"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: ÇORUM 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, müteahitlik yaptığını, işlerinin bozulması üzerine davalıdan faiz karşılığı borç para aldığını, borcunu ödeyemediği için davalıya taşınmaz devirleri yapmak zorunda kaldığını, kesin hükümsüz olan tefecilik protokollerine dayalı, 485 parseldeki 4 no.lu bağımsız bölümün, 31 parseldeki 21 ve 12 no.lu bağımsız bölümlerin, 1, 12 ve 485 parsel sayılı taşınmazların davalıya yapılan temlik işlemlerinin geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile davalı ...'dan önceki malikleri adlarına tescillini, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, alacak istemine ilişkin kesin hüküm bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çorum 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/04/2021 tarihli ve 2020/220 E., 2021/170 K. sayılı kararıyla; davacının başkaları adına tapu iptali ve tescil istemiş olması ayrıca taşınmazların davalı adına kayıtlı olmaması, alacak istemi yönünden ise kesin hüküm bulunduğu, taraf ehliyeti ve kesin hükmün dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, dava konusu taşınmazların davalının faiz karşılığı verdiği ödünç paranın teminatı olarak verildiğini, her ne kadar alınan borç paranın teminatı olarak davalıya devredilen taşınmazların tapularının bazıları davacı, bazıları ise davacının akrabaları ve tanıdıkları adına kayıtlı olsa da, bütün bu taşınmazların devri karşılığında verilen borç paranın tamamını alan, bu borç paranın faiziyle birlikte davalıya geri ödenmesinden sorumlu olan, imzalanan taşınmaz devir protokollerinin çoğunu kendi adına veya akrabaları ve tanıdıkları adına imzalayan kişinin müvekkili davacı ... olduğunu, bu sebeple, davacının taraf ehliyeti olduğunu, taraflar arasında Çorum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/193 E. sayılı dosyası üzerinden görülen dava sebepsiz zenginleşme sebebiyle tazminat davası olduğunu, Çorum 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/200 E. sayılı dosyası üzerinden görülmüş olan davanın ise tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı taktirde bedel iadesi davası olduğunu, diğer bir deyişle, söz konusu iki davadaki bedel taleplerinin temelde birbirinden farklı olduğunu, sebepsiz zenginleşme davasında karşı tarafın sebepsiz olarak elde ettiği bir bedel talep edilirken, tapu iptali ve tescil bu mümkün olmadığı taktirde bedel iadesi talepli davada iadesi talep edilen bedel karşı tarafın sebepsiz zenginleşip zenginleşmediğine bağlı olmaksızın, sadece taşınmazı elinden hukuka aykırı bir sebebe dayalı olarak çıkmış kişinin taşınmaz bedeli tutarındaki maddi zararını karşılamaya yönelik olan bir talep olduğunu, dolayısıyla söz konusu iki davanın konularının farklı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21/09/2021 tarihli ve 2021/1435 E., 2021/1773 K., sayılı kararıyla; davacının dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında kendi adına değil başkaları adına tapu iptali ve tescil, alacak isteminde bulunduğu, taraf ehliyeti bulunmadığı gibi dava konusu taşınmazların çoğunun da davalı adına kayıtlı olmadığı, alacak talebi açısından kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı HMK 'nın 50. maddesi "Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir."
3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın dava ehliyeti başlıklı 51. maddesi “Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.”
3.2.3. 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi
"Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır."
3.2.4. 6100 sayılı HMK'nın 115. maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, Mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
Kesin hüküm adli gerçeği ifade eder. Kesin hükümle amaçlanan ise; aynı kişiler arasında, aynı dava konusu uyuşmazlık hakkında mahkemelerin sınırsız şekilde meşgul edilmesini engellemektir. Bu şekilde hem kişiler, hem de devlet için hukuki güvenlik sağlamaktır.
3.2.5. HMK'nın 303. maddesine göre kesin hüküm hakkında; "1- Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. 2- Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder,..." şeklindeki düzenlemeyle, şekli anlamda kesinlik (yani o hükme karşı artık başvurulabilecek bir olağan kanun yolunun kalmaması ya da baştan beri hiç olmaması), maddi anlamda kesinliğin ön şartı olarak kabul edilmiştir. Maddenin devamında ise; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesini, her iki davanın da taraflarının, dava sebeplerinin ve son olarak dava konularının aynı olması şeklinde belirlenen üç şarta bağlamıştır. Kesin hüküm, öncelikle hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Bir hüküm maddi anlamda kesinleştikten ve hangi tarafın ne yönde haklı olduğu tespiti yapıldıktan sonra artık tüm mahkemeler, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak, aynı dava konusu hakkında verilmiş bulunan kesin hüküm ile bağlıdırlar. Bunun sonucunda; aynı dava yeniden incelenemeyeceği (kesin hüküm itirazı) gibi, aynı konuya ilişkin yeni dava, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdır (kesin delil). Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2014 tarihli ve 2014/17-1656 E., 2014/1099 K. ve 04.12.2013 tarihli ve 2013/20-300 E., 2013/1629 K. sayılı kararları ile de benimsenmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere (V/3.2) no.lu parağrafda yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlerle, delillerin takdirinin yerinde olmasına (III.) no.lu parağrafda yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.