Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8376 E. 2023/7568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu tarihte yapılan satış işlemiyle devredilen taşınmazın son alıcısının iyi niyetli olup olmadığı ve tapu iptal tescil davasının akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu tarihte yapılan vekaletname ve ilk satış işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, son alıcının mirasbırakanla akrabalık ilişkisi ve tanık beyanları dikkate alındığında iyi niyetli olmadığı, ödenen bedel ile taşınmazın değeri arasında fahiş fark bulunduğu ve yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2270 E., 2022/2492 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/17 E., 2022/211 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ...'na karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılara karşı açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar-tereke temsilcisi ve mirasçılar vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-tereke temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; mirasbırakan babası ...'ın 14.02.2015 tarihinde öldüğünü, davalı olan kardeşi ...'ın, babasının akli melekelerinin yerinde olduğuna dair aldığı usulsüz rapor ve vekaletname ile mirasbırakana ait 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazı ve üzerinde bulunan evi kardeşlerin rızası olmadan 04.04.2012 tarihinde diğer davalı ...'ye satış göstermek suretiyle devrettiğini, bu arazinin satılmasına babasının ihtiyacının olmadığı gibi yine babasının hesabına para girişi de olmadığını, aracı olarak kullanılan davalı ...'nin ise dava konusu taşınmazı 30.01.2014 tarihinde diğer davalı ...'e temlik ettiğini, satış işlemlerinde gösterilen bedellerin sembolik rakamlar olduğunu, satış işlemi her ne kadar ... ve ... arasında görünse de esas alışverişin kardeşi ... ile ...'in babası kendisinin de halasının oğlu olan davalı ... tarafından gerçekleştirildiğini, ...'nun bu satış karşılığında ...'a 50.000 TL nakit ve ... Mah. ... Sok. No:84 .../Samsun adresinde bulunan 5 katlı bir bina verdiğini, ... bu binanın tapusunu dava dışı eşi ...'ın üzerine tescil ettirildiğini, davalıların kötü niyetli olduğunu, ...'ın mal kaçırmak amacıyla bu araziyi sattığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın satış sözleşmelerinin iptali ile babası ... üzerine dönüştürülüp mirasçılar adına miras payları oranında tesciline, bu arazi üzerine yapılan yapılaşmanın durdurulmasına, muhakeme sonucuna kadar arazinin her türlü kullanımına kapatılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılardan ... ve ..., davalı ...'in 30.01.2014 tarihinde ... köyü, 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, ... Mah. 7279 ada 21 parsel sayılı (üzerinde 5 katlı ev bulunan) taşınmazın ise 18.06.2014'te Büyükşehir otopark, alacak, takip ve haciz işlemleri kaldırıldıktan sonra devir borcu olan ...'ye devredilmek üzere tapuya geldiğinde, ...'nin talebi üzerine ...'ın eşinin üzerine (içinde ... veya babasının bulunmadığı bir istemle) devredildiğini, kendilerinin tamamen iyi niyetli olduğunu, satıcı ...'den tarlayı aldıklarını, pazarlıkta başka birinin olmadığını, alım satımda pazarlığın 300.000 TL olduğunu, bunun ise 50.000 TL'nin peşin ve 5 katlı eve biçilen 250.000 TL değerden ibaret olduğunu ve ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı ...; davalılardan ...'in kendisinden borç para aldığını, borcunu ödeyemeyince de dava konusu taşınmazı 04.04.2012 tarihinde kendisine vekaletle sattığını, araziyi tapuda satın aldığını, daha sonra diğer davalılar ... ve oğlu ... ile arazinin satımı konusunda anlaştıklarını, 50.000 TL para ve 250.000,00 TL değer biçilen binasını kendisine vermeyi teklif ettiğini ve kendisinin de kabul ettiğini, 50.000,00 TL'yı aldığını, aradan 2 yıla yakın zaman geçince üzerinde kalan taşınmazı 2014 yılının 1. ayının sonunda ...'e devrettiğini, bu satış karşılığında kendisine vermeyi taahhüt ettiği binanın hacizli çıktığını, belediye ile haczi çözemediklerini, üç dört ay sonra devral diye haber verdiklerini, daha sonra ...'ın babasının vekaletiyle geldiğini, tapu işlemini yapmaya tapuya gittiklerini, orada ...'