Logo

1. Hukuk Dairesi2022/844 E. 2022/4441 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalıların istinaf itirazlarının temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesi ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 02/06/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, davalılardan ... ile kardeş olduklarını, diğer davalı ...'in ise ...'in oğlu olduğunu, mirasbırakanları ...'in 12/09/2000 tarihinde 440 ve 371 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı ...'e temlik ettiğini, ...'in 21/07/2003 tarihinde her iki taşınmazı davalılardan ...'e devrettiğini, mirasbırakanları ...’in de 185 parseli torunu olan davalı ...'e ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 185, 440 ve 371 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, satış ve ölünceye kadar bakma işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakan ...'in davalı ... ile arasının kötü olduğu dönemde maliki olduğu taşınmazları dava dışı ...’e temlik ettiğini, 440 parsel içinde bulunan binayı davalı ...’in inşa ettiğini, bu nedenle anılan taşınmazları ...’den bedelini ödeyerek satın aldığını, mirasbırakan ...'e kendilerinin baktıklarını, tüm ihtiyaçlarını, erzaklarını, ilaçlarını karşıladıklarını, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakan ...’in bakıma ihtiyacının olmadığı, rahatsızlandığı dönemde de çocukları arasında sırayla bakıldığı, 185 parsel sayılı taşınmazını torunu olan davalı ...’a mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak temlik ettiği, mirasbırakan ...’in mal satmaya ihtiyacı olmadığı, taşınmazların satış bedellerinin ödendiğine dair dosyada delil bulunmadığı, 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazların mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak temlik edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usule, yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, tanık beyanlarıyla savunmalarını ispatladıklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakan ...'in maddi durumunun iyi olduğu, çiftçilik, icar ve hayvancılıktan gelir sahibi olduğu, dava konusu 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazlarını ...'e devrettikten sonra Tekirdağ ilinden ev alarak eşiyle birlikte köyden taşındığı, tanık anlatımlarına göre tasarruf tarihinde davacılarla değil davalı oğlu ile ilişkisinin bozuk olduğu, mirasbırakan ...’nin dava konusu 185 parseli devrettiği davalı torunu ile bir süre aynı evde yaşadıkları, sonra davalının evden ayrıldığı, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektiriecek nitelikte davacılar ile olumsuz bir ilişkisi bulunmadığı, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davalıların istinaf istemlerinin HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi gereğince kabulüne karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakan ...’in malvarlığının çok büyük bir bölümünü, mirasbırakan ...’nin ise malvarlığının tamamını davalılara devrettiğini, mirasbırakan ...'in maddi durumunun iyi olduğunu, mal satma ihtiyacı içinde bulunmadığını, mirasbırakanın aracı kullanmak sureti ile davalı ...'e muvazaalı olarak temlik ettiği 440 ve 371 parsel numaralı taşınmazların bitişik parseller olup 440 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan ve davalı ...'in kullandığı evin bulunduğunu, mirasbırakan ...’in 2011 yılında ölmesinden sonra davalı ...’nın Tekirdağ'da iş bulduğunu, bu nedenle bir müddet mirasbırakan ... ile aynı evde kaldığını, temliklerin tamamının mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıdığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 23.10.2011 tarihinde, mirasbırakan ...’in 28.02.2020 tarihinde öldükleri, geride davacı çocukları ...,...,...,ile davalı oğlu ...in mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’ın davalı ...'in oğlu olduğu, mirasbırakan ...’in 12.09.2000 tarihinde 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, ...’in de anılan taşınmazları 21.07.2003 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, mirasbırakan ...’in de 185 parseldeki 2/5 payının tamamını 25.11.2010 tarihinde torunu olan davalı ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Mirasbırakan ... tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile torunu Cihan’a temlik edilen 185 parsel sayılı taşınmazdaki 2/5 pay yönünden temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olmadığı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların 185 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

3.3.3. Davacıların 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetildiğinde; mirasbırakan ...’in taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığı, dava konusu 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanın terekesindeki en kıymetli taşınmazlar olduğu, taşınmazların ...’e temlik edildiken sonra da davalı ... tarafından kullanıldığı, ... tarafından davalı ...’den kira istendiğine dair bir bilginin de dosyaya yansımadığı, özellikle tanık ...’in beyanlarından ...’nin ara malik olarak kullanıldığı anlaşılmakta olup, mirasbırakan ...’in dava konusu 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazları temlik etmekteki asıl irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.

3.3.4. Hâl böyle olunca, dava konusu 371 ve 440 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile HMK'nın 371. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ...’den, gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek haline yatırana iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.