"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Vakıflar İdaresi, (eski) 360 ada 53 ve 58 parsel sayılı taşınmazların ifrazından meydana gelen 1352 ada 6 parsel sayılı 5.626,29 m² yüzölçümlü taşınmazın Sultan Beyazıt Vakfından icareli olarak Vicdan Hilmen adına kayıtlı iken, adı geçenin vârissiz ölümü nedeniyle İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1983/1924 Esas, 1984/1038 Karar sayılı kararı ile 28/03/2005 tarihinde davalı Hazine adına tescil edildiğini, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca taşınmazın vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, (eski) 360 ada 53 ve 58 parsel sayılı taşınmazlarda hükmen paydaş iken, imar uygulaması sonucunda 1563 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, vakfın niteliğinin araştırılması gerektiğini, vakıf şerhi bulunmasının tek başına mahlülen vakfına intikal edeceği şeklinde yorumlanmasının hukuken mümkün olmadığını, anılan vakfın gayri sahih vakıf olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 18/02/2016 tarihli ve 2016/205 Esas, 2016/1861 Karar sayılı kararıyla; “... davacı Vakıflar İdaresi çekişme konusu 1352 ada 6 parsel sayılı taşınmazın öncesini oluşturan 53 ve 58 parsel sayılı taşınmazlardaki paydaş Vicdan’ın payından geldiğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığına göre, çekişme konusu taşınmazın imar uygulamaları ile hangi paydaşın payına dayalı olarak oluşturulduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, Mahkemece bu yönde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmazda yapılmış olan imar işlemlerine ilişkin tüm dayanak belgelerin getirtilmesi, eski 53 ve 58 parsel sayılı taşınmazların hükmen tescil edildiği gözetilerek tescil ilamının temini ile davalı Hazine ve Vicdan’ın edinme sebeplerinin açıklığa kavuşturulması, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak davaya konu edilen payın gaip olduğu ve payının vakfına dönmesi gerektiği ileri sürülen Vicdan’a ait olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek neticeye gidilmesi doğru değildir. Kabule göre de, yargılama sırasında 13.09.2012 tarihli makbuzla davacı tarafça yatırılan 331.974,15 TL tamamlama harcının iadesine karar verilmemiş olması ve yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/06/2021 tarihli ve 2017/240 E., 2021/428 K. sayılı kararıyla; dava konusu edilen 1352 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 360 ada 53 parsel ile 58 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucunda oluştuğu, kök 360 ada 53 ve 58 parsel sayılı taşınmazlardaki Vicdan Hilmen’e ait payların 1352 ada 5 parsel sayılı taşınmaza gittiği, çekişme konusu 1352 ada 6 parsel sayılı taşınmazda Vicdan Hilmen’in pay sahibi olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca aslı vakıf olan taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilmesi gerekirken hatalı ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın dayanak belgelerinde vakıf şerhi bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin keşfen 22.505.160,00 TL olarak belirlendiğini ve bu değer üzerinden de harcın tamamlandığını, Mahkemece bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 31.839,95 TL nispi vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek hükmün bu yönden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
6.2.2. TMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
6.2.3. 22/09/1983 tarihli 2888 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde, Türk Medeni Kanunu'nun 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu Yasa’nın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipde bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunan taşınmazlar ayrık bırakılmış tapuda intikal işlemleri yapılmamış olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi 24/9/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmalıdır.
Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası’nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyeti mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa’nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
6.3.2. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; taşınmazlarla ilgili davalarda vekalet ücretine esas olan değer dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir. Peşin ve tamamlama harcı yatırılarak dava değeri toplamda 22.505.160,00 TL’ye yükseltildiğine göre bu değer üzerinden Mahkemece 313.676,60 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile 31.839,95 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
V. SONUÇ
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün 3. fıkrası hükümden çıkarılarak, yerine 3. fıkra olarak "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 313.676,60 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.