ın telefonla kendisini arayarak binayı devralacağını bildirdiğini ve eşinin üzerine devretmesini istediğini, araziyi ...'e sattığını, dört ay sonra bu devri yaptığını, ne ...'la ne de ...'le anlaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2015/437 Esas, 2020/245 Karar sayılı kararıyla; davacıların iddialarının ispatlanamadığı, kayıt maliki davalıların iyiniyetli oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı ve tereke temsilcisi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 05.01.2021 tarihli ve 2020/1700 E- 2021/18 K sayılı kararıyla; ''Yargılama sırasında usulünce yatırılmış yargı harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işi esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.... Dosya kapsamına göre; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere muris ...'a vekaleten oğlu olan davalı ... tarafından murise ait dava konusu taşınmazın davalı ... Kefeliye satışı işlemi geçersiz olup yolsuz tescil hükmündedir. Davalı ... tarafından bu kez dava konusu taşınmazın yaklaşık iki yıl aradan sonra diğer davalı ... oğlu olan davalı ...'e satışı işlemi hakkında ise alıcı ...'in Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan faydalanıp faydalanamayacağı hususunda yerel mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve kurallar doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Nitekim; davacının davalı ... ile davalı ... arasındaki satışın muvazaalı olduğu asıl satışın davalı ... (davalı ...'ın babası) ile diğer davalı mirasçı ... arasında yapıldığını, davalı ...'nun satış sonunda davalı ...'a 50.000,00 TL verdiğini ve ...'deki 5 katlı binayı da davalı ...'in eşi dava dışı ...'na temlik ettiği iddiası üzerinde durulmamış, dava konusu taşınmazın davalı ...'a temliki sonrası taşınmazdaki fiili tasarrufu ve zilyetlik durumu belirlenmemiş, davalıların çıkar ve işbirliği içerisinde olup olmadığı araştırılıp denetlenmemiş, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca gidilmiştir. ... Yine kabule göre de tapu iptali ve tescil istemi muvazaa iddiası varsa ve sadece alım satım işlemine dair akit tarafları ve son kayıt maliki hakkında ikame edilebilir. Dava konusu taşınmazın alım satım işlemlerinde hiç taraf olmadığı anlaşılan davalı ... hakkındaki davacı davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle (dava şartı eksikliği) usulden reddine karar vermek gerekirken esastan red kararı verilmesi de isabetsizdir." gerekçesi ile istinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde davalı ...'na karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılara karşı açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-tereke temsilcisi vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı ve tereke temsilcisi vekili istinaf dilekçesinde özetle; karar duruşması öncesinde dosyaya sunulan 30.03.3021 tarihli son beyan dilekçelerinin yeterince değerlendirilmemiş olduğunu, İstinaf Mahkemesi kaldırma kararının davanın özüne uygun olup İlk Derece Mahkemesince yolsuz tescil konusunun her nedense kaldırma kararındaki maksada uygun olarak ele alınmadığını, tapudaki tedavül işlemlerinin başlangıcındaki vekaletnameye esas belgenin aile hekimi, pratisyen hekim tarafından verilmiş olduğunu, zaten mirasbırakanın vekalet vermeye ehliyeti var ise tapuda da bizzat işlem yapacak halde iken kişiyi tapuya götürmemek için vekalet alınması ile başlayan bir kötü niyetin söz konusu olduğunu, Adli Tıp Kurumu Sağlık Kurulunun vekaletname tarihinde ehliyetsiz kabul ettiği kişiyi Mahkemenin ehliyetli saymasının kaldırma kararına da özünden aykırı olduğunu, ortada hukuki sebepten yoksun bir tescilin söz konusu olduğunu, iktisap işlemlerinin hukuki sebepten yoksun iken davalı müktesiplerin iyi niyetli olduklarının kabul edilemeyeceğini, Mahkemenin bu konuda İstinaf Mahkemesinin kaldırma kararı gereklerine yeterince uymadığını, istinaf kararında özetlendiği üzere ilk ele yapılan tapu temlik işleminin yolsuz tescil sayıldığı hukuki gerçeği göz ardı edilerek İlk Derece Mahkemesinin tevali eden temlikler ve diğer tapu işlemlerinde davalıları iyi niyetli saymasının artık yasal kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalı müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18.10.2022 tarihli ve 2022/2270 Esas, 2022/2492 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle; davacı tereke temsilci ve mirasçılar vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-tereke temsilcisi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-tereke temsilcisi vekili temyiz dilekçesinde özetle; aşamalarda ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9 uncu, 10 uncu, 13 üncü, 15 inci maddeleri.

