"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 346/1 ve 352/1-c maddeleri gereğince usulden reddine dair verilen karar, süresi içinde davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
Kadastro sonucu ... İlçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmazın ... adına tespit gördüğü, ... Kızı ...'ın itiraz etmesi üzerine, ...'e 1952 yılında ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ... ve ...'e sünnet bahşişi olarak bağışlandığı, parselin ikiye bölünmesiyle ... ada ... ve ... parseller olduğu, ... parselin ... adına tespit edildiği, ... parselin ... adına tespit edildiği, ... parsele itiraz olmadığı, ... parselin bağış senedinin ibrazı ile itirazın reddolduğu 9.05.2009 tarihli kadastro komisyonu tutanağından anlaşılmaktadır. Tutanak 19.06.2009 ile 10.07.2009 tarihleri arasında ilan olmuş, dava açılmadığı için kesinleşmiştir.
I. DAVA
Davacı ... 29.12.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan ve muris babası ...’e ait olan taşınmazların büyük bir kısmının kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, davalılardan ...'in ölen ağabeyi ...'in eşi, ..., ... ve ...'in çocukları olduklarını, diğer davalılar ..., ... ve ...'in ise kardeşleri olduğunu, davalılar adına tespit ve tescil edilen taşınmazların bir kısmının kadastro öncesinde muris adına tapusunun bulunduğunu, bir kısmının ise murisin zilyetlik ve tasarrufu altında kaldığını, davalı ... murisin torunu olmasına rağmen murise ait ev ve arazinin büyük kısmının onun adına yazıldığını, muris ...'in anne veya babası tarafından bir parça taşınmaz bağış senedi ile ...'e verilmiş ise de kadastro sırasında bağış senedinde yazılı yerden çok daha fazlasının ... adına yazıldığını, bağış yapılan yer dışındaki kısımda kendisinin de hakkının bulunduğunu, murise ait olup kadastro sonucunda davalılar adına tescil edilen taşınmazların ada ve parsel numaralarını tespit etme imkanının bulunmadığını, bu nedenle sözkonusu taşınmazların tapu kayıtlarının Mahkeme tarafından Tapu Müdürlüğü'nden getirtilmesi gerektiğini beyanla, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile muris ...'den intikal eden miras payının adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı ... 08.03.2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu ettiği taşınmazların ... ili, ... ilçesi, ... köyü ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ve ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar olduğunu bildirmiştir. Davacı ..., 03.12.2018 tarihli keşif sırasında alınan beyanlarında ise; dava konusu ... ada ..., ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar haricindeki diğer taşınmazlar hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuki mesnetten yoksun bulunduğunu, ... ilçesi, ... köyü ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ve ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazların muristen intikal ettiğini, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın babası ... adına, ... ada ..., ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazların ise kendi adına tespit ve tescil edildiğini, diğer taşınmazların tamamının ise muris ... mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kaydedildiğini, murisin oğullarından ...'in murise ait yerlerin çoğunun kendi üzerine yazıldığını iddia etmesi üzerine ... Noterliğinden verdiği vekaletname ile ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazları ona devrettiğini ancak tapuda devir işlemlerini yapmadığı için bu taşınmazların halen kendi adına kayıtlı gözüktüğünü, ne var ki bu taşınmazlarla kendisinin herhangi bir alakasının kalmadığını, davacının şayet bu taşınmazlarla ilgili bir hak talebi varsa bu talebini ...'e yöneltmesi gerektiğini, kendi adına sadece ... ada ... parsel sayılı taşınmaz ile ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin bulunduğunu, bu taşınmazların ise ölmeden bir yıl öncesine kadar tüm bakım ve ihtiyaçlarını karşıladığı için dedesi tarafından kadastrodan çok önce kendisine bağışlandığını, babası adına tespit ve tescil edilen ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ise muris ...'in babası ve annesi tarafından babasının sünneti sırasında yani yaklaşık 50-60 yıl önce kendisine bahşiş olarak verildiğini, hatta buna ilişkin bağış senedi bulunduğunu, o tarihten beri sözkonusu taşınmazın babasının zilyetlik ve tasarrufu altında olduğunu, babasının ölümünden sonra da kendilerinin taşınmazı kullanmaya devam ettiklerini, bu kullanıma davacı dahil kimsenin herhangi bir itirazının olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... dosyaya cevap dilekçesi sunmamış ancak yargılama sırasındaki beyanlarında özetle; kadastro çalışmaları sırasında muris ...'in sağ olduğunu ve tamamen babasının isteği doğrultusunda kadastro tespitlerinin gerçekleştirildiğini, kendi adlarına yazılan taşınmazlar dışında davacı adına yazılan taşınmazların da bulunduğunu, tapu kayıtları davalılar adına olan ve köyün merkezine yakın konumdaki taşınmazların mahsulünün