"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava dilekçesine ekli krokide (F) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün müvekkilinin dedesinden babasına, ondan da müvekkiline kaldığını, taşınmazda müvekkilinin eklemeli şekilde 100 yıllık zilyetliğinin bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili tarafından davaya cevep verilmemiş; bilahare Hazine vekili duruşmalardaki beyanında, Mahkemece yapılacak yargılama sonunda davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Tüzel Kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Birecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.09.2006 tarihli, 2004/10 Esas, 2006/479 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 2. maddesi uyarına tescil harici bırakıldığı, böyle bir taşınmazın zilyetlikle iktisap edilebilmesi için davacı lehine 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddesinde öngörülen şartların oluşması gerektiği, dosya kapsamından, dava konusu taşınmazda yapılmış herhangi bir imar-ihya işleminin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. İlk Bozma Kararı
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.05.2007 tarihli, 2007/2637 Esas, 2007/2986 Karar sayılı kararıyla; “davanın, kadastroca tespit dışı bırakılan tapusuz taşınmazın TMK’nın 713/1. maddesi hükmü uyarınca tescili isteğine ilişkin olduğu, Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısındaki bilgiler ve komşu parsellere ait kadastro tutanaklarındaki açıklamalara göre, dava konusu yerin 1975 yılında, 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 2. maddesi hükmü uyarınca tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu, Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı, dava konusu taşınmazın 1975 yılındaki niteliğinin ne olduğunun yerel bilirkişi, tanıklar ve uzman bilirkişilerden sorulmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer kavramı, bir çok niteliklere sahip olan taşınmaz türlerini kapsamakta olan geniş bir kavram olup, taşınmazın o tarihteki niteliğinin belirlenmesi, gerçekten imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, ihyaya muhtaç yerlerden ise, yerel bilirkişi ve tanıklardan, davacının miras bırakan babası Müslüm’ün taşınmazı imar-ihya edip etmediği, etmiş ise bu olgunun hangi tarihte tamamlandığı, o tarihten dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip geçmediğinin belirlenmesi, ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda geçen tarıma elverişli olmayan dere kenarlarının açıklığa kavuşturulması, krokisine işaret edilmesi, bundan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerektiği, yine taşınmazın gerek niteliğinin ve gerekse ihya olgusunun belirlenmesi bakımından, bu yere ait dava tarihinden en az 20 yıl öncesinden başlayarak sonraki muhtelif tarihlerde çekilmiş ... fotoğrafları ve haritaların getirtilmesi, bundan sonra yerel, teknik ve ziraat mühendisi bilirkişiler aracılığıyla yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, davada herhangi bir belgeye dayanılmadığına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre sulu veya kuru arazi niteliğinin araştırılıp bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar
Birecik Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 24.11.2009 tarihli, 2007/702 Esas, 2009/762 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (F) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü olduğu, söz konusu taşınmazın evvelinde ... Korkmaz’a ait iken ... Kanat isimli kişiye satıldığı, ...’nın da taşınmazı 1980-1981 yıllarında davacıya sattığı, onun da dava konusu taşınmazı dava tarihine kadar nizasız ve fasılasız şekilde zilyet ettiği, dava konusu taşınmazda davacı lehine 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddesinde öngörülen şartların oluştuğu gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 16.11.2009 tarihli raporunda (F) harfi ile gösterilen 66.555,41 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün, davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E. İkinci Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.04.2016 tarihli, 2015/3665 Esas, 2016/4267 Karar sayılı kararıyla; “ davanın, 4721 sayılı TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme şartlarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan keşifte tek bir yerel bilirkişinin dinlenildiği, dinlenilen yerel bilirkişinin beyanlarının yetersiz ve bozma öncesi yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile çelişkili olduğu, taşınmazın geçmişteki niteliğini belirleme açısından gerekli olan ... fotoğraflarından da yararlanılmadan hüküm kurulduğu belirtilerek, Mahkemece öncelikle yasal hasım niteliğinde bulunan Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini ve taşınmazın bulunduğu ilgili belediye başkanlığını davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zamana ilişkin ... fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı'ndan getirtilerek dosya arasına alınması, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, daha önce yapılan keşiflerde beyanına başvurulan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu aracılığı ile yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını, ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullandığını bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınması, ... fotoğrafları jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift ... fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılması ve bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin kısmen veya tamamen ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine yönelik olarak dosya üzerinden rapor alınması, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 18.09.2019 tarihli, 2016/702 Esas, 2019/420 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca taraf teşkilinin sağlandığı, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz bölümünü de içine alan yerin idari yoldan 677 parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın ise 677 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 66.555,41 metrekare yüz ölçümündeki bölümü olduğu, nizalı taşınmazın davacı tarafından 1985 yılından önce imar-ihya edildiği ve o tarihten itibaren de hububat ekilmek suretiyle dava tarihine kadar kullanıldığı, nizalı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, toplulaştırma projesi kapsamında 14.05.2015 tarihli ve 2027 yevmiye nolu işlem ile 677 parsel numarası ile Hazine adına tescil edilen taşınmazın, teknik bilirkişi ... Ataşli ile Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi ... ... ... tarafından dosyaya ibraz edilen 07.08.2019 havale tarihli rapor ve eki krokide (A) harfiyle gösterilen 66.555,41 metrekare yüz ölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile bu yerin arazi vasfı ile davacı ... adına son parsel numarası verilmek kaydıyla tapuya kayıt ve tesciline,
Davalı ... ile dahili davalılar ... ile ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz eğimli ve taşlık yapıda yerlerden olmakla, bu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için imar-ihya edilmesi gerektiğini, somut olayda zilyetlikle iktisap şartlarının davacı lehine gerçekleşmediğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; irsen intikal, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
c) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1975 yılında Şanlıurfa ili, Birecik ilçesi, Aşağıalmaşar köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, nizalı taşınmaz bölümünü de içine alan taşınmaz 766 sayılı Kanun’un 2. maddesi uyarınca tescil harici bırakılmış; bilahare yargılama sırasında 14.05.2015 tarihinde 677 parsel numarasıyla, hali arazi vasfı ile Hazine adına tescil edilmiştir.
Temyizen incelenen kararın bozma ilamına uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına göre, davalı ... temsilcisinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dava başlangıçta tescil davası olarak açılmış ise de, yargılama sırasında nizalı taşınmaz idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edildiğinden, tescil davası kendiliğinden tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü halde, Mahkemece bu husus göz ardı edilerek, davalı ... harçtan muaf bulunmakla karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, davacıdan tahsiline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, dosya arasındaki ziraat bilirkişi raporlarından, tarla vasfında olduğu anlaşılan taşınmazın, “arazi” vasfıyla davacı adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... temsilcisinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2. Hükmün 1. fıkrasının 8. bendinde yer alan, “bu yerin arazi vasfı ile” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “bu yerin tarla vasfı ile” ibaresinin yazılmasına, yine hükmün 3. fıkrasının hüküm yerinden çıkarılarak yerine, “Davalı ... harçtan muaf olduğundan, karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 3.623,20 TL harcın istek halinde davacıya iadesine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.