yapılan temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın gerçek değerinin tespit edilerek bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
2. Asıl davada temlik alan ..., davacı ... ile aralarında düzenlenen 18.11.2013 tarihli temlik sözleşmesine dayanarak eldeki davaya davacı olarak kabulünü ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Birleştirilen davada davacı ..., maliki olduğu 775 ada 3 parsel sayılı taşınmazı, kendisi ve dava dışı oğlu ...’in bankalar nezdinde kredi notları düşük olduğundan kredi temin edilip borç ödendikten sonra iade edilmek amacıyla önce davalı kızı ...’ye, ...’nin de davalı ...’e, ...in de diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, yapılan temliklerin inançlı temlik olduğunu, davalı ... ile aralarında bu hususa dair 25.10.2013 tarihli protokol düzenlendiğini, taşınmazı miras payı karşılığı davalı kızı ...’ye devretmediğini, asıl davadaki iddiaların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın gerçek değerinin tespit edilerek bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve ...; dava konusu taşınmazın önceki maliki ...’nin, dava dışı oğlu ...'in bir kısım borçlarına kefil olmasından dolayı taşınmazın kredi çekmeye uygun bulunmadığını, taşınmazın krediye uygun hale getirilebilmesi için sözkonusu devirlerin inançlı işlem olarak yapıldığını, intifa hakkının da bu nedenle terkin edildiğini, davacı ...’nin muhtemel miras payı karşılığı olarak yapılmadığını, ...nin de sözkonusu devirleri taşınmazın kredi çekilmesine uygun hale getirilmesi için inançlı işlem şeklinde yaptığını başından beri bildiğini, taşınmazın gerçek sahibinin ... olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2017 tarihli ve 2013/648 Esas, 2017/338 Karar sayılı kararıyla; asıl dava yönünden; davacı her ne kadar inançlı işlem iddiasını yazılı delil ile ispat edememiş olsa da davalıların bağlantılı bileşik ikrarda bulunarak inanç sözleşmesinin varlığını kabul ettikleri gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın % 70’inin davacı ... adına, % 30’unun ise temlik alan ... adına tesciline; davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine; birleştirilen dava yönünden ise, eksik harcın verilen süre içerisinde tamamlanmaması nedeniyle Harçlar Kanunu’nun 30 uncu, HMK’nın 150/5 inci maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... , birleştirilen davada davacı ..., asıl ve birleştirilen davada davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 10/04/2018 tarihli ve 2018/98 Esas, 2018/663 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen davada davacı ...’nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 352 inci maddesi gereğince reddine; asıl dava yönünden yapılan incelemede, temlik alan ...'ın yasal açıdan taraf sıfatı bulunmadığı, temlik alan yararına iptal tescile karar verilmesinin hatalı olduğu, ispat yükünün davacı tarafta olup Mahkemece bağlantılı bileşik ikrardan söz edilerek ispat yükünün yer değiştirdiği gerekçesiyle davalılara yüklenilmesinin doğru olmadığı, buna göre davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir delil de sunmadığı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı gözetildiğinde asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün isabetsiz olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak asıl davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... vekili ile temlik alan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 07.07.2020 tarihli ve 2018/3277 Esas, 2020/3540 Karar sayılı kararıyla; asıl davada temlik alacaklısı ... bakımından davanın kabulüne ilişkin kararın davalı ... tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı ...’ın istinaf başvurusunun kabulü ile asıl davada temlik alacaklısı ... bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine. Asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) ...vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... tarafından birleştirilen 2013/719 Esas sayılı dosyaya sunulan “protokol” başlıklı 25.10.2013 tarihli belge ile anılan davalıların 09.12.2014 tarihli duruşmadaki beyanları nazara alındığında dava konusu taşınmazın davacı ...’den davalı ...’e ve ondan da davalı ...’e inançlı işlem gereğince temlik edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 26.11.2020 tarihli ve 2020/1137 Esas, 2020/1367 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen davada davacı ...’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 352 inci maddesi uyarınca reddine; asıl davada, davalı ...’ın istinaf başvurusunun reddine, davacı ...’nin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353.1.b.2 nci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak temlik alan ... yönünden davanın reddine, davacı ...’nin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı ... ile temlik alan ... temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.
2. Dairenin 09.06.2021 tarihli ve 2021/202 Esas, 2021/3208 Karar sayılı kararıyla; kısa karar ile gerekçeli karar arasında oluşturulan çelişki nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 23.12.2021 tarihli ve 2021/1438 Esas, 2021/2004 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen davada davacı ...’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 352 nci maddesi gereğince reddine; asıl davada davalı ...’ın istinaf başvurusunun reddine, asıl davada davacı davacı ...’nin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353.1.b.2 nci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak temlik alan ... yönünden davanın reddine; davacı ...’nin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline, davalı ... yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı ... ile temlik alan ... temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.
2. Dairenin 03.06.2022 tarihli ve 2022/1042 Esas, 2022/4527 Karar sayılı kararıyla; öncelikle müdahil davacı (temlik alan) ...’ın dayandığı 18/11/2013 tarihli temlikname HMK’nın 125 inci maddesi kapsamındaki şartları taşıyan bir temlikname olmayıp, davanın sonunda davacı ...’nin elde edeceği hakkın bir kısmının temliki vaadine ilişkin bulunmakla, eldeki davada temlik alan ...’ın davacı sıfatı bulunduğundan söz edilmesi mümkün değildir. O halde, davacı sıfatı bulunmayan temlik alan ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.Temlik alan ...’ın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde HMK’nın 326 ncı maddesi ile karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2 nci maddesi uyarınca, temlik alan ... aleyhine maktu vekalet ücretini geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilmesi doğru değildir. Davalı ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca asıl davada davacı ...’nin davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’ın işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.Ne var ki; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3 üncü maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra Mahkemece yapılacak iş bozmaya uygun yeni bir karar vermekten ibaret olup, istinaf isteminin reddi/kabulü şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın keşfen saptanan ve davacı tarafından harcı tamamlanan 9.028.500,00 TL değeri üzerinden davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek harcı tamamlanmayan 12.898.000,00 TL değer üzerinden davacı yararına fazla nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Bölge Adliye Mahkemesince Üçüncü Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve 2022/2187 Esas, 2022/1810 Karar sayılı kararıyla;bozma ilâmlarında belirtilen gerekçeler benimsenmek suretiyle, temlik alan ... yönünden davacı sıfatı bulunmadığından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine; davacı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde temlik alan ... vekili ve asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Temlik alan ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 08.11.2013 tarihli temliknâmenin geçerli bulunduğunu ve HMK ‘nın 125 inci maddesi gereğince ...’ın davacı sıfatıyla davaya katılmasının yasal hakkı olduğunu, söz konusu temliknâmenin dava konusu hakkın temliki anlamına geldiğini, HMK ‘nın 125 inci maddesinin yanlış yorumlandığını, 08.11.2013 tarihli temlikname gereğince ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... ve ...‘in tüm beyanlarında taşınmazın gerçek sahibinin ... olduğunun belirtilmesine rağmen bu hususun eksik ve hatalı değerlendirildiğini, davacı ...’nin ise taşınmazın kendisine annesi ....’e kadar olan tüm temliklerinin inançlı işlem gereği yapıldığını, bu nedenle taşınmazda gerçek hak sahibi olmayan .... adına tescil kararı verilmesinin doğru olmadığını; ayrıca vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinin de hatalı hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı,
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Temlik alan ... vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 189,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden temlik alan ...’dan, 462.552,63 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalı ...’dan alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... Özkalender vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl ve birliştirilen davada davalı ...’dan, gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden temlik alan ...’dan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.