Logo

1. Hukuk Dairesi2023/131 E. 2023/1002 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazları sattığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince onanmasının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet görevini kötüye kullanarak davalıya taşınmazları devrettiğine dair davacı iddiaları ve davalının savunmaları değerlendirilerek, usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 04.10.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat ... Elmadağ geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...'dan kalan taşınmazlara ilişkin tasarruf işlemleri ile mirasbırakanın kardeşi olan davalı ...'nin ilgilendiğini, yurt dışında ikamet ettiklerinden ve davalıya güvenmelerinden dolayı davalının talimatı ile dava dışı ...'ü vekil tayin ettiklerini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanlarından intikal eden 733, 708, 709, 710, 829, 830, 831, 832, 873, 1659, 1660, 1661, 1676, 1677, 1678, 1882, 2100, 2171, 3690 (eski 766), 3685 (eski 765) ve 3683 (eski 828) parsel sayılı taşınmazlarını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satış bedellerinin de ödenmediğini, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, davacılar tarafından verilen vekaletname ile satış işleminin yapıldığını, satış bedelinin ödenmediği iddiasının vekile karşı ileri sürülebileceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 1661 parsel sayılı taşınmaz yönünden dava takip edilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına, diğer taşınmazlar yönünden ise, dava dışı vekil ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ...'nin bu hususu bilmesi gereken kişilerden olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili, temlikten uzun süre sonra eldeki davanın açılmış olmasının davacıların kötüniyetli olduklarını gösterdiklerini, vekaletnamenin ne için verildiğinin muallakta kaldığını ve davacı tarafça açıklanamadığını, davacıların bir kısmı 18 yaşını tamamladıktan sonra taşınmazların satış bedellerinin banka aracılığıyla ödendiğini, tarafların akraba olmasından dolayı havale işlemlerinde ayrıntılı açıklamaya yer verilmediğini, davacılara yapılan bu ödemelerin (337.100,00 TL) devir alınan taşınmazlara karşılık ödendiği kabul edilmese dahi; taraflar arasında ki bu para alışverişinin taraflar arasında bir ihtilafın olmadığının en açık kanıtı olduğunu, İskenderun 1. İcra Müdürlüğü'nün 1997/3946 E. sayılı dosyasının taraflar arasındaki alacak verecek ilişkisini ispatladığını, taşınmazların alacaklarına karşılık davalıya devredildiğini, davacıların tüm malvarlığının davalıya devredildiğine ilişkin tespitin gerçeği yansıtmadığını, fahiş harca hükmedildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillere göre verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, istinaf dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini yineleyip; istinaf isteğininin esastan reddine karar veren Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerektiğini, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcının da maktu olması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde: "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 3. maddesinde: "Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz." hükümleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 236.836,40 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.