"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın terditli bedel istemi yönünden kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 25/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan asil ... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, davalılardan ...'ın davacıların mirasbırakanı ... ... ile yakınlık kurup, onun güvenini kazandıktan sonra, dava konusu taşınmazın değerli bir taşınmaz olduğunu, üzerine bina yapılacağını, bu konuda yükleniciler ile çeşitli görüşmeler yaptığını mirasbırakana ve eşine bildirdiğini, daha sonra bina yapımı ile ilgili olarak müteahhitle anlaşmaya varıldığını, davalı ...’nın kendisine vekalet verilmesi halinde işlemleri yapacağını belirttiğini ve sonrasında mirasbırakan ve eşi ...'tan vekaletnameler aldığını ve mirasbırakanın 3769 ada 25 parsel sayılı taşınmazdaki payını ...'a devrettiğini, ...'ın daha sonra taşınmazın 1/2 payını davalı ...'a, 1/2 payını da diğer davalı ...'e temlik ettiğini, devirlerden daha sonra taşınmazın tevhit işlemine tabi tutulduğunu ve 2392 ada 12 no.lu parselin oluştuğunu, dava konusu taşınmazdaki payın mirasbırakandan gizlenerek temlik edildiğini, daha önce mirasbırakan ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması amacı ile görüşen yüklenicinin tekrar bu konuda görüşme yapmak amacıyla gittiğinde ... ...'tan sözleşme yapıldığı yönünde bilgi aldığını, konuyu araştırdığında ise taşınmazın satıldığını öğrendiğini, bunun üzerine davalı ...'ın vekillikten azledildiğini, davalı ... ve diğer davalıların kötüniyetle, birlikte hareket ederek davacıların mirasbırakanı ... ...'un taşınmazını hileli işlemler ile aldıklarını, mirasbırakanın taşınmazı satma yönünde arzusu ve ihtiyacının olmadığını, davalılardan ...'a vekalet verme iradesinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmaya yönelik olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalılar ... ve ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacıların miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul görmemesi halinde vekaletsiz ... görme hükümleri uyarınca taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti ile davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve ... vekili, dava konusu taşınmazın bedelinin tamamını davalıların ödediğini, buna ilişkin dekontları dilekçe ekinde sunduklarını, davalıların TMK.nın 1023. maddesi uyarınca iyi niyetli üçüncü kişi olduklarını, davacıların mirasbırakanı tarafından davalı ...'a satış yetkisi içeren bir vekaletname verildiğini, bu sebeple söz konusu işlerin vekaletsiz ... görme hükümlerine dayandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar ile ... İnşaat Elektrik Sanayi Ltd. Şti. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olduğunu, adı geçen sözleşmeden de anlaşılacağı üzere davalıların dava konusu taşınmazı edinme amacının ilgili taşınmazda daire sahibi olmak ve yatırım yapmak olduğunu, vekilin vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde, ... ... tarafından dava konusu taşınmazı satması için noterden kendisine verilen vekaletname uyarınca işlem yaptığını, ... ile davalılar ... ve ...'i tanımadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; davalı ...'ın ... ... adına kaytılı olan payı ... ...'un bilgisi dışında ...'a devrettiği, davalı ...'ın satış bedelini vekil eden ... ...'a ödemediği, vekalet görevini kötüye kullandığı, davalılar ... ve ...'in, davalı ... ile birlikte hareket ederek davacıların mirasbırakanı ... ...'u zararlandırdıkları iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile tapu iptal ve tescil istemi yönünden davanın reddine, bedel isteminin kabulüne; taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri olan 258.640,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 19.09.2018 tarihli 210.000,00-TL bedelli adi yazılı belgeye itibar edilemeyeceğini, bu belgenin taraflar arasında her zaman düzenlenebilir nitelikte, davacıların mirasbırakanının veya davacıların imzasını taşımayan yazılı delil başlangıcı dahi olmayan bir belge olduğunu, davalıların mirasbırakan ... ...’un taşınmazını hile ile elinden alarak çok kısa sürelerde gerçek değerinin çok altında satışlar yaparak devrettiklerini, taşınmazın tevhit ve ifrazı işlemlerinin 19.04.2019 tarihinde tamamlandığını ve 19.07.2018 tarihinde ...’ın ortağı olduğu şirket olan ... İnşaat Elektrik Ticaret San. Ltd. Şti. ile davalılardan ... ve ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, olay akışındaki tarihler, değerler ve kişi bağlantıları dikkate alındığında davalıların ... ...’un zararına hareket ettiklerinin açık olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tapu iptali ve tescil istekleri yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalılardan ...'ın ... İnşaat Elektrik Ticaret Sanayi Limited Şirketinin avukatı ve şirket yetkililerinin de yakın akrabası olduğu, dava dışı ...’ın taşınmaz devredildikten sonra ortağı olduğu şirket ile kendi adına kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak yerine taşınmazı devrederek hem şirketin avukatı olan ve aynı zamanda akrabalık bağı olan davalı ...'ın şirketle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tüm davalıların aynı fikir ve eylem birliği içerisinde davacıların mirasbırakanının amacına aykırı hareket ederek davaya konu taşınmazdaki payı uhdelerine geçirdikleri gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tapu iptal ve tescil istemi yönünden kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalıların toplam 300.000,00 TL satış bedeli ödeyerek dava konusu taşınmazı satın aldıklarını, satış bedelini ...’a ödediklerini, taşınmazı da davalı ...’dan değil, ...’tan aldıklarını, davacıların mirasbırakanı ile vekil arasındaki ilişkiyi bilmediklerini, iyiniyetli olduklarını, davacıların iddia ettiği gibi bir durum olsa dava konusu taşınmazın tamamını davalı ... adına tescil ettireceklerini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup bir kısım davalılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,bir kısım davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 ... maddesi uyarınca ONANMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılar ... ve ...’ten alınmasına,
Aşağıda yazılı 13.250,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...’ten alınmasına,
25/04/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.