"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği, kadastro tespit işlemleri sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazı davacının 30 yıldan fazla bir süredir zilyet olduğunu, daha evveliyatında arpa buğday ekerken 18 yılı aşkın zamandır zeytin ve fıstık yetiştirdiğini, imar ve ihya suretiyle kullanıldığını, Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ile TMK'nun 713.maddeleri uyarınca tescil koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, davaya konu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/12/2017 tarihli 2013/503 E., 2017/532 K. sayılı kararıyla; yapılan keşif sonrası alınan ziraat bilirkişi raporuna göre, dava konusu edilen tespit harici bırakılan yerde bulunan zeytin ağaçlarının 10-12 yaşlarında olduğunu ve bu zeytin ağaçları dikilmeden önce taşınmazın tarım arazisi olarak kullanıldığına dair bulguya rastlanılmadığı bildirilmiş ise de; keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre, davaya konu taşınmazın evveliyatı itibariyle davacının babasına ait olduğu, burada arpa buğday ektiği, sonrasında babasının bu yeri davacıya paylaştırdığı, davacının da yaklaşık 30 yıldan bu yana taşınmazın zilyetliğini tasarrufunda bulundurarak uzun bir süre arpa buğday ektiği, 15-20 sene önce zeytin ağaçları diktiği, dava konusu yerin devletin hükmü ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı, dava konusu yerin üçüncü kişilerle, hazine ile ormanla ve köy tüzel kişiliğiyle bir ilgisi bulunmadığı yönünde beyanlarda bulunulduğu, dava konusu yerin davacının öncesinde babası, sonrasında paylaşımla kendisi kullanmak suretiyle en az 60-70 yıldan bu yana davacı ve atalarının kullanımında olduğu, zilyetliğini ellerinde bulundurdukları, yaklaşık 15-20 yıl önce davacının zeytin ağaçlarını diktiği kanaatine varıldığı, tanık ve mahalli bilirkişilerine göre babasının sağlığında paylaştırmasıyla dava konusu yerin 25-30 yıldır davacı tarafından kullanıldığı ve bu itibarla davacının tek başına bu davayı açma hakkının bulunduğu, dava konusu yerde daha öncesinde davacının babası tarafından arpa buğday ekmek suretiyle tarım faaliyeti yapıldığı, yaklaşık 20-25 yıldan bu yana da davacı tarafından önce arpa buğday ekerek tarım faaliyeti yapmak, yaklaşık 15-20 yıl önce de zeytin ağaçları dikmek suretiyle dava konusu taşınmazın davacı ve ataları tarafından kullanıldığının sabit olduğu, her ne kadar dosya arasına getirtilen hava fotoğraflarına göre dava konusu alanın hali arazi olduğu bildirilmiş ise de; fen bilirkişisinin 03/11/2015 tarihli ek raporunda ekili tarım arazilerinin hali arazi olarak gözükebileceğinin bildirildiği, yalnızca hava fotoğraflarında dava konusu yerin hali arazi olarak gözükmesinin davacının ve atalarının taşınmazı kullanmadıkları yönünde kanaat oluşturmayacağı, her ne kadar ziraat bilirkişi heyeti raporunda taşınmazın zeytin ağaçlarının yaşı nedeniyle 10-12 yıl dikildikleri, bu tarihten önce bu yerin kullanıldığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı bildirilmiş ise de; keşif sırasında dinlenen ve tarafsız oldukları kanaatine varılan mahalli bilirkişilerin açık beyanları ile tanık beyanları karşısında ziraat bilirkişi heyetinin raporuna itibar edilmediği belirtilerek davanın kabulü ile fen bilirkişileri ... ... ve ...'ın 05/02/2015 tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilip koordinatları tespit edilen 3608,04 metre karelik tapulama harici bırakılan alanın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı hazine vekili stinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, imar ihya şartlarının oluşmadığı, taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının 10-12 yaşlarında olduğu, öncesinde tarım arazisi olarak kullanıldığına dair kanıt ve belgeye rastlanmadığı, hava fotoğraflarında da tarımsal amaçlı kullanıma ilişkin bir emare bulunmadığı sadece tanık beyanları ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarihli ve 2018/127 E., 2018/804 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazın yörede 1981 yılında yapılıp kesinleşen kadastro çalışmasına göre tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılan bir yerin Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için tescil harici bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerektiği, somut olayda; 28.09.2015 tarihli ziraat bilirkişi kurul raporuna göre arazideki zeytin ağaçları yaşının 10-12 olduğu, arazinin zeytin ağaçları dikilmeden önce tarım arazisi olarak kullanıldığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı, mahkemesine yazılan talimat sonucu hazırlanan 23.11.2018 tarihli harita ve kadastro mühendisi bilirkişi raporuna göre taşınmazda 1985, 1992 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında kullanım görülmediği ve taşınmazın hali arazi niteliğinde göründüğü, raporlar birlikte değerlendirildiğinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı, mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK'nun 353/1-b-3. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının davasının reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, bölge kurak olduğundan ağaç gelişiminin yavaş olduğunu, ağaçların bodur kaldığını ve gövde olarak büyüyemediğini, bu bilgiye dikkate almadan düzenlenmiş olan rapora itibar edilmesi kabul edilemez olduğunu, davacının ayrıca 35 senedir aynı yerleri ekip biçtiğini, tanık beyanlarından açıkça anlaşılmış olan bu durumu hava fotoğraflarının da desteklediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan tesis kadastro çalışmasının 1981 tarihinde yapılıp kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın 766 sayılı yasanın 2.maddesine göre tescil harici bırakıldığı anlaşılmıştır.
Dava, MK.713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17.maddelerine dayalı tescil talebine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.