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.

Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1920 doğumlu mirasbırakan ...'ın 14.02.2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu ..., davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın kaldıkları, çekişme konusu 143 ada 1 parsel sayılı 18.775,54 metrekare yüz ölçümlü ev ve tarla vasıflı taşınmaz mirasbırakan Mustafa adına kayıtlı iken mirasbırakanın Karasu Noterliğinin 05.03.2012 tarihli vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalı oğlu Halil İbrahim tarafından 04.04.2012 tarihli satış işlemi ile davalı ...'ye temlik edildiği, onun tarafından da 30.01.2014 tarihinde satış yolu ile diğer davalı ...'e devredildiği, İstanbul ATK 4.İhtisas Dairesinden alınan raporda mirasbırakan ...'ın 05.03.2012 tarihinde hukuki ehliyetinin olmadığı hususunun tespit edildiği, davacı ...'nin mirasbırakan babasının işlem tarihinde hukuki ehliyetinin olmadığını, ayrıca yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek ve terekeye iade istemli olarak eldeki davayı açtığı, aşamada mirasbırakanın terekesine temsilci olarak davacı ...'nin atandığı anlaşılmaktadır.

2. TMK 1024/2 inci maddesinde; "Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." düzenlemesi de dikkate alındığında; somut olayda, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi ile Dairemiz arasında mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu tarihte davalı oğluna verilen vekaletname ile ilk el olan davalı ...'ye yapılan temlikin yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve geçerli olmadığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın son kayıt maliki olan davalı ...'in çekişme konusu taşınmazı ediniminde iyiniyetli olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.

3. Bilindiği üzere; Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2 nci maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023 üncü maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.

Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023 üncü maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 üncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024 üncü maddenin 1 inci fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.

Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.

Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

4. Bu kapsamda tüm dosya içeriği ve toplanan delillerin bir arada değerlendirilmesi neticesinde, dinlenen tanık beyanlarından davalıların birbirlerini ve mirasbırakanı tanıyan kişiler oldukları, davacı tanığı ...'un; davalı ...'in dava konusu taşınmazı önce kendisine devretmek istediğini, ancak kendisinin kabul etmemesi üzerine taşınmazı önce ...'ye sonra akrabası olan ...'na sattığını, karşılığında 5 katlı bir bina ve 50.000 TL para aldığını, almış olduğu binayı da eşinin üzerine yapmış olduğunu kendisine söylediğini, taşınmazı satın alan ... ile telefonda birkaç kez görüştüğünü ve ...'la kardeşi ... arasında olan anlaşmazlığın çözümü için kendileriyle görüştüğünü beyan ettiği, mahkemece yapılan inceleme ve kolluk araştırmasında davalılardan ....'nun mirasbırakanın yeğeni, son kayıt maliki ...'in ise ...'nun oğlu olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla davalılar ... ile ...'in mirasbırakanın vekaletname ve işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu ve ilk el olan davalı ...'ye yapılan temlikin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu TMK 1024 üncü maddesi gereğince bilen ve bilebilecek konumda olan kişi olduğu ve TMK'nın 1023 maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, öte yandan bedeller arasında fahiş fark bulunduğu ve dinlenen davalı tanıklarının ise çekişme konusu taşınmaz karşılığında bedel ödenip ödenmediğini ya da bu yer karşılığında tarafların inşaat devredip devretmediğini bilmediklerini beyan ettikleri, ayrıca inşaat devri gerçekleşmiş olduğu kabul edilse dahi davalı ...'den taşınmazı devralan diğer davalı ...'in inşaat devrini ...'ye değil davalı ...'in eşi olan dava dışı ... üzerine gerçekleştirmesinin de yapılan işlemlerin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu gösterdiği açıktır.

5. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı-tereke temsilcisi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.