"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1169 E., 2022/807 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret - Usulden Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/88 E., 2021/142 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine, kamu düzenine aykırılık nedeniyle Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; tapuda 553 ada 2 parsel sayılı olarak kayıtlı 871.34 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, 6637 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi ile tespitine yönelik olarak yürütülen kadastro çalışmalarında davalı ... adına tescil edildiğini, davalının kullanımında olduğu belirtilen taşınmazın tümünün bu kişiye ait olmadığını, bu kişinin kullanımında olmadığını, parsel üzerindeki 2 katlı kargir bina ve kargir garajın davalıya ait olduğunu, ancak bu bina ve garaj dışında kalan yaklaşık 730-740 m2 yüzölçümündeki bölümün ise davacılara ait olduğunu, davacıların birlikte kullanımlarının söz konusu olduğunu, hatalı tespite dayanarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davacıların kullanımında bulunduğunun tespiti ile davalı adına yapılan tescilin iptaline ve adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ...; davanın zamanaşımına uğradığını, kendisinin, davacıların mirasbırakanı ...'nın oğlu olan ve 2017 yılında ölen ...'nın eşi olduğunu, daha önce tamamı çok büyük parsel olan ve kök mirasbırakan ... gibi diğer bazı şahıslarca Hazine arazisi üzerinde farklı yerlerinde zilyet ve tasarruf etmekte iken eşi ...'ın da bu taşınmazın dava konusu olan ve tapusunu kanun gereği aldığı yer üzerinde 1977 yılından beri zilyet ettiğini ve tasarrufta bulunduğunu, üzerine 2 katlı bina ve garaj yapıldığını, kalan arsanın da bahçe olarak kullanıldığını, bu süre boyunca davacılar veya mirasbırakanları tarafından herhangi bir müdahale ve talepte bulunulmadığını, eşi ...'ın söz konusu taşınmaza tapu tahsis belgesi almak için ilgili kurumlara müracaatta bulunduğunu, ecrimisil ödediğini, fiili kullanımı nedeniyle kadastro tespitinin davalı adına yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Zonguldak 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/88 Esas, 2021/142 Karar sayılı kararıyla; dosya içerisine alınan tüm beyan ve delillerin incelenmesi neticesinde dava konusu taşınmazın kadastro öncesinde daha tapusuz halde iken mirasbırakanları ... tarafından, çocuğu ve gelini olan ... ile ...'ya bağışlanarak devredildiği, taşınmazın üzerindeki tüm yapıları devir aldıktan sonra ... ve ...'nın ailece birlikte yaptıkları, bahçelik kısmının da yine taraflarınca kullanıldığı, davalı ...'nin taşınmazın kadastro tutanağının düzenlendiği 2018 yılı öncesinde TMK madde 713, Kadastro Kanunu madde 14 ile belirtilen 20 yıllık çekişmesiz ve aralıksız devam eden zilyetliğinin bulunduğu, diğer davalı ... tarafından da 3303 sayılı Kanun kapsamında taşınmazın zilyedi olan davalı ...'ya doğru bir şekilde satışının yapıldığı, davacılar tarafından her ne kadar 22.11.2018 tarihli kadastro tutanağında (A) ve (B) harfleri ile gösterilen yerler haricinde kalan kısımların davacıların ortak kullanımında olduğu iddia edilse de, yapılan keşif neticesinde ... ve ...'nın taşınmazı tapu kaydında gösterilen bir şekilde bahçelik kısmını da malik sıfatıyla zilyet olarak beraber kullandıklarının anlaşıldığı ve davacıların bu kısımda süre gelen bir zilyetliklerinin bulunmadığının görüldüğü, 22.11.2018 tarihli kadastro tutağındaki belirlemelerin gerçeğe uygun olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 30 ada 23 parsel sayılı yer olarak tahdit edilen taşınmazdan tefrik edilerek 553 ada 2 parsel sayılı yer haline geldiğini, 30 ada 23 parsel sayılı yer iken ödenen ecrimisil kayıtlarının