babasının ölümünden beri davacı tarafından toplandığını, tapuda adına kayıtlı olan taşınmazı babasının yaklaşık 40 yıl önce kendisine verdiğini, o tarihten beri de taşınmazın kendisinin zilyetlik ve tasarrufu altında bulunduğunu, bu kullanıma bugüne kadar kimsenin herhangi bir itirazının olmadığını, kadastro çalışmaları yapılırken köyde olmadığını, tüm tespitlerin o tarihlerde sağ olan muris ...'in isteği doğrultusunda yapıldığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamış ancak davalılar vekili yargılama sırasındaki beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... dosyaya cevap dilekçesi sunmamışlar ancak ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında özetle; hisselerin yeniden dağıtılmasını ve tapuların yeniden düzenlenmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/220 Esas ve 2021/... Karar sayılı kararında, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.345,... metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, geriye kalan kısmın tapu maliki olan davalılar üzerinde bırakılmasına, dava konusu ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 3/15 payının davacı adına tapuya tesciline, kalan payların tapu maliki olan davalılar üzerinde bırakılmasına, dava konusu ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1.İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalılar ..., ... ve ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ... ili, ... ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde bulunan ve müvekkillerinin babası ile eşi ...'e ait olan taşınmazların bir kısmının satın alma yoluyla, bir kısmının ise miras yoluyla edinildiğini, bu taşınmazların ...'in ölümüyle birlikte müvekkillerine intikal ettiğini, özellikle ... ada ... parsel sayılı taşınmazın yıllardır kendilerinin mülkiyetinde bulunduğunu, davacı ... ve diğer köylülerin de bu durumu bildiklerini, sözkonusu taşınmazın kök muris ... tarafından sünnet bahşişi olarak davalıların babası ...'e verildiğini, hal böyle olmasına rağmen davacı tanıkları ve bilirkişilerin eksik ve hatalı değerlendirmeler yapmaları nedeniyle müvekkillerinin hak kaybına uğradıklarını, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, Yerel Mahkemenin ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kararının hatalı olduğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/371 Esas, 2021/339 Karar sayılı kararında, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararının davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ...'a elektronik tebligat yoluyla 31.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki haftalık istinaf süresinin 14.02.2021 tarihinde dolduğu, bu tarihin herhangi bir tatil gününe denk gelmediği, davalılar vekili tarafından yasal istinaf süresi geçtikten sonra 15.02.2021 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulduğu, bu sebeple davalılar ..., ... ve ... vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nın 346/1 ve 352/1-c maddeleri gereğince süre nedeniyle usulden reddine dair karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar ..., ... ve ... vekili, temyiz dilekçesinde, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararının kendilerine 31.01.2021 tarihinde tebliğ edildiğini ve istinaf sürelerinin 14.02.2021 tarihinde bitecek olduğunu, ancak 14.02.2021 tarihinin pazar gününe denk gelmesi sebebiyle başvurularını 15.02.2021 tarihinde yaptıklarını, ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, yasal süre geçtikten sonra başvurulduğu gerekçesiyle başvurunun usulden reddedildiğini, son günü resmi tatil günlerine denk gelen sürelerin, bir sonraki iş günü bitimine kadar uzayacağını, bu sebepten yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğunu belirterek, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/371 Esas, 2021/339 sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 345. maddesinde; “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır." aynı Kanunun, 92/2. maddesinde; “Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter.” 93. maddesinde; ‘”Resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının davalı vekiline 31.01.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, istinaf başvuru süresinin 14.02.2021 Pazar günü bittiği, ancak bu tarihin tatil gününe denk geldiği ve böylece son günün 15.02.2021 Pazartesi olduğu, davalı vekilinin de istinaf dilekçesini 15.02.2021 tarihinde verdiği ve dilekçenin yazı işleri müdürü tarafından aynı tarihte havale edildiği, bu durumda istinaf dilekçesinin süresinde olduğu tereddütsüzdür.
3.3.2. Hal böyle olunca, davalı vekilinin istinaf isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, işin esasının incelenmesi gerekirken, 15.02.2021 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde olmadığı kabul edilerek yanılgılı değerlendirme ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ:
Davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine 04/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.