Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1027 E. 2024/2421 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak tapu iptali ve tescil davasının açılmasında hak düşürücü süre aşılıp aşılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31/2. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ve davacıların dava açma tarihinden itibaren bu sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1026 E., 2022/1570 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/351 E., 2022/47 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; 112 ada 1, 732 ada 2 ve 231 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda davalıların miras bırakanı olan ... adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın tamamının ...’a ait olmadığını, müvekkilinin de mirasçısı olduğu müşterek miras bırakan ...’a ait olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile hisseleri oranında müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiş; 08.10.2018 tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde dava konusu olarak 732 ada 2 sayılı parselin sehven yazıldığını, dava konusu taşınmazın 723 ada 2 sayılı parsel olduğunu belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ..., ... ve ... vekili; dava konu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı ve satın alma yolu ile iktisap edildiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, miras bırakanları ...’ın bu taşınmazların zilyetlikle başkalarından satın alarak maliki ve zilyedi olduğunu, 112 ada 1 parselde yalnızca davalı ...’un hissesi olduğunu, diğer davalıların hissesinin olmadığını, 112 ada 1 parselde diğer parsellerde olduğu gibi imar uygulaması yapıldığını, imar parseli olduğunu, kat karşılığı inşaat yapılması için sözleşme yapıldığını ve halen inşaatın devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili; dava konusu 231 ada 1 parsel sayılı taşınmazı iyi niyetli 3. kişi olarak emlakçıdan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazların miras bırakan ... adına tescil edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kök miras bırakan ...’a ait iken 05.12.1974 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında davalıların miras bırakanı ... adına tespit ve tecil edildiğini, davalıların miras bırakanı ...’ın haksız olarak dava konusu taşınmazları adına tescil ettirdiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece davanın reddine dair verilen karara bir diyeceklerinin olmadığını, ancak lehlerine hükmedilen vekalet ücretine itirazlarının olduğunu, sadece bu yönden kararı istinaf ettiklerini, vekalet ücretinin kendini vekille temsil ettiren her davalı için ayrı ayrı hükmedilmesi gerektiğini, davacının üç ayrı taşınmaz için dava açtığını, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, hükmedilen vekalet ücretinin birlikte hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu ve vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanması gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın tespit tarihinden önceki miras hakkına dayandığı, tespit tarihinde yürürlükte bulunan mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31/2 nci maddesinde açıkça, "Bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya tekaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz edilemez ve dava açılamaz" hükmünün yer aldığı, daha sonra 09.07.1987 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde de, ''Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmünün öngörüldüğü, gerek mülga 766 sayılı Kanun'da gerekse de 3402 sayılı Kanun'da düzenlenen hak düşürücü süreye tabi olduğu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31/2 nci maddesine göre tescil tarihinden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 ncü maddesine göre tespitin kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağının belirtildiği, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği ve tapuya tescil tarihi olan 05.12.1974 tarihinden dava tarihi olan 04.10.2018 tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğu belirlenerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Davalı ... vekilinin istinaf talebi yönünden; Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2 nci maddesi uyarınca maktu vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesinde ve aynı tarifenin 3/2 nci maddesi hükmüne göre ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenerek davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31/2 nci,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Kadastro soncunda Kayseri ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 112 ada 1 parsel sayılı 8.758,39 metrekare, 723 ada 2 parsel sayılı 5.585,23 metrekare ve 231 ada 1 parsel sayılı 5.961,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların kadastro tespitinin 05.12.1974 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31/2 nci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra, 04.10.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.