Zonguldak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden ( Milli Emlak Müdürlüğünden) celbi taleplerinin yerine getirilmediğini, 30 ada 23 parsel sayılı yer olduğu dönemde mirasbırakan ... ve eşi davacı ... adına ecrimisil tahakkuk belgelerinin düzenlendiğini, taşınmazın tamamını kapsayan bir ecrimisil ihbarnamesinin davalı adına veya mütevaffa eşi ... adına mevcut olmadığını, taşınmaz üzerindeki bina ve garajın anne davacı ... ve müteveffa eşi ...'nın izni ile yapıldığını, dosyaya konulan rapor ekindeki hava fotoğraflarında taşınmazın konumu gösterilmiş ise de üzerindeki yapılar ev, garaj ve kömürlüğün 1980 yılından sonra inşa edildiğini, kadastro tutanağının edinme sebebinde ve dinlenen tanık beyanlarında belirtildiği halde bilirkişilerin taşınmazları 1951, 1963, 1973 tarihli hava fotoğraflarında da gösterdiklerini, 1980 yılından sonra inşaa edildiğinin kesin olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.09.2022 tarihli ve 2021/1169 Esas, 2022/807 Karar sayılı kararıyla; davanın 3303 sayılı Kanun’un ek 1 madde gereğince tespit ve tescil edilen taşınmazın, hak sahibi olarak belirtilen davalıya 3303 sayılı Yasa uyarınca kayden satılmasından sonra yolsuz tescile dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazda mülkiyet hakkı sahibi Hazinenin dava tarihinden önce taşınmazı, 3303 sayılı Yasa'nın Ek1 inci maddesi uyarınca satarak taşınmazın 3303 sayılı Yasa hükümlerine istinaden kullanıcı ... adına tapuya tescil edildiği, davacının kullanım iddiasından kaynaklanan şahsi hakkına dayanarak mülkiyet hakkı sahibi Hazineden satın alma nedeniyle kayden malik olan mirasçı davalı ...'ya karşı tapu iptali davası açmasının mümkün olmadığı gibi, 3303 sayılı Yasa gereği satış işlemi nedeniyle tapu kaydı oluşturulduktan sonra tapu iptali istemiyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı göz önünde bulundurularak davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, bu hususa riayet edilmeyerek kamu düzenine aykırı hareket edildiği, kamu düzenine aykırılığın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak ve anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine; HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm tesis edilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro ile tapuda kayıtlı olan taşınmazdaki bina ve garaj kısımları haricinde kalan yerlerin kullanıcı şerhinin değiştirilmesi ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi; 3303 sayılı Kanun'un ek 1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Zonguldak ili, ..., ... Mahallesi, 553 ada 2 parsel sayılı 871,34 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın 3303 sayılı Kanun'un Ek-1 inci maddesi kapsamında yapılan kadastro çalışmaları sırasında beyanlar hanesine ''3303 sayılı Yasa'nın 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı şirketlerince iktisap ve sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği ve 14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere taşınmaz ... kızı ...'nın kullanımındadır 14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere taşınmaz üzerindeki krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2 katlı kargir bina ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen kargir garaj ... kızı ...'ya aittir." şerhi verildiği ve bu suretle arsa niteliği ile Hazine adına kayıtlı iken tapu kayıt maliki Hazine tarafından dava tarihinden önce hak sahibi olan kullanıcı davalı ...'ya 3303 sayılı Yasa gereği yapılan satış işlemi nedeniyle 27.12.2019 tarihinde ... adına tapuya tescil edildiği; davacının, dava konusu yerin ortak mirasbırakandan kalıp miras payı oranında kendi kullanımında olduğu iddiasıyla tapunun iptali ile tescilini istediği anlaşılmaktadır.
